"Babamın telefonunu açmamışsın abicim, eve gelmeni istiyormuş." Utku abimin sözleri üzerine saatlerdir sessizde olan telefonumu çantamdan çıkarttım. Gerçekten de  üç defa aramıştı.

"Neden eve gitmemi istiyormuş?" Dedim merakla. Babam beni arayıp eve gelmemi söylemezdi normalde. Bana ulaşamazsa mesaj yazardı ama bu defa Utku'yu aramıştı.

"Bilmiyorum, gidip bir bak istersen." Abim odadan çıktığında ben de eşyalarımı toparladım. Çantamı alarak asansöre ilerledim. Zemin kata indiğimde aklıma gelen şeyle duraksadım. Ben eve nasıl gidebileceğimi bilmiyordum.

Ankara'ya yeni taşındığımızı varsayarsak  yolu bilmemem normaldi. Ve buradan hangi araçların geçtiğini de bilmiyordum. En mantıklısının Utku abimi aramak olduğunu düşündüm. Tam telefonumu çıkaracaktım ki bana doğru gelen Emir'i gördüm.

"Nereye kaçak?" Dedi Emir gülerek. Evet, şimdi uslu ve mağdur kız rolü yapmanın zamanıydı.

"Eve gidecektim fakat yolu bilmediğimi hatırladım. O yüzden sanıyorum ki abimi beklemek zorunda kalacağım." Biraz üzgün bir ses tonu eklediğim için Emir'in yüzünde bir gülümseme belirdi.

"Adresi biliyorsan ben bırakırım." Gözlerime sahte ışıltılar yerleştirerek minnetle ona baktım. Her ne kadar bir katille aynı arabada gitmek saçmalık gibi görünse de Emir ile yakınlık kurmalıydım.

"Çok sevinirim. Ama zahmet olmasın?" Ona mahcup bir ifadeyle baktığımda güldü.

"Ne zahmeti bebeğim, hadi." Bebekmiş, nerem bebek benim? Gerçi Ateş söylese hoşuma giderdi orası ayrı. Ama bu çocuğun ağzına da hiç yakışmıyordu.

Şirketten çıktıktan sonra vale olduğunu düşündüğüm birisi Emir'in son derece lüks arabasını getirdi ve bindik.

"Sen yeni geldin Ankara'ya değil mi?" Ön camdan dışarıyı izlerken bir taraftan da bana soru soran Emir'i yanıtlıyordum.

"Evet, yeni geldim. Daha önce İstanbul da yaşıyordum." Külliyen yalan. Bir sorun ben ömrümde İstanbul'a gittim mi? Yo, gitmedim.

"İstanbul da güzel şehirdir. Kalabalıktır orası ayrı. Hangi ilçesi?" Şu anlık bildiğim yerlerden geliyordu.

"Kadıköy." Diyerek salladığımda Emir kaşlarını çattı.

"Abin Nişantaşı demişti?" Dedi sorar gibi. E yok artık. Nasıl abimle aynı şehiri atmıştık biz? Bana sormadan şehir söylemesi de saçmaydı. Neyse ki fazla şüphelenmemişti.

"Abimlerin Nişantaşı'nda evleri vardı. Ama ben annemlerle Kadıköy'deydim." Bir çırpıda söylediklerim üzerine Emir kafasını salladı.

"O kadar güzelsin ki baktıkça bakasım geliyor." Emir'in sözleri beynimde bir kurşun etkisi yarattı. Birden böyle bir şey söylemesini beklemiyordum. Şimdi ne diyecektim ben?

"Teşekkür ederim." Diyebildim uzun bir süre sonra. Evimin önüne gelmiştik fakat Emir arabada beni izliyordu. Kendimi biraz kötü hissetmiştim açıkçası. Bir katil de olsa neticesinde insandı. Umarım bana gerçekten aşık olmazdı.

Arabadan indikten sonra anahtarımı çıkararak eve girdim. Ev sessizdi, acaba kimse yok muydu?

"Baba." Diye seslendim kapıyı kapatırken. Çok geçmeden salondan ses geldi.

"Salondayım kızım, gel." Salona doğru yürüdüm ve içeriye girdim. Babam tek başınaydı. Karşısındaki koltuğa oturdum.

"Neden çağırdın beni?" Dedim merakla. Babam derin bir nefes çekti içine.

"Lafı uzatmayacağım kızım. Kulağıma bir takım duyumlar geldi. Yanında gezinen herifle ilgili." Dediğinde konunun Ateş ile ilgili olduğunu anladım. Tabii ki de babam Ateş'i tanıyordu.

"Ondan derhal ayrılacaksın." Babama inanamıyormuş gibi bakıyordum. Benden böyle bir şeyi nasıl isterdi?

"Baba nereden çıktı bu şimdi? Neden ayrılayım Ateş'ten?" Afalladığım için ayağa kalkmış bulundum. Babam ise hâlâ oturuyordu.

"Senin iyiliğin için." Yüzüme alaylı bir ifade yerleştiğinde klasik bir cümlenin yüzüme vuruluşu komikti.

"Benim iyiliğim için olacak hiçbir eylemi siz bilemezsiniz. Benim iyiliğimi istiyorsan Ateş'ten ayrılmamı bekleme. Çünkü o varsa ben iyiyim." 

Babam da ayaklandı. Bana doğru iki adım atarak ellerimi tuttu.

"Canın yanmasın istiyorum güzel kızım." Gerçekten mi ya? Bunu bana mı söylüyordu?

"Yıllardır canımı yakan sen değil miydin baba? Bana yıllarca şiddet uygulayan sen değil miydin? Kimin canımı yaktığını sorgulamayalım bence." İmayla ettiğim laflar üzerine kaşları çatıldı.

"O herifi babana mı tercih ediyorsun?" Dedi inanmayarak. Güldüm.

"Ben onu tüm dünyaya tercih ederim baba. Onu kendime bile tercih ederim. Kimse beni ilgilendirmiyor. Onunla mutlu oluyorum ve ondan ayrılmayacağım." Dedim kararlı bir ifadeyle.

"Büyük konuşuyorsun, bu lafların altında ezilirsin!" Babam sinirle bana baktığında ona son kez döndüm.

"Sizin basit cümlelerinizin altında ben ilişkimi ezdirmeyeceğim. Herkes konuşsun, ben size inat daha çok seveceğim."

🌺BÖLÜM SONU🌺

HELAL KIZIM BE HELAL BE

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum :))

Yanlış Oldu | TextingWhere stories live. Discover now