1. BÖLÜM

232 31 131
                                    


Kapak Tasarımı Biryazarvarmis00 ve zensandra'ya aittir. Ellerinize sağlık güzellerim 🖤❤️‍🔥

Başlama tarihinizi buraya bırakabilirsiniz :)

***

İçinde bulunduğum karanlığa alışkın bedenim, ezbere bildiği yolu katetmeye devam ediyordu. Bedenime yön vermiyor, beni gitmek istemediğim o yere sürüklenmesine seyirci kalıyordum. Sokağın sonunun nereye çıkacağını biliyor olmama rağmen her zamanki gerginlik var üzerimde.

Arabamı her zamanki gibi arka sokağa bırakmış, buraya kadar yürümeyi tercih etmiştim. Özel bir sebebi yoktu. Yılların alışkanlığı diyebilirdim.

Dışarıdan büyük gibi gözüken, içine girildiğinde basıklığı yüzünden insanın nefeslerini kesen yapıya baktım ve girişine ilerledim. İçimde kopan fırtınaya rağmen dışarıdan son derece özgüvenli göründüğüme emindim. Demir kapıyı tıklattım sertçe. Eskimiş sürgülü kapı hafifçe aralandı önce. Kapıyı açan kişi, gelecek olduğumu bilmesine rağmen yine de kim olduğumu anlamak istiyor gibiydi. Bu karanlıkta beni net görmesini beklemek hata olurdu.

"Gecenin bu saatinde benden başka kim gelir buraya?" dedim sabırsız, bir o kadar da bıkkın sesimle. Araladığı kapıdan sadece sol gözü gözüken adamın, güldüğünü gözünün kısılmasından anladım. Hızlı hareketleriyle kapıyı açtığında omzumla ittim onu.

Beyaz ışıkla aydınlatılmış geniş alana doğru ilerledim. Koltuklarda oturan adamları umursamadım. Ne de olsa her geldiğimde gördüğüm insanlardı. Alanın sonundaki kapıyı tıklatmadan açtım.

İnsanın içini karartacak kadar basık olan odanın ortasına konumlandırılmış masada oturan adam, beni görür görmez ayağa kalkıp gülümsedi. Samimiyetten uzak gülümsemesine karşılık vermedim. Bana değil, elimdeki para çantasına bakıyordu. Tek derdi oydu ve bunu tüm bedeniyle belli ediyordu.

"Vay, vay kimleri görüyorum. Can dostum Turgut Atasoy'un tek ve biricik kızı Nergis Atasoy." Kollarını iki yana açarak kendince sevinirken benden alabildiği tek karşılık nefret dolu bakışlardı.

"Ödeme gününün geldiğini fark etmemiştim. Ne güzel sürpriz oldu." dedi ama yalan söylediğini ikimiz de biliyorduk. Ay sonunun gelmesini dört gözle beklerdi. Yalanlarına inanmayı uzun zaman önce bırakmıştım.

"Bugünün gelmesi için saniye saydığını bilmesem inanacağım Ilgaz." Paraya bakarken parlayan gözleri bana döndüğünde anında soldu. Masanın arkasından çıkıp yanıma kadar geldi ve elini uzattı.

"Alayım." İkiletmeden verdim elimdeki çantayı. Parayı saymazdı çünkü bilirdi benim eksik getirmeyeceğimi. İki yıldır yaşanan bu senaryo, benim hiçbir şey demeden buradan ayrılmam ile devam ederdi. Senaryoyu bozmadım. Direkt olarak kapıya döndüm ve kulpu aşağı indirdim. Ben odadan çıkmadan hemen önce kurmuştu son cümlesini.

"Babana onu özlediğimi söyle." Kapıyı suratına çarpmadan birkaç saniye önce de ben kurdum son cümlemi. "Siktir git." Ve bir sonraki aya kadar gelmemek üzere ayrıldım oradan.

***

Bardağı kahverengi tezgâhta ileri itip bakışlarımı kaldırdım. Saat gece yarısını çoktan geçmiş, mekân gitgide kalabalıklaşmaya başlamıştı. Garip karşılamadım. Her cuma gecesi böyle olurdu burası. İnsanlar bütün haftanın yorgunluğunu burada atmaya çalışırdı. Saatlerce dans eder, eğlenir yeri gelir dertlenir yeri gelir ağlarlardı. Bazıları arkadaşlarının zoru ile geldiği belli olacak şekilde saatlerce telefonu ile oynar, bazıları ise o zorla getiren arkadaş grubunun içinde oldukları için zil zurna sarhoş olarak ayrılırlardı buradan. Klasikti işte. Ben mi? Ben ise burada çalışıyorum.

TuvalTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang