LXIII | z e l z e l e

29.1K 2.9K 1.7K
                                    


Herkese merhaba,
Güzel ve heyecanlı bir bölümle geldim. Okurken yorum yapmayı ve yıldıza dokunmayı unutmayalım. Keyifli okumalar dilerim. 🖤✨

Biliyorsunuz ki Hükümran kitap oluyor. Şu anda matbaada, baskı aşamasında. Henüz ön siparişe açılmadı fakat açılır açılmaz haber vereceğim. İlk fuar imzamız 25 Kasım cumartesi günü, Urfa Kitap Fuarı'nda gerçekleşecek. Gelebilecek herkesi bekliyorum. Kitabınız olsun ya da olmasın mutlaka gelin, tanışalım.

Sonraki imzalarım ise şu şekilde:

2 Aralık cumartesi Antalya Kitap Fuarı
9 Aralık cumartesi Ankara Kitap Fuarı

2 Aralık cumartesi Antalya Kitap Fuarı9 Aralık cumartesi Ankara Kitap Fuarı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Mabel Matiz - Aferin
Pera - Zehir

HÜKÜMRAN

63

ZELZELE

İnsan sadece yaptıklarından suçlanmalı.

Yapmadıklarından, yapamadıklarından değil çünkü her şeyin bir nedeni vardı. Atamadığın her adım, yürüyemediğin her yol, söyleyemediğin her cümle ve alamadığın her karar, ardında elini kolumu bağlayan bir korku saklardı.

Kimse kimseye, hissetmediklerinin hesabını sormamalı.

Acıysa acı, mutluluksa mutluluk... çünkü biliyorum, her duygu her kalbe dokunmazdı; dokunsa da kendine bir yer bulamazdı orada, çünkü bazı kalplerin kapıları bazı duygulara çoktan kapanmıştı.

Anne olmak. Benim sözlüğümde anne kelimesinin karşılığı yaraydı. İzi hiç geçmeyecek, sızısı hiç dinmeyecek, hiçbir vakit iyileşmeyecek bir yara... Üstelik sadece dokunduğunda acımazdı o yara. Nefes almaya benzerdi varlığı, biraz da nefessiz kalmaya. Gözlerini kapatıp her açtığında, her uyuduğunda ve uyandığında gelirdi aklına. Gecenin bir yarısını üstünü örten, gözyaşlarını tetikleyen, güzel ama acı bir hatıra.

Ben kimsenin iyileşmeyecek yarası olmak istemedim. Aldığım nefesin, bir dakika sonranın, uyuduğumda uyanabileceğimin bir garantisi yokken, her kötülüğünü gördüğüm bu dünyaya bir çocuk getirmek istemedim. Saçına rüzgar değse canımı acıtacak bir varlığı kötülüğün kollarına bırakmak istemedim. Anne olmak, kendinden vazgeçmek demekti. Ben kendimde bile değilken onu nasıl koruyabilirdim?

Kimse kimseyi, istemedikleri yüzünden cezalandırmamalı.

Çünkü yaşamıştım, o duygu benim kalbime dokunmamıştı.

Kalbime dokunmayan o duygu, onunla aramızdaki bağı acımasızca kesen, keskin bir makas mı olacaktı?

Bu yüzden, beni hiçbir zaman affetmeyeceğini biliyordum. Karnımda kıpırdayan fakat kalbimde acıdan başka hiçbir duyguyu kıpırdatamayan o bebek sadece bana ait değildi. İkimizindi. Baba olduğunu bilmesi gerekiyordu ama ben bu gerçeği ondan gizleyerek onu da sonsuza dek kaybetmiştim.

HÜKÜMRAN Where stories live. Discover now