"Zaten hep öyle. Ne için biraz olsun dinlenmiyorsunuz?" Söylenmelerini zorlukla bastırdı.
Pelus cevap vermedi ve dişlerinin arasından tahammülsüz bir soluk aldı. Bu sorudan nefret ettiğini anlayan Ebril hatasını anladı.
Birkaç gün ara vermek efendi Ziba'nın elinde değildi ki. O sadece Amâr'ın emrine uymak zorundaydı. Diğer işçilerden biraz daha az çalışıyor olabilirdi ama Amâr'dan gördüğü işkenceler dolayısıyla hala toparlanmaması gayet normaldi.
"Ani davranmayın." dedi fısıltıyla, başka bir cevap bulamadı. "Ve lütfen kendinize dikkat edin."
Efendisinin yanında ona eşlik ederken odadan çıktılar ve üst kata yöneldiler.
Ebril, "Hiç düzenli beslenmiyorsunuz." dedi. Sesi neredeyse yargılayıcıydı.
"Hayır, besleniyorum."
Ebril kaşını kaldırarak baktı. "Hiç sanmıyorum. Biz vermesek yemeğin hayatın bir parçası olduğu aklınıza bile gelmez."
"Ne zaman yememezlik ettim."
Ebril muhabbet ettiklerinin farkına varınca anında heyecanlandı. "Her zaman." Sesini hemen alçalttı. "Düzensiz yemek iyi beslendiğiniz anlamına gelmez."
"Öyle mi?"
Merdivenleri korumalar onlara eşlik ederken yanyana çıktılar.
"Bilinçaltınız sizi kandırmış ama aslında gücünüz tükenmiş halde. İlk geldiğiniz zamanlarda daha yapılıymışsınız."
Pelus son basamakta eteklerini tuttuğu cübbeyi bırakıp ellerini midesinin hemen üstünde kavuşturdu. "İşçilerle böyle konularda mı sohbet ediyorsun?"
Ebril oyuncu bir edayla dudak büktü. "Onlar konuştu ben kulak misafiri oldum sadece."
"Peki, kıyaslama yapacak vaktiniz de olmuştur." Sesi açık arar gibi kısılınca Ebril bunu çekinmesi için yapmadığını biliyordu. Efendi Ziba'nın keyifli halini doğal bir şekilde dışa vurduğu nadir bir andı.
Övgü sevmediğini bilerek, "Yaptılar ama sizinle vakit geçirmekten bilhassa çekiniyorlar." dedi.
"Bu yüzden mi arkamdan konuştuklarını söylüyorsun?"
"İfade etmelerine gerek yok. Aslında sizinle konuşarak cehaletlerini de sergileyebilirlerdi. Eğitmenlerinizle konuşma yaptığınız anlara şahit olduklarından olmalı ki, bu seçimleri şimdiye dek yaptıkları tek akıllıca şey."
Pelus'un dudakları kıvrıldı. Ebril yakınlaştıklarını hissetti ve o da gülümsedi.
"Aralarında arkadaşınız olduğunu iddia edenler var." diyerek açıldı.
"Demek öyle." Efendisinin şaşırmasını elbette beklemiyordu ve sesindeki şevke bakınca Ebril içinin kıpır kıpır olduğunu hissetti. "Hangi unsura dayanıyorlarsa epey destansı bir şey olmalı."
Ebril istemsizce kıkırdadı ve sonradan abartılı bir tepki verdiğini hissedip anında eliyle ağzını kapadı.
"Affedersiniz." dedi suçlulukla. Efendisinin yüzüne dikkatle baktı. Kızıp kızmadığını anlamaya çalışıyordu.
Pelus'un gülümseyen dudakları biraz daha kıvrılınca, Ebril korkmadığını ancak alaylı olduğu düşüncesiyle ürperdiğini hissetti. Ne olurdu gözlerindeki ifadeyi bilebilseydi?
"Beklenti ile yaklaşılacak biri olmadığımı fark edince ne yapmışlar peki?" diye sordu Pelus. Her ne kadar kendisine itiraf etmese de Ebril ruh halini iyi manada etkiliyordu.
YOU ARE READING
MAHFAS ⚜️ Kalpte Yuva (+18)
Fantasy"Ben Ester'im." dedi ve çarpıcı yüzünü yukarı kaldırdı. "Yeni efendine bağlılığını sun değerlim." ⚜️ ┋Bᴀᴢı ɢᴇᴄᴇʟᴇʀɪ, ᴀʏ ᴄ̧ᴀɢ̆ıʀıʀ.┋
⚜️ 𝟒 ⚜️
Start from the beginning
