Açelya

113 12 4
                                    

16.11.2023

**

İnsan, kaç kere ölür?

Cenazemdeydim.

Biraz sonra bir müzik çalacaktı, insanlar alkış tutacaktı ve konfetiler patlayacaktı.

Ben biraz sonra son nefesimi verecektim. Gömmeyeceklerdi beni, daha fazla ölecektim. Her gün biraz daha fazla.

Sevdiğim adam, kolunda sevdiği kadınla yürüyecekti önümde duran bembeyaz yolu.

Alkışlayacaktım ellerim kızarana kadar. Yüzüme sahici bir gülümseme yerleştirecektim ve tıpkı herkesin yaptığı gibi, onlara tebriklerimi sunacaktım.

Bugün benim doğum günümdü.

Ve bugün benim, ölüm günüm olacaktı.

"Geliyorlar," diye bağırdı biri. "Gelin ve damat geliyor."

Sevdiğim adam geliyor.

Kır bahçesini bir müzik sesi kapladı. Sezen koktu her yer ve ufukta onlar göründü.

Üzerinde onu kusursuz gösteren kırık beyaz ceketiyle ve yana yatırdığı saçlarıyla her zamanki gibiydi, canımı yakıyordu.

Mutluydular, çok mutluydular.

Zaten mutlu olmak en çok ona yakışıyordu.

Birlikte önümden geçtiler, upuzun beyaz yolu yürüdüler ve dans pistine vardılar.

Elleriyle sevdiği kadının belini kavradı, ona bir şeyler söyledi ve daha fazla gülümsemesine sebep oldu. İnsanlar imrenerek izliyordu onları.

Kimse görmüyordu beni, kimse duymuyordu.

Çıksam; ölüyorum ben, diye bağırsam biri yardım eder miydi?

Nefes alamıyorum, desem. Kurtarın beni yalvarırım...

Kan damlaları boşalıyordu ruhumdan, akıp gidiyordu öylece.

Kimse farketmiyordu.

Ağlamamak için kendimle savaş verdiğim dakikalarda, bir şey oldu.

Bir ses,

Bir silah sesi.

Tek kurşun.

Ve sevdiğim adamın haykırışı.

"Bahar!"

Oradaydı, dans pistinin ortasında. Pistin özenle seçtikleri o bembeyaz zemininde, göğsünden kanlar boşalan karısını tutuyordu.

Şoka girmiş gibiydi. Çığlıklar vardı etrafta, bağırışlar... Ama en çok onun sesi netti.

"Hayır... Hayır sevgilim!"

Kucağındaki bedenle birlikte yere düştü. Bacaklarından birini öne uzattı ve iyice göğsüne çekti onu ne yapacağını bilmiyormuş gibi. Etrafına bakındı çaresizce.

"Yardım edin! Yardım edin karımın göğsü kanıyor! Bahar!"

İnsanlar kaçışıyordu dört bir yana. Onu duymuyor muydu kimse?

"Ambulans! Ambulans!"

Olanları idrak ettiğimde ve ağzımdan küçük bir çığlık kaçtığında ona doğru koştum. Diz çöktüm önünde.

Elleri titriyordu, gözyaşları karısının yüzüne damlıyordu.

"Bahar, uyan sevgilim... Yalvarırım bırakma beni, yaşayamam ben. Bahar yaşayamam..."

"Yavuz abi bırak," dedim ne zaman aktığını bilmediğim gözyaşlarım görüşümü bulanıklaştırırken. "Bırak, bakayım."

"Nihle," dedi adeta yalvararak. "Nihle..."

Devam edemedi ama ben onu anladım.

"Ölürüm."

Karısını yavaşça yere bıraktığında ellerini tuttu sıkıca, öptü defalarca.

"Sevgilim dayan..."

Kurşun, kalbine isabet etmişti. 

Titreyen ellerimi nabzına uzattım, parmak uçlarımda hissedemediğim o ufak yaşam belirtisi canımı çok yaktı.

"Evimize gideceğiz bir tanem, uyansana... Uyan da gidelim, hadi sevgilim."

"Yavuz abi çekil," dedim hızlıca. Anlamsızca yüzüme baktı.

Ellerimi, Bahar'ın göğüs kemiğinin üzerine yerleştirdim. Bakışları beni takip etti. Ne yapacağımı anladığında, dehşetle geri çekildi.

Kalp masajına başladım.

Bu sırada birilerinin ambulansı aradığını duydum.

Dakikalarca uğraştım. Gözyaşlarım kanlı bedene aktı, durmadım. Tanrı'ya yalvararak devam ettim.

Ama olmadı.

Ellerimin arasında can verdi.

Bahar, bir daha asla uyanamayacaktı.

Sevdiğim adamın kalbi öldü.

Yavuz'un kalbi, bir daha atmayacaktı.

Son kez uzandım nabzına. Hiçbir yaşam emaresi işlemediğinde parmak uçlarıma, geri çekildim. O'na baktım.

"Niye bir şey yapmıyorsun? Nihle, bir şey yap! Neden durdun? Neden durdun?!"

Yaklaştı, ellerimi tutup karısının göğsüne yerleştirdi. 

"Devam et! Devam et!"

Hıçkırıklarım birer ikişer firar etti dudaklarımın arasından.

"Yavuz abi," dedim fısıltıyla. Anladı sanki ne söyleyeceğimi, başını iki yana salladı hızlıca.

"Hayır! Sus, hayır!"

Ne yapacağını bilemezmiş gibi kafasının üzerine yerleştirdi ellerini. Bir feryat yükseldi boğazından, dudaklarından kopup gelen o haykırış celladım oldu.

Ayağa kalktı sonra hızlıca ve karısının artık cansız olan bedenini kucağına aldı.

"Hastaneye götüreceğim seni güzeller güzelim benim, hiçbir şeyin yok ki. Hiçbir şeyin yok..."

Kalan insanların dehşet dolu bakışları onun üzerindeyken karısını iyice göğsüne çekti.

"Biz şimdi hastaneye gidip geleceğiz, siz burada bekleyin tamam mı? Düğünümüz bitmedi, daha pastamızı kesmedik."

Titrek adımlarını çıkışa yönlendirdi. Kucağındaki bedenden akan kanlar yürüdüğü yolu kızıla boyarken omuzları sarsılıyordu.

Ben çöktüğüm yerden öylece izliyordum gidişini. Buz kesmiştim. 

Ellerimde kan vardı, Bahar'ın kanı ellerimi boyamıştı.

"Ben ölseydim, ben ölseydim..." Fısıltım matem havasına karıştı.

Ben ölseydim, ama onun gözünden tek damla akmasaydı.

Bugün burada, bir Haziran akşamında, yıldızların altında ve gökyüzünün şahitliğinde; üç beden vardı, ikisi artık ölüydü ve biri zaten hiç yaşamamıştı.


**

😭😭

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 16, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AÇELYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin