1. Karşılaşma

40 13 14
                                    

Tavanı izleyerek hayatı sorguluyordum. 5 aydır olduğu gibi...

Evime çok uzak olmayan bir kütüphanede çalışıyordum. Şuanda yarı zamanlı bir iş olmasına rağmen 4 hafta sonra tam gün çalışacaktım. Okulum 4 hafta sonra bitiyordu ve üniversiteye gitmeyi planlamıyordum. Kütüphaneden kazandığım para fazla değildi ama bana yetiyordu.

Lisenin son aylarına yakın ayrı eve çıkma kararı almıştım. Bu kararı anneme söyledim. Elbette ilk seferinde kabul etmelerini beklemiyordum.

Sonuçta kimse evladından ayrı kalmak istemez.

Anneme söylediğimde annem ifadesizliğini koruyup babamın yanında bu konuyu açmamamı söyledi ama ben kararımı vermiştim.

Babamla konuşunca ise annemin aksine yüzünde hafif endişe belirtilerini açıkça gördüm. Bana bu konuşmanın tekrarının olmamasını, aksi taktirde bu kadar sakin olmayacağını söylemişti. Biraz zaman geçmesini bekledim. Sakinleşmelerini ve bu kararı kabul edebilmeleri için onlara zaman tanıdım. Hem de fazlasıyla.

Bu süre içinde; taşınmayı önceden planladığım için biriktirdiğim parayla ev için ufak tefek eşyalar alıp depoya bırakıyordum. Annemler çalıştığım yeri bile bilmiyordu. Tabi ben böyle düşünüyordum. Yine okul çıkışı bir ev ilanı gördüm.

Bunun bir işaret olduğunu ve artık taşınmam gerektiğini hissetmiştim. Babamla bu konuyu yine konuşma kararı almıştım çünkü anneme göre daha sakin bir yapısı vardı.

Babamla konuşmam istediğim gibi gitmedi ve bana 'bu evden çıkarsan, birdaha benim kızım olarak giremeyeceksin.' dedi. Tabi o zamanlar anlamamıştım ama şuan anlıyorum.

Ben bu sözlere rağmen ayrı eve taşınma konusunda kararlıydım. Normalde afişteki ilanı tutacaktım ama Lila ile konuşurken ayrı eve çıkacağını ve benimde onunla beraber yaşamak isteyip istemediğimi sordu. Beraber ayrı eve çıkma hayalimiz liseden beri vardı. Bu yüzden hemen kabul ettim ve benim isteğim üzerine şehrin dış bölgelerine, kütüphaneye yakın bir yerde evi tuttuk. Ev için yaptığımız alışverişte heyecanımızı görseydiniz... Evi beraber büyük bir neşeyle dayadık ve döşedik.

Evin yerini Lila ve Lila'nın annesi biliyordu. Annesinin dediğine göre annem ona birkaç kez adresimi sormuş ama o söylememiş. Annem çok ısrar edince ise çalıştığım kütüphaneyi göstermiş ama annem içeri bile girmeden başını sallayıp gitmiş.

Aklıma asıl takılanlar 1 hafta önce yaşananlardı. Kütüphaneden çıkmadan hemen önce annemden şu mesajı aldım. "seninle ofisinimin önündeki kafede buluşmak istiyorum. Hafta sonu saat 09.00'da buluşalım." Yazıyordu.

Şaşırmıştım çünkü annem işe 7'de gider ve 11 gibi mola verirdi. O anın sevinciyle bunu umursamadım. Haftanın başında olmamıza rağmen buluşma için dükkan dükkan gezip hediye aradım. Annem süs eşyalarına bayılırdı. Ona hediyesini alıp hafta sonunu sabırsız bir şekilde bekledim. Hafta sonu gelince büyük bir hevesle hazırlanıp kafeye gittim. Kafeye girip annemin karşısına geçtim.

Ayağa kalktı. Sarılmasını beklerken tokat attı. Böylece annemin beni affetmesine olan hevesim suya düşmüştü.

Oysa o kafeye gelirken en güzel kıyafetimi giyip, en güzel takılarımı takmıştım. Makyaj yapmadığımda kendimi çirkin hissetmeme rağmen annem sevmiyor diye makyajımı bile hafif tutmuştum.

Gözlerimdeki umudu görmemiş miydi?

Sanmam, annem oturma şeklimden hangi ruh halinde olduğumu anlardı. Gözlerimdeki umudu görmesine rağmen hiç mi acımamıştı bana? Buluştuğumuz kafe evime uzaktı. Yağmur yağmasına rağmen eve yürüyerek ve ağlayarak gelmiştim.

Bir hatam olduğunda beni hemen affeden ve hatamı düzeltme şansı tanıyan annem, o tokattan sonra kafeden vedalaşmadan çıkarak beni terk etmişti. Saate baktığımda saatin 4 olduğunu gördüm. 3 saat sonra önce okula sonra işe gidecektim. Enerji toplasam iyi olacaktı.

---

İşten çıkmış, eve doğru ilerliyordum. Bitik, yorgunluktan yürüyemeyecek haldeyim. Tüm gün yeni gelen kitapları düzenlemekle uğraştım. Lila elinden geldiğince yardım etmişti ama gelen kitapları kayıt ettirme ve müşterilerin giriş çıkışlarıyla ilgilendiği için onu daha fazla yormak istemedim.

Evimiz iki katlıydı. Dışardan çok tatlı görünüyordu. İlk katında mutfak, oturma odası ve boş bir oda daha vardı. Lila orayı dinlenme köşesi yapmak istemişti. Bende red etmedim. Beraber duvarını bebek mavisine boyayıp renkli ledler takmıştık.

Eve yalnız dönmemin sebebide birnevi buydu. Arabada ilerlerken Lila'nın telefonu çalmıştı. Lila dinlenme odası için alışverişe gideceğini söyleyip beni bir sokak öncesinde indirip gitti. Garip olan şey ise Lila ne kadar acelesi olursa olsun ben eve girmeden gitmez, ben eve girene kadar beni izlerdi.

Lila öyle bir aceleyle gitti ki sormaya fırsatım dahi olmadı. Eve yaklaşınca görüş açıma giren bedenle irkildim. Yaklaştıkça burnuma dolan alkol kokusundan içip içip evini bulamayan 35 yaş üstü amcalardan olduğunu düşündüm. Adımlarımı hızlandırdım ve yanıldığımı anladım.

Kapının önüne geldiğimde çömelip karşımdaki bedeni sarsmaya başladım. Uyanmayınca hiddetlenip daha hızlı sarsmaya başladım. En sonunda çabalarım sonuç verdi. Gözlerini aralayıp bakışlarını bana yöneltti. Gözleri kıpkırmızıydı. Dayak yemişti. Başı eğik oturduğundan ilk başta fark etmedim.

"Bana yardım et" dercesine bakıyordu. Aslında onu eve almak istemiyordum çünkü hem sarhoştu hem dayak yemişti. Onu döven kişiler onun peşinde olabilirdi ama bir dürtüyle elimi tutması için yüzünün hizasında kaldırdım. Tereddütle elimi tuttu. İçimdeki sese güvenerek kapıyı açıp geçmesini bekledim. İçeri ğeçince koltukları gösterdim. 'Otur' demek amacıyla. O koltuğa yerleşip dışarıyı izlemeye başlayınca ben mutfağa yöneldim. Ayık kafayla konuşmasını istediğim için kahve makinesini çalıştırırken derin düşüncelere daldım.

İlk bölümle merhabaaa.
Bölümü nasıl buldunuz? Fikirleriniz benim için cidden değerli çünkü bu kitabı sizin yorumlarınıza göre yazıyorum.

Yeni bölümde görüşmek üzere.
~Dare🌸💫

Non4nis4Where stories live. Discover now