Telefonumu alıp kimin mesaj attığına baktım. Cenk’ti.

Cenk: hazır mısın? Ne zaman çıkalım evden?

Ceylin: hazır sayılırım. İsterseniz şimdi çıkın, siz gelene kadar hazır olurum zaten.

Görüldü atıp çıktığında kaşlarım çatıldı. İnsan bir şey yazar, görüldü ne be?

“Hangisi?”

Yavuz’u “Cenk.” Diye cevapladım.

Başını salladı. “Demek ikizin de var. Annenin bu kadar çocuğu nasıl doğurduğu araştırılmalı bence. “

Kıkırdadım.

Haklıydı.

Ben bile bir taneyi zor taşıyordum kadın bir de ikiz doğurmuştu. Ve hepsinin ismini akılda tutmak da bir hayli zordu.

Derin bir nefes aldım.

Özellikle bu bir hafta da Cenk ile samimiyeti baya ilerletmiştik ve bunda ikiz olmamızın da katkısı büyüktü. Henüz ikizinin olmasının nasıl hissettirdiği bilmiyorum ama deneyimlemek çok istiyordum. Diğerlerinden çok emin değildim ama Cenk’le gerçekten yakın olmak istiyordum. Dokuz ay aynı yeri paylaşmıştık sonuçta.

Daha birkaç gün önceye kadar yanımda sadece Yavuz varken şimdi isimlerini unutacağım kadar kişi vardı hayatımda. Sanırım bu hayatın mucizelerinden biriydi. İlk defa hayat yüzüme gülüyordu sanırım.

Umarım mutlu olurdum. Ben olmasam bile bebeğimin mutlu olmasını, güzel bir hayat yaşamasını çok istiyordum. Umarım bu isteğimi yerine getirebilirdim.

🪽

Derin bir nefes alırken kusmamak için dua ettim. Çok az bir yolumuz kalmıştı ama ben hiç iyi değildim.

Daha fazla dayanamayacağımı anlayıp ne kadar utansam da Erdem’in omuzuna dokundum ,bakışları bana döndüğünde yüzü endişeli bir hâl aldı.

“Durur musun, midem çok bulanıyor.”

Zorlanarak konuştuğumda başını aceleyle sallayarak arabayı kenara çekti. Batuhan endişeyle bana bakarken araba durur durmaz arabadan indim. Diğerleri de peşimden inerken derin bir nefes alıp elimi göbeğime koydum. Bu huyumu hiç sevmiyordum.

Hamile kalmadan önce de uzun yollarda araba tutardı beni. Ki yolun uzun olmasına bile gerek yoktu. Toplu taşıma araçlarında bile on dakika da midem altüst oluyordu ki yaşadığım Şehir ’in yoğun bir trafiği dahi yoktu.

“İyi misin? Keşke daha önce dursaydık, bu kadar kötü olmazdın. “

Erdem endişe ile bana bakarken tebessüm ettim. Oldukça endişeli duruyordu.

“Merak etme, birazdan geçer. “

Yalan.

Bir ya da iki saat daha kendime gelemem artık. Bir an önce yatmak istiyordum şu an da.

“Daha önce kullandığın bir ilaç var mıydı? “

Batuhan’ın sorusu ile başımı iki yana salladım. Hap yutamıyordum ve bu durum beni fazlasıyla zorluyordu. O kadar iğrenç bir durumdu ki.

“Hap yutamıyorum. “ Diye mırıldandım. Kaşları birkaç saniye çatıldı, ardından eskisi gibi olurken gülümseyen yüzüyle bana baktı.

“Merak etme ben sana öğretirim, ne de olsa doktorum. “ Ellerini saçlarından geçirerek büyük bir ego ile konuşurken güldüm.

Erdem ensesine vurup alayla konuştu. “Gören de sanır kırk yıllık doktor, daha iki sene olmadı. “

Batuhan omuz silkip abisine baktı. “Ha kırk yıl ha iki yıl ne fark eder? Doktor muyum doktorum. “

CeylinWhere stories live. Discover now