Coleman
Umarım düzeltilemeyecek bir şey değildir.

Ivy
Muhtemelen değil.
Teklifime cevabın nedir peki?
Geliyor musun?

Coleman yine ne cevap vereceğini bilemeden ekrana boş boş baktı sadece. Ivy'le arkadaştı evet ama pek yakın sayılmazlardı da. En büyük nedeniyse Ivy karşı cinsten olmasından birbirlerine koydukları belli belirsiz o sınırdı.

Hiç yakın olmadıkları da söylenemezdi. Düzgünce tanışmalarından üç ay geçmişti ve Coleman da o günden beri durağa erken gitmeyi alışkanlık haline getirmişti. Sonuç olarak neredeyse her sabah Coleman'ın otobüsü gelene kadar beraber takılıyorlardı.

Sadece son üç gündür uykusundan taviz veremediğinden küçük bir aksaklık olmuştu o kadar.

Henüz bu teklifi kabul etmenin ne kadar akıllıca olduğuna karar verememişti.

En sonunda yapacak daha iyi bir şeyinin olmamasıyla 'en fazla ne olabilir?' düşüncesiyle yazdı:

Coleman
Tabii, neden olmasın? :)

Ivy
Tamam, o halde hızlı olsan iyi olur.
Seni fuarın girişimde bekliyor olacağım.

Coleman
Orada görüşürüz o zaman.

Heyecanını yatıştırmak amacıyla derin bir iç çekerek telefonunu kapatıp cebine koydu, hızlı adımlarla mutfaktan çıkıp odasına yöneldi.

Üzerinde koyu mavi bir tişörtle bol bir eşofman vardı. Hava sıcaktı, ceketini giymeye gerek duymadı. Geç gelme ihtimaline karşın arkadaşlarını rahatsız etmemek için anahtarıyla biriktirdiği parasının bir kısmını ve telefonunu da yanına aldı.

En son ne zaman bir arkadaşı onu böyle bir aktiviteye davet etmişti?

Hatırlamıyordu, hatırlamak da istemiyordu.

***

Yavaşça kalabalıklaşan geniş fuarın kapısının yakınlarına ulaşabilmişti sonunda. Büyük, kırmızı bir çadıra benziyordu. Kenarları geleneksel lambalarla aydınlatılmıştı. Bir kenara çekildiğinde Ivy'i aramaya başladı gözleri. Arkasından omzunu kavrayan zarif bir el onu irkse de arkasını dönüp ona bakan bir çift mor gözü görünce belli belirsiz ifadesinin yerini samimi bir gülümseme almıştı.

"Ivy!" dedi hafif heyecanıyla.

Küçük bir sırt çantası getirmişti yanında. İçinde muhtemelen imzalatmak istediği kitapları vardı. Dizlerine kadar uzanan siyah bir etekle koyu bir bluz giymişti. O yaydığı hem ürkütücü hem de rahatlatıcı enerjisiyle durgun ifadesi hâla oradaydı.

Ivy, heyecanına karşılık hafifçe gülümseyerek tek kelime etmeden Coleman'ın koluna girerek onu içeri yöneltti. İnce kıyafetlerine rağmen terlerken içerideki klimaların havası onu rahatlatmıştı.

İlk defa bu kadar yıkınlardı; Coleman, titrekliğini saklamaya çalıştı ilerlerken. Henüz yeni yeni kalabalıklaşan sıraya son anda girdiler. Önlerde yazarın gelişini bekliyorlardı.

Etrafına bakındı biraz. Belki ilgisini çeken bir kitap bulabilirdi. O gözlerini etrafta gezdirirken Ivy de çantasından kitapları çıkarıyordu bile. Üç kitap getirmişti yanında. İkisi kalın biri ince. İçeriklerini incelemeyi gerekli bulmamıştı Coleman.

Soluk Menekşe [Ggo Futbol]Where stories live. Discover now