İzliyor ama görmüyordu. Gözlerinde ki ve içindeki acı büyüktü. Ömer bunları sadece duyarken acıyordu... Zeynep ve annesi, tüm bu kötülükle yaşamış ve büyük darbeler almıştı.

Araç durunca geldiğini anlayan Ömer, Zeynep'in yaptığı gibi uçuruma yaklaştı. İçinden çıkmak isteyen hüznü saklamak zorundaydı. Çünkü Ömer ağa düşemezdi. O düşerse tekme atanı çok olurdu. Ömer düşerse, Zeynep yıkılırdı.

"Demek sana eziyet ettiler öyle mi? Seni hamileyken ezmiş ve iş yaptırmışlar öyle mi? Hor görmüşler, hakaret ederek aşağılamışlar... Oğlun varken kuma getirmişler..." Ömer herkