"Bana mı bu kadar heyecanlandın abi ya? Bilsem daha erken gelirdim," diyen Ahmet'e ters bir bakış attı Taha. "Daha şimdi çıkmadın mı sen?" Başının acısı ve sönen heyecanı ile bir de üstüne dalga geçilmesinin etkisiyle çocuğu tersledi.

Ahmet bunu takmayarak güldü. "Yakındı evler," Elindeki motor kaskını çıkarıp masaya koydu. "Sen kimi bekliyordun böyle heyecanlı?" Taha ona göz devirerek işime döndü. Ahmet ise yardım etmek için yanına ilerlerken saati fark ederek güldü.

"Ebrar abla gelir iki dakikaya." Cümlesinden sonra kısa bir an duraksayarak şaşkınlıkla açılmış gözleri ile Taha'ya baktı. "Abi? Yoksa... Sen, Ebrar Ablayı mı?" Diyecek oldu ama Taha kaşlarını çatarak onu susturdu.

"Ahmet fazla konuşma Ahmet, elin çalışsın çenen değil." Ahmet, fırça yemesini umursamayarak genişçe sırıtıp, ellerini birbirine vurdu heyecanla.

"Biliyordum, valla biliyordum! Çokta yakıştırıyordum!" dedi heyecanla. Taha bugün kaçıncı kez olduğunu bilmediği darbelerinden bir tane daha indirdi çocuğun ensesine. "Saçma sapan konuşma, hatta yanımda da durma, mutfağa git! Git mutfağa." Sırıtarak giden çocuk daha çok sinirini bozarken, gelen ses ile elinden kayıp düşen kurabiye tepsiside sinirle homurdanmasına neden oldu.

"Selamünaley...küm," dedi içeri giren genç kız şaşkınlıkla. Sinirle homurdanıp yerdeki kurabiyeleri tepsiye dolduran adamın yanına eğildi yavaşça. Ona yardım ederken Taha, gelen kişiyi yeni fark ederek selamına karşılık verdi. "Aleykümselam."

Ebrar elindeki kurabiyeyi tepsiye koyarken başını kaldırmadan,"Günaydın," dedi.

"Günaydın. Kusura bakma gelir gelmez işin içine düştün sende," dedi mahcubiyetle elini ensesine atarak.

"Yok, sorun değilde, yazık oldu bir tepsi kurabiyeye." dedi. Taha gülümsedi.

"Kuşların nasibiymiş demek ki, terasa bırakırım ben, yerler." Ebrar onun bu düşüncesi ile istemsizce gülümsedi. Başını salladı.

İkisi de o gün bir şeylerin farkındaydı, ikisi de o gün bir şeylerin başladığının farkındaydı.

_________________

Fakülteden çıkan genç kız, istemsizce gözlerini etrafta gezdirdi. Birkaç gündür hayatına girmiş olmasına rağmen Ömer, artık gözlerini aradığı bir kişi haline gelmişti. Hareketleri, oldukça kibar olması ve kendisini rahatsız etmemek için belli bir mesafe içinde yaklaşması da bunda etkiliydi. Neden onu görmek istiyordu bilmiyordu ama bu durumdan şikayetçi değildi.

Gözleri, okuldan hızlı adımlarla çıkan çocuğa değince, merakına yenik düşüp peşinden ilerledi. Ona yetişmek için adımlarını hızlandırılen, yakalanmamak için çok yaklaşmıyordu. Bir süre takip ettikten sonra, kendi evine yakın bir yerde olduklarını fark etti. Yaptığı şey hiç hoş değildi ama Ömer'in okuldan geç çıktığı zaman kendisini eve bırakmasına rağmen kendi evini göstermemesi ve kendi hayatı hakkında hiç bilgi vermemesi dikkatini çekmişti.

Sonunda Ömer'in kendi evinin az ötesinde, iki katlı ve bu mahalledeki diğer evlere göre daha eski, bakımsız duran eve girdiğini gördü. Kaşları çatılırken biraz daha yanaştı. Birkaç dakika sonra Ömer, kucağında genç bir kızla kapıya çıktığında kaşları daha çok çatılırken, adamın yüzünde gördüğü korku onu daha da meraklandırdı.

Not Defteri |Texting Where stories live. Discover now