LXIV | g ü n a h

44.4K 3.1K 2K
                                    




Herkese selam! Bölüme geçmeden önce söylemek istediğim birkaç şey var. 🖤

Birincisi, Hükümran satışa açıldı. Artık tüm kitap sitelerinden, kitapçılardan ve fuarlardan temin edebileceksiniz. :')

İkincisi, 16 Aralık Cumartesi günü, Azerbaycan Bakü Libraff kitap mağazasında olacağım. İlk defa Azerbaycan'a geliyorum, bütün Bakü'lü dostlarımı bekliyorum. Sizlerle tanışmak ve Hükümran hakkında konuşmak için sabırsızlanıyorum. :)

Üçüncüsü ve sonuncusu, 2 Aralık cumartesi Antalya, 9 Aralık cumartesi Ankara'da kitap fuarlarında imza günüm olacak. Gelebilecek olan herkesi bekliyorum.

Şimdi bölüme geçebilirsiniz. Keyifli okumalar dilerim. 🖤

Naşide Göktürk & Ahmet Kaya - Hani Benim Gençliğim

64

GÜNAH



Kendimden başka her şeyi, herkesi düşündüğüm bu dünya, acıdan, yanılgıdan ve haksızlıktan başka bir şey vermeyecekse bana; o dünya başıma da yıkılsa, göz yummayacaktım daha fazlasına.

Çünkü artık gücüm kalmadı susmaya, ağlamaya ve bazı geceler uyku ile uyanıklık arasında sessizce yakarmaya... Oysaki ben gözyaşlarıma küskündüm bir zamanlar, çok uzak değildi kalbimi bir taşa çevirdiğim o yıllar. Böyle olacağını bilseydim, eğer görebilseydim, o taştan kalbi ellerimi tutarak yumuşatmasına ve ruhunun ruhuma dokunmasına hiç izin verir miydim?

Keşke o ruhsuz, soğuk ve kalbini tüm duygulara kapatmış on yedi yaşındaki Berzâh olarak kalabilseydim. Hatta kinle, daha fazla nefretle ve hiç dinmeyecek bir öfkeyle kuşanıp, kötü biri olabilseydim. O zaman bu kadar çok acır mıydı içim? Artık acıyı bile hissedemeyecek bir haldeydim.

Bazı şeyler düzelmeyecek, biliyorum. Ama böyle geldi diye böyle de gitmeyecek, izin vermiyorum. Her şey olması gerektiği gibi bitecek ve herkes payına düşeni kabullenecek. En başta ben kabul ediyorum.

Geçmişte bir ateş yaktılar, en çok ben yandım. Herkesin güneşi doğdu, karanlıklar sadece beni yuttu, o kuyulardan bir tek ben çıkamadım ve ne kadar zaman geçerse geçsin, hep annemi kaybettiğim yaşta kaldım. Bir daha iyi olan hiçbir şey bulmadı beni, iyi insanlar tanımadım, hep örselendim, hep yara aldım. Koruyamadım sevdiklerimi, yandığım ateş olup yaktım herkesi ve bir türlü belimi doğrultamadım. Zamanla umutlar da tükendi.

Herkesin elleri kirliydi, herkes bir suç işledi ama kapalı kapılar ardında sır olarak kaldı. Kelepçeler sadece benim bileklerime takıldı. Herkes bir seçim yaptı fakat her seçimin bedelini ben ödedim.

Şimdi son kez bedel ödeyecektim ve adalet yerini bulacaktı. Bunun için kendime bir söz vermiştim.

Bomboştu içim. Kalbimde sızı, ruhumda yangın, sırtımda kambur yoktu. İnsan vazgeçtiğinde gözünde büyüttükleri, bir dağ gibi görüp karşısında ezildikleri küçücük kalıyormuş meğerse. Ne kadar da anlamsızmış diyorsun her şey. Ya da henüz varamıyorsun idrakine. Kurşunun yeni delip geçtiği bir yara misali, hissedemiyorsun hiçbir şeyi.

Tuhaf bir şok hali.

Onun karşısında ne zaman suçlu hissetsem kendimi, ne zaman haksız olduğumun farkında olsam ve kabul etsem yenilgiyi, gözlerinin içine bakamazdım. Karanlık bir kuyu olurdu bakışları, içine düşer de çıkamazdım. Boyumu aşan dev dalgalarda boğulur gibi hisseder, sesimi çıkaramaz, susardım.

HÜKÜMRAN Where stories live. Discover now