BÖLÜM 8

146 111 6
                                    

Zaman geçtikçe hava kararıyor beni de korku sarıyordu. Bütün bir günü burada geçirmek istemezdim doğrusu.

Ulaş içerisi azda olsa aydınlansın diye konferans salonundaki perdeleri açtı.

Bir süre sonra okuldaki sesler kesilmişti zaten. Büyük ihtimalle okulda biz dışında kimse yoktu. Ulaş ise bu duruma gülüp geçiyor keyfine bakıyordu. Arkadaşlarımız büyük ihtimalle bize eve gitmiş olarak düşünüyorlardı çünkü eşyalarımızın hepsi yanımızdaydı. Telefonlarda dolapta. Ulaş bana
-Sanırım Benim karnım acıktı senin de acıktı mı? diye sordu
-Evet ama burda nerde yiyecek bulacağız?
-Sen beni takip et , dedi.
Ulaşı takip etmeye başladım hava karanlık olduğundan yavaş yavaş hareket ediyorduk. Neyse ki etrafa azda olsa camlardan ışık giriyordu.

Ulaş beni kenarda duran bir kapınin oraya götürdü. Kapıdan içeri girdik. Burası küçük bir mutfakmış. Çekmeceleri karıştırmaya başladık. Zaten dolu olan 3 çekmece vardı. Diğerleri boştu. Orta çekmeceden bı paket bisküvi aldık sonra içecek aramaya başladık. En alt çekmeceyi açtık ordan da bir adet el feneri çıktı. Ulaş el fenerini eline alıp üst dolaplara baktı. Sonra yerlere tutmaya başladı. Bir şey bulamayınca çıkmaya karar verdik. Tam o sırada kapının yanında durun küçük bı dondurucu olduğunu gördük bu elektriklinolan değil içinde buzlar olan içindeki herşeyi soğuk tutan termos gibi birşey ama bu onada büyüktü içinde buzlar ve beş on adet çeşitli sodalar vardı. Ben kendime çileklisini aldım Ulaş'ta limonlusunu istedi onada onu aldım. Sonrada mutfaktan çıktık.

Konferans salonundaki koltuklardan ikisine yan yana oturduk ışığında önümüzdeki iki koltuğun arasına sıkıştırık. Sonrada yiyip içmeye başladık.

Saat kaç epey merak ediyordum bu yüzden el fenerini alıp duvarlara tutmaya başladım belki asılı bir saat vardır diye. Vardı da saat gece 1.30 olmuştu. Bizi merak eden yok muydu? Artık gözlerim kapanıyordu yorulmuştum. Burda olduğumuzu nasıl haber vericektik ki?

Bir süre sonra ışıklar geri yandı belliki okula birileri gelmişti. Hemen Ulaş ile oturduğumuz yerden kalkıp kapının oraya doğru gittik kapıya vurduk. Bı sure sonra kapı açıldı açan kapıdaki güvenlikçi olan Adem abiydi yanında da Kevser Sümeyye Berk ve ablam vardı. Kızlar hemen bana sarıldı. Berk te Ulaş'a iyimisin diye soruyordu sonrada bana sordu. Adem abi nasıl burda kaldığımızı sorup durdu. Valla orasını bizde bilmiyorduk. Kim kapıyı kitlemiş olabilirdi. Beni aklıma kimse gelmiyordu. Sonra ablam önden biz arkasından okulun merdivenlerinden inmeye başladık. Adem abiden rica edip Ulaş ile telefonlarımızı dolaplarımızdan aldık. Onlara yokluğumuz ne zaman farkettiniz diye sorduğumda Sümeyye anlatmaya başladı "Ben aslında yokluğunuzu okulda farkettim ama eşyaların olmadığı için Kevser ile eve gitmiş olabileceğinizi düşündük. Akşam da grup araması yaptık fakat siz hala aktif değildiniz aradık açmadınız. Bizde sizin eve gittik. Ablama sorduk oda bizim yanımızdasındır diye endişelenmemiş. Sonrada hep birlikte okula geldik işte. Sen onu boşvede sizi kim kitledi buraya?" Bunun cevabını bende bilmiyorum dedim.

Devam edicekkkkk

Ruhun OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin