🌟B.D 9. Hayalet 💫

En başından başla
                                    

Yerimde doğruldum. Şu an nerede olduğumu hiç kimse bilmiyor. Ya sapık veya manyak birinin evindeysem. Ya canice öldürülürsem. Hiç kimsenin ruhu bile duymazdı. Aklıma gelenlerin sınırı yoktu.

Allah'ım! Allah'ım bana yardım et. diyerek geri geri yürürken sırtımı dayadığım duvarın aniden yana doğru kaydığını farketmemle tiz bir çığlık atarak geriye düştüğümde kapanan kapıyı ve başımın acısını unursamdan ilk yaptığım ellerimi dudaklarıma kapatmak oldu. Sonra da yattığım yerden etrafıma bakarak hızla kalkmak.

İnşallah kimse duymamıştır. Diyerek iki yanıma baktım önce. Lakin kimsenin duyacağı bir yere benzemiyor, iki duvar arası olan bölme gibi bir yerdeydim.

İçinden geçtiğim kapının koluna sarıldım hemen. Kapıyı yeniden açmak ve buradan çıkmak istedim ama kapı kilitlenmişti. Bu neydi şimdi. Dışardan giriliyor, ama içerden çıkılmıyormuydu. Kendimi kapana kısılmış bir fare gibi hissederken dolan gözlerim dahada dolup akmaya başladı. İyice korkmaya başlamıştım artık.

Al sana macera Ebru. Dedim gözlerimi silerken. Ne yapacaksın şimdi.

Boş bölmede çaresizce gerileyip arkama yaslandığımda yine yana doğru kayan bir duvarla ne oluyor demeye kalmadan sendeleyerek geriye düşerken buldum kendimi bir kez daha. Fakat bu kez son an da sağladığım dengemle düşmemeyi başardım.

Nasıl bir yerdi burası. Gizli kapılar, bölmeler falan. Nereye gelmiştim ben böyle. Az önce kapattığım gözlerimle olduğum yerde donuk şekilde beklerken alarm veren beynimle hemen gözlerimi açtım. Aynı anda karşımda bir ayna ve kendimi görünce ellerim ağzımda tiz bir çığlık daha attım. Çünkü aynadaki kendi yansımamı başka biri zannetmiştim o an. Ayna aslında geçtiğim kapıydı.

Neredeydim? Bir ev... mi?
Arkama döndüm. Evet şuan bir evin içinde ve salon bölümündeydim. Korkuyla atan kalbimin sesi kulaklarımda yavaş adımlarla salonun ortasına doğru yürürken etrafıma bakıyordum.

Tek katlı lüks bir evdi. Etrafa bakacağına bir an önce burdan çıkmaya bak. Diyen iç sesime uyup kapıya yöneldim. Ama içime düşen şüphe ile pencereye yöneldim. Önce dışarıyı kontrol edecektim. Tavandan yere kadar olan perdeyi aralayıp gözlerimi dışarıya çevirmemle perdeyi kapatıp yere çökmem bir oldu.

Olamaz dışarda adamlar var.

Şu an gerçekten kapanda kalmış bir fare gibiydi durumum. Ne ön kapıdan ne arka kapıdan çıkabiliyordum. Gözlerim yeniden dolmaya başlarken şuana kadar ki korkum yetmezmiş gibi bir de içerden gelen erkek sesiyle tavan yaptı. Bir günde bu kadar aksiyon bana fazla gelir. Derken karşı tarafımdaki kapı açıldı.

İçerden üzerinde sadece eşofman altı, çıplak üst bedeni ve ıslak saçlarıyla bir elinde telefon konuşurken, diğer elindeki küçük havlu ile saçlarını kurulayarak çıkan kişi Çınar Göksoydu.

Gördüğüm bu manzara karşısında istemeden yutkundum.Telefondaki kişiye tek kelime,

" Anlat! " derken yürümeye devam etti.

Kalbimin bir tarafı hayran, diğer yanı korkuyla tekledi resmen. Aynı anda beynimin içinde iki düşünce dile geldi. Biri adam Zeus mübarek derken bir diğeri korkmaya başla diyordu.

Ne yapacaktım şimdi?
Hani başını önünden kaldırsa şak diye görecekti beni.

O anda beynimden yeni bir uyarı geldi.

Görünmez ol hemen.!

Anında kapattığım gözlerimle ellerim bileklerimdeki taşları bulurken transa girmişcesine, Görünmez ol. Görünmez ol. Derken buldum kendimi. Konsantre olmaya çalışıyordum bir yandan da.

BİR DİLEK ( TAMAMLANDI ✔️)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin