12

932 88 7
                                    

SELAM.
umarim unutmamissinizdir🫶🏻🫶🏻

-

"Ölmüş olabilir mi?"

Kulaklığı takılı şekilde koltukta uzanan Jimin'in sorusuna sadece her an sıkıntıdan bayılabileceğimi yeterince anlatabildiğini umduğum bi bakış atıp önüme döndüm.

Jennie, babasıyla yaklaşık sekiz saatlik bir yolculuktan gelmiş ve bir süre -bir saat- dinlendikten sonra beni arama gereği duymadan kapımda bitmişti. Şu an da Jimin ile, bütün aktivitelerimiz tükenmiş şekilde sıkıntıdan patlayarak tuvaletten çıkıp saçlarını yaptıktan sonra kendine güzel bir kombin bulup vazgeçmesini ve sonunda bir şeyde karar kılmasını bekliyorduk.

"Tuvalete gireli kaç saat oldu? Sayabildin mi? 10? 15?" Jimin tavana, ben yere bakıyorduk. Gözlerim her an kapanacak gibiydi.

"İnan bilmiyorum."

Derin bir nefes verdikten sonra ben yerimde doğrulup bomboş zeminin üstünde gezinen karıncayı izlemeye devam ederken Jimin kalkıp kendine su almaya gitti.

Ve tam o anda çalan kapı, günü büyük ölçüde değiştirmişti. En azından benim için.

"Baktım ben!"

Gerçekten, ama gerçekten, o an o kadar halsiz hissediyordum ki, kapının ardındaki tanıdık sesi duyana kadar hiçbir güç beni bir telaşla ayaklandırıp kapıya koşturamazdı.

Kapıya geldiğimde, karşımda gördüğüm bedene bir iki saniye baktım. "Jeongguk?" Dedim şaşkınlıkla.

Jeongguk, ortamda bir tuhaflık varmış gibi bir Jimin'i, bir beni süzüyor, sonra da etrafa bakıp saçlarını karıştırıyordu.

"Bir şey mi oldu?" Diye sorup ona yaklaştığımda Jeongguk direkt bana dönüp tek elini kaldırdı. "Yok! Ben ekmek var mı diye soracaktım." Kafamı salladım yavaşça. "Ekmek?"

"Evet. Ekmek." Tekrar kafamı sallayıp "Tabii, getireyim." Diyerek mutfağa geçtim. Birden bire onu görmek kalbimi oldukça hızlı çarptırmıştı. Tabii aramızdaki iletişim garip bir izlenim vermeseydi daha iyi olabilirdi.

Hızla mutfağa gittiğimde bile Jimin ve Jeongguk'un konuşma seslerini duyabiliyordum. "Demek meşhur Jeongguk sensin?" Meşhur derken?

"Meşhur muyum?" Aklımdan geçeni okumuş gibiydi.

Ruh eşim.

"Yani Taehyung'la konuşurken bayağı adın geçti." Jimin'i susturmam gerektiğini hissediyordum. "Tabi şaşırtıcı değil çünkü sana-"

Bum.

Ve işte, her şey yerdeydi.

"Taehyung! İyi misin?!" Hemen beni sormasıyla gülümsedim ama aklıma bilerek düşürdüğüm ve inanılmaz bir gürültüye sebep olan tencereler gelince bu pek uzun sürmedi. Geri zekalı, başka neyi soracaktı?

"İyiyim ben!" Diye yanıtladım Jeongguk'u. Kısa süreli bir sessizliğin ardından yine normal konuşmalarına geçtiklerini duyunca, konuyu dağıtabildiğim için kendimle gurur duydum.

"Jimin mi? Sen de meşhursun diyebilirim öyleyse."

Jimin gülüyordu. İt.

Elimdeki ekmekle bir koşu yanlarına geldiğimde, Jimin sırıtarak bana bakarken ona tehditkar bir bakış atıp gülümseyerek poşeti Jeongguk'a uzattım ama Jeongguk pek gidecek gibi durmuyordu. Hatta içeriyi falan gözlüyordu diyebilirim.

Ben de nereye baktığını anlamaya çalışırken, bir süre daha çaktırmamaya çalıştığı gözlemi eşliğinde kısa bir muhabbet döndürdü Jimin. Jeongguk artık umudunu yitirmiş olacak ki konuşmanın son demlerinde tam gidecekken, Jennie elindeki tarakla yanımıza gelmişti.

Ve an itibariyle, ortamın havası daha da garipleşmişti. brn Jeongguk'a, Jeongguk ise sanki aradığını bulmuş gibi büyük bir şaşkınlıkla tekrardan kapıya yaklaşmış, Jennie'ye bakıyor, Jimin hâlâ boş boş sırıtıyor ve Jennie çok alakasız bir şekilde saçlarını taramaya devam ederek bizi izliyordu.

