Bölüm 23: CEVAPLAR

En başından başla
                                    

Merdivenlerin sonuna vardığımda mutfaktan yükselen hafif Country tarzı müziğe kulak kabarttım ve başımı mutfağın kapısından uzattım.

Aras'ı bir kez daha mutfakta yemek yaparken görmenin verdiği şaşkınlıkla iyice kapıya yanaştığımda, Aras sırtındaki gözleri hisseder gibi omzunun üstünden bana baktı. Gözlerimiz birkaç saniye bağlı kaldıktan sonra tekrardan önüne dönerek uğraşmakta olduğu işine devam etti.

Birkaç dakika boyunca kapıda dikildiğimde, Aras'ın, "Daha ne kadar orada dikileceksin?" demesiyle mutfaktaki masaya doğru birkaç adım atıp, en yakınımdaki sandalyeye oturdum ve "Ne zamandır yemekle işleriyle uğraşıyorsun?" diye sordum. Aras sorumu bana bakmadan cevapladı. "Uzun zamandır."

Cevabı üzerine başımı sallayarak dirseklerimi masaya yasladım ve çenemi avcumun içine yerleştirerek ocağın başındaki seri hareketlerini izlemeye koyuldum. Sabah sabah nereden çıkmıştı bu yemek merakı anlamamıştım ama bir erkeği yemek yaparken görmek garip hissettirmişti. Evdeyken yemekleri hep ben yapardım, bazen Ulaş salata yapar bana yardım ederdi ama daha fazlasını yapmazdı. Mesela bir et sote yapmazdı ya da pilav.

Aras ise küçük küçük doğradığı domatesleri tencerenin içine usulca kaydırıp gerekli olan bir diğer malzemeyi doğramaya başlamıştı. Et sote yaptığını ise tezgâha dizdiği malzemelerden anlamıştım.

Bir an duraksayınca kaşlarım çatıldı. Elindeki parlak bıçağı havaya kaldırarak bir süre bıçağa baktı. Belli belirsiz bir ürperti tenimi gıdıkladığında Aras bana dönerek kalçasını tezgâha yasladı. "Sanki ilk defa yemek yapan birisini görüyormuş gibi bakıyorsun," dedi.

Tenimi saran ürperti yavaş yavaş silinirken, "Sadece evi düşündüm," diye cevapladığımda kaşlarını kaldırarak doğruldu ve elindeki bıçağı bırakmadan bana doğru adımlamaya başladı.

Uzun zamandır sessizleştiğini düşündüğüm zihnimin derinliklerinde yaşayan küçük Deniz ise ona çarpan son dalgadan sağlam çıkmış olacak ki yeniden sahiplendiği kayasının tepesine tırmanmıştı. Zihnimin derinliklerinden belli belirsiz gülme sesleri eşliğinde dalga sesleri gelirken ürpererek oturduğum taburede doğruldum.

Aras bir süre yüzümü inceledikten sonra, "Sabah odanın kapısı kilitliydi ve telefonuna belli aralıklarla mesaj geliyordu," dediğinde istemsizce kaşlarım kalkmıştı. Odadan çıkarken kilit açmakla uğraşmamıştım ve beni rahatsız eden herhangi bir ses de duymamıştım.

Başım hızla dün gece oturduğum koltuğa dönerken Aras'a ciddi olup olmadığını soran bir bakış atarak, "Telefonun odamda olduğunu sanmıyorum," dedim net bir sesle. Gözlerimi gece siyahı gözlerine dikmiştim.

Aras'ın gözlerinde kendimi görmek de garip hissettiriyordu. İnsanların gözlerine dikkatle baktığımda, onların karakterlerini ve iç dünyasını görmeyi hedeflerdim ama Aras'ın gözlerinde, onun duygularını ararken kendimi görüyor ve çözüyordum. Derin bir nefesi yavaşça verirken, aramızdaki göz bağını bozdum. Yüzlerimizin yakınlaştığını o an fark etmiştim. Geri çekilmeye hazırlandığımda Aras biraz daha yaklaştı.

Dün akşamki söylediklerini hatırlayarak hareketsizce durduğumda gözlerime baktı ve yamuk bir gülümseyişle geri çekildi. "Geri çekilmedin," diyerek masanın üzerinde bıraktığı bıçağı tekrar eline alarak, doğrama tahtasının bulunduğu ocağın yanına ilerledi.

İnsanların dibime girmesinden hiçbir zaman hoşlanmamıştım. Kendimi savunmasız hissetmeme sebep oluyorlardı ve uzun süre insanların gözüne bakmaksa, neye odaklanacağımı şaşırmama neden oluyordu.

"Bu bıçağın özelliği..." diyen Aras'ın sesiyle düşüncelerimden sıyrılarak, derin bir nefes aldım. "Neşter kadar keskin olmasıdır," dediğinde kaşlarım istemsizce çatıldı.

YERALTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin