3.Bölüm

6.8K 347 65
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

“Ne yani gerçekten taşınacak mısın?”

Bıkkınca derin bir nefes verdim. “Hayır, sadece haftanın beş günü orada kalacağım. Bu şekilde birbirimizi daha iyi tanırız ve seninle de vakit geçirebilirim.”

Elime aldığım pantolonu katlayıp valize koydum. Onlara gitmemin üzerine bir hafta geçmişti ve ben hafta içleri onlarla yaşamaya karar vermiştim.

Doğru mu yapıyordum bilmiyorum ama içimden geldiği gibi davranmamın daha doğru olacağına karar vermiştim.

Yavuz ise bu kararımdan çok da memnun değildi. Tek yaşamayı sevmiyordu, ben gidince oldukça zorlanacaktı ve bu durum beni her an vaz geçirecek gibiydi. Ona kıyamıyordum ama o da gitmemin daha doğru olacağını düşünüyordu. Bu yüzden bu konuyla ilgili hiçbir şey söylememişti. Ama oldukça üzgün duruyordu.

Gözlerini devirip bana baktı, “taşınmakla çok farklı çünkü yaptığın.”

Elimdeki kıyafeti bırakıp ona döndüm. “İstersen gitmem, hem seni yalnız bırakmak benim de içime sinmiyor. “

Bakışları yumuşarken ayağa kalkıp yanıma geldi. Bana sarıldığında memnuniyetle kollarımı beline sardım.

“Saçmalama, sen bakma bana. Her zaman ki huysuzluğum işte. “

Omuz silktim.

Keşke onu da yanıma götürebilseydim.

Ondan ayrı kalmak beni de çok zorlayacaktı.

Benden ayrılıp burnuma vurdu. “Hadi eşyalarını toplayalım, kardeşlerinden biri her an kapımıza dayanabilir. “

Göz devirip güldüm.

Yavuzla yaşadığımı öğrendiklerinden beri hepsi her gün dört kere arıyor ve mesaj atıyorlardı. Sabah uyandığımda telefonumda bir sürü günaydin mesajı oluyordu.

Bu yaptıkları kendimi garip bir şekilde değerli hissettiriyordu. Bazen rahatsız olduğum da oluyordu ama. Dün banyodan çıktığımda yirmi cevapsız arama görmüştüm. Benden yarım saat haber alamadıkları için hepsi birkaç kez aramış ve en sonunda buraya gelmişlerdi. Yirmi kere aradıklarını gördüğümde yüreğim ağzıma gelmiş, bir şey olduğunu sanmıştım.

Ayrıca telefona cevap verene kadar sürekli aramaları insanı gıcık etmiyor da değildi.

Ama onları anlamaya çalışıyordum. Yavuz beni tekrar kaybetmekten korktuklarını söylüyordu ve haklıydı da sanırım. Kendimi onların yerine koyduğumda anlamıştım onları. Fazla mı empati yapıyordum bilmiyorum ama kendimi onların yerine koymaktan alamıyordum.

Belim ağrıdığı için ben otururken Yavuz eşyalarımı toplamaya devam etti. Kişisel eşyalarımı dün gece toplamıştım zaten.

“Küçük yaramaz yoruyor mu seni? “

Başımı iki yana salladım. “Birkaç gündür rahatım, mide bulantılarım da hafifledi sayılır ama hâlâ var.”

En sevmediğim şey mide bulantısıydı ama karnımda ki minik canavar sağ olsun hâlâ midem bulanıyordu. Doktora bunu sorduğumda normal bir şey olduğunu bazı gebeliklerde bulantıların son aya kadar sürdüğünü söylemişti.

Umarım benim bulantılarım son aya kadar sürmezdi.

Telefonumdan bildirim sesi geldiğinde Yavuz gözlerini devirdi.

“Geç kalmışlardı. “

Güldüm.

Ne kadar şikayet etse de artık bir ailem olduğu için benim adıma mutlu olduğunu biliyordum.

CeylinKde žijí příběhy. Začni objevovat