"Arkadaşın falan mı?" Diye sordu. Sessizliğin bozulmasıyla ben de Jennie'ye döndüm. "Ah, evet. Karşı komşum." Dedim ellerimle Jeongguk'u takdim ederek.

Jennie de "Oh, öyle mi?" Diyerek gülümsedi ve boştaki elini Jeongguk'a uzattı. Jeongguk da çok bekletmeden karşılık verdi.

"Taehyung'un bahsettiği misafir sendin sanırım." Jennie bir saniyeliğine bana göz atıp yeniden Jeongguk'a döndü. "Benden misafir diye bahsetmesine hiç şaşırmadım. Ben Jennie."

Ben de hemen, "Öyle bir şey söylemedim!" Diye savunmaya geçtim aniden, ama pek dinleniyormuş gibi değildi.

"Ben de Jeongguk. Memnun oldum."

Hayır. İkisinin konuşması beni rahatsız etmiyordu, edemezdi. Ben kıskanç birisi değildim. Ayrıca Jeongguk'u neden kıskanayım? Benim neyim oluyor ki? Hem neden Jennie'den kıskanayım? Daha yeni tanıştılar. Ama acaba onu bulmak için mi eve bakıyordu? Hatta sırf o yüzden gelmiş olabilir mi?

"Saçmalama ya. Ne alaka."

Kafamı kaldırıp bütün gözlerin bana dikildiğini görene kadar kendi kendime konuştuğumun farkında değildim.

"Ne?"

"Ne mırıldanıyorsun oğlum, salak salak şeyler." Diye kafasını salladı Jimin. Omzumu silktim.

Jeongguk ve Jennie de kısa süreli konuşmalarını bitirince Jeongguk üçümüze bakıp konuştu. "Bir yere gidiyorsunuz sanırım. Ben sizi tutmayayım."

Ben tam gerginlikten ve içimdeki garip histen kurtulma isteğiyle Jeongguk'a veda edecekken Jimin hiç yanaşmadığım bir fikri ortaya attı.

"Bak ne diyeceğim ya. Madem tanıştık, sen de bizimle gelsene."

Ne?

Gözlerim hayır, böyle bir şey söylemedin, dercesine Jimin'e dönerken o hâlinden gayet memnun görünüyordu. Bayılmak üzereydim. Daha Jeongguk'un gözlerinin içine bile bakamıyordum ve Jimin'in bunu bile bile onu bizimle dışarı çıkmaya davet etmesi içimdeki onu pataklama isteğini daha da artırmıştı. Daha Jeongguk bile cevap vermeden bu fikre bayılmış gibi davranan Jennie de cabası olmuştu.

"İyi fikir." Bu sefer gözlerim tam olarak aynı şekilde Jennie'ye dönmüştü ama o da beni takmıyor gibiydi. İyi fikir miydi? Hayır!

Ben gerginlikten dudağımı ısırırken Jeongguk'un cevabı olayı daha da saçmalaştırmıştı. "Taehyung da rahatsız olmayacaksa..."

Mesela şöyle bir düşününce, bu soruya nasıl bir cevap bekleyebilirdi ki? Evet Jeongguk, rahatsız olurum. Gelme. Böyle bir şey mi?

Yine Jimin sağ olsun, bu kafa karışıklığını yaşamama bile fırsat vermeden elini omzuma atıp beni ne kadar düşündüğünü yeniden belli etmişti.

"Sen Taehyung'a ne bakıyorsun ya? Hayır mı diyecek sanki?" Bu cevabın üzerine resmen yıkılmıştım. Artık burdan geri dönmem imkansızdı. Dudaklarımı birbirine bastırarak kafamı olumlu anlamda sallayıp bu fikri kabul etmek zorunda kaldım. Jeongguk da memnun olmuş olacak ki hemen, "Peki, öyle olsun. Kapıda buluşuruz o zaman." Diye yanıtlamıştı.

Bizimkiler de onaylayınca gerçekten çıldırmanın eşiğine gelmiştim. Jeongguk'un geri dönüp bir adım ötekine evine girdiğinden emin olduktan sonra, Jennie de içeri girerken yavaşça Jimin'e döndüm ve kulağına fısıldadım.

"Kaç."

-

gercekten.
sonunda.
yazabildim.

ve zorluklarla yayinliyorum🥺

bi dahaki bolum jeongguk'un bakis acisindan🤍🤍

back to lifeWhere stories live. Discover now