2:Ortaklık

16.7K 1K 1.1K
                                    

      Her şeyin bir bedeli vardı bu hayatta, tıpkı benim şu an içinde bulunduğum durum gibi. Eğer hayatta kalmak istiyorsam yemek yemeliydim, yemek yemek için paraya ihtiyacım vardı peki para ele öylece konar mıydı?

Hayır para kolay elde edilemeyen bir şeydi yani benim için. Para elde etmek için yaptığım bir çok başarısız girişimden sonra bir aydır yapabildiğim tek şey mafya çırağı olmaktı. Belki de hayatımın mesleğiydi bu, sonuçta bir ay dayanmış olmam benim için büyük bir adımdı. Kimse benden fazla bir şey bekleyemezdi. Yaptığım şeyden çabucak sıkılır onu başımdan def etmek için onlarca çaba içerisine girer ardından da başarılı ama bir o kadar kârsız bir şekilde paçayı sıyırırdım.

Ahmak, uyuşuk, yirmi bir yaşında bir gencin olmaması gereken bir çökmüşlük hakimdi bedenime. Yirmi bir yaşında olup kendini otuz yaşında zanneden bir grup insandan farksız olduğumu düşünürdüm hep. 

     Yavaşça yorganı üzerimden çektim. Evet doğru, Özgün Başaran sabahın erken saatinde kalkmasının nedenini hayatta kalmaya bağlıyordu. Bu düşünceyle dün üzerimden hiç çıkarmadığım tişörte ve pantolona bakıp iç geçirdim. Uyumak için rahatsız olarak nitelendirilseler de benim için gecenin vazgeçilmez pijamaları olmuşlardı.

     Uyuşuk adımlarımı lavabo olarak adlandırdığım aylardır içine temiz koku girmeyen odaya attım. Oda demek buraya iltifattı. Belki de hepsi sadece benim hatamdı. Ah hadi ama kim bir lağım faresini tuvaletin deliğinde görse bir daha o tuvalete elini dahi sürmezdi, fareden korktuğum için değil tiksindiğim için tuvalete girerken her defasında kararsız kalır ve mesanem bana isyan edene kadar bir süre beklerdim. Şu an yaptığım gibi. Tuvaletin kapısı açılmış bana bakarken delikten gözlerimi ayırdım ve oradan bir fare çıkmayacağına emin olduktan sonra içeri girdim. Yakında yaşadığım hayattan tamamen tiksinecektim.

     Lavaboda işimi bitirdikten sonra kendimi mutfağa attım. İçinde yiyecek barınmayan buzdolabının kapağını araladım ve yanan sarı ışığa baktım. Zaten şu an tek bakabildiğim şey bu olmuştu çünkü içinde boş teneke haricinde hiç bir şey yoktu. Midem guruldayıp bana sen ne yaptın diye hesap sorarken dün alışveriş yapmam gerektiğini hatırladım.

Ne de aptaldım. Kendimi o gereksiz tüy için bu kadar kaptırmış olmasaydım o rüzgarlı havada karşı mahallenin marketinde alışveriş yapıyor olurdum. Dur bir dakika burada eksik olan bir parça vardı ve ben o parçanın ne olduğunu gayet iyi biliyor ve şimdi neden o markete gitmediğimi daha net hatırlıyordum. Basit, parayı henüz alamamıştım...

    Sıkıntıyla kendime musluktan akan bir su hediye ettim. Ne güzel bir tadı vardı insanın karnını doyuran cinsten!

     Odama girip gözlüklerimi taktım ve kapüşonu kafama geçirdim. Evden çıkmak için fazladan on dakikam vardı. Cebime eski model telefonu attım ve evin anahtarını elbise yığınının içinden arayıp bulduktan sonra kendimi merdiven boşluğuna bıraktım.

    Merdivenleri hızlı adımlarla indim ve Damla'nın katından geçerken olabildiğince hızlı hareket ettim. Tam merdivenin sonunda duyduğum kapı sesi iyi iş çıkardığımı gösteriyordu. Haklı olduğum halde haksızmış gibi bir ton laf işitecektim sabahın köründe.

    Kendimi mahalleye attıktan sonra gözlerim pencereden bana bakan bir çift mavi gözü fark etti. Huzursuzca adımlarıma hız kattım ve bir an önce dolmuş durağına vardım.

Bir on beş dakika sıkıntıyla dolmuşun gelmesini bekledikten sonra nihayet içine girip kendim için uygun olan köşeye kıvrılmıştım. Bir an önce ulaşmam gereken önemli bir holding vardı. Ah hadi ama ciddi misin Özgün? Sen orda hangi pozisyonda çalışıyorsun ki holdinge geç kaldığında azar işitesin. Basit bir mafya çırağı. Zaten bugün bu iş bitecekti yani ben parayı aldıktan sonra bu silahlı işlerden paçayı sıyırmayı düşünüyordum.

Sadece Üç Kez (Orijinal Adam Serisi 1/Wattys2016 Kazananı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin