18.En Beklenmedik Kişi

17 7 0
                                    

Bu aralar Savaş ve Ölüm krallığı Çalkantılıydı. Hepsi savaş hazırlığındaydılar.Yaşlılar, çocuklar ve kadınlar hariç herkes savaşa hazırlanıyorlardı. Ama Ares artık iyice tedirgin olmuştu. Niye hazırlanmıyorlardı.Ares Milan'dan da haber alamamıştı. Neler oluyordu. İkaris Elise'i terk ettiğinden beri daha doğrusu Celestia'nın ruhunun Ares de olduğundan beri hiç bir şey yolunda değildi.

Ares antreman alanına gider herşeyi kontrole der kusursuz ilerliyorlardı.Ares de antreman yapmak ister tam kollarını sıvadı başlıcakken. Bir hizmetçi hızlıca Ares'in yanına gelir. "K-kralım leydi Aurora hastalandı Ateşini düşünemiyorum elimiz deki hiçbir şifa gücü ile yaramıyor." Ares hızlıca kılıcı bırakıp Aurora'nın yanına gider. Gerçekten de bebek kıpkırmızı olmuş ateşler içinde yanıyordu. Buranın havası ona uygun değildi ama bebeğin buna alışması gerekiyordu. "Hemen Başka krallıktan bir şifacı çağırın. " Efendim hiçbir krallıktan şifacılar yardıma gelmez. Gelseler bile haddinden fazla altın isterler." "Ne olursa olsun hemen gelsin! "

Merhamet krallığından bir şifacı gelir.Bebeği tedavi eder. Sadece anne sütü ile beklenmediği için beyinsiz kalmıştı. "Ne kadar altın istiyorsun? " "Ücretimi Kraliçem verdi. Sizden sadece onunla bir akşam yemeği yemenizi rica ediyor tabi katılmak zorunda olmadığınızı da belirtti."Ares kimseye borçlu kalmak istemediği için kabul eder. " Tamam. Senden sadece bebeğe baktığını saklamanı istiyorum." "Zaten demeseniz bile saklamakla yükümlüğüm."

Şifacı gider. Aurora huzurla uyuyordu. Ares de bebeğin yanında da kalır. " Krallıktaki annelere haber gönderin sütü uygun olanlar. Bebeği beslesin ve diyin ki haklarını mutlaka alıcaklar."Krallığın dört bir yanına haber gönderilir.

Aradan birkaç gün geçmeye başlamışken adaylar gelmeye başlar. Ateş enerjisi yüzünden hiçbirinin sütü uygun değildir. "Ahh bu bebek ne olucak? "Tüm saray telaş içindedir.Bebeğin ne olucağına dair h bir fikirleri yoktu.

Birgün Merhamet Tanrıçası Helena Ares'in krallığına gelir. Gerçekten de Krallığının durumu çok ciddiydi. Abartısız söylüyordu demek ki doğruydu. İşte şimdi kalbindeki merhamet canlanmıştı. Güçlerini kullanarak az da olsa etraf yeşertir ama güneş olmadığı için hemen kurur. Bunu görünce dona kalır. Ne yapmışlardı.

Helena, Ares'in odasına gider. Odada değildi.Garip şekilde etraf sessizdi. Etrafı arayınca bir odadan ses çıkar. Bir bebek ağlama sesi gelir ve içeri girer. Sarı saçlı daha gözleri yeni açılmış bir bebek görür. Ares başında bekliyordu. "Bu bebek kim?" Ares hızla arkasını döner. Karşısında gördüğü tanrıça karşısında şok olur."Helena?? " Bebek ağlamaya devam eder. "Niye ağlıyor?" Ares başka çaresi olmadığı için cevap verir. "Karnı aç. Ona verebileceğimiz sütünüz yok." Helena gücünü kullanarak bir bitki çıkarır ve bebeğin ağzına koyar. Bebek büyük bir iştahla sütü içer. "Gecikmiş bir konuşma yapmamız lazım." Ares ve Helena Ares'in çalışma odasına giderler.

"Süt için sağol. Konuşmadan kastın nedir? " Helena pişmanlıkla nefes verir. "Üzgünüm bunu demek için çok geç ama üzgünüm. Ben krallığının bu kadar ciddi olduğunu söylemene rağmen sana inanmadık. Ben pişmanım gerçekten özür dilerim şuan bu özrün bir anlamı yok biliyorum ama sana söz herkesi ikna edip bu savaşı bitiricem."

"Öncelikle böyle birşey yapmicaksın Helena. Benim sözlerime inanmicak eski dostlarımdan böyle birşey istemicem. " Ares eski kelimesini baskılayarsk söylemişti. Helena Ares'in sözlerine devam etmesini bekler.

"Savaş her türlü olucak. Bu zaten belliydi. Sadece benim Celestia'yı öldürmem işleri hızlandırdı. Hem ben bı sayede düşmanımı ve dostumu öğrenmiş oldum Helena." Helena'nın atladığı şeyi hatırlar. O Celestia'yı öldürmüştü. "Neden Ares krallığının yok olamasına değicek miydi ki Celestia'yı öldürmek? "Ares acı bir gülümseme sergiler. " Bunu daha ilk günden söyledim size söyleyemem.Sen buraya niye geldin? "

Tanrılar ve TanrıçalarWhere stories live. Discover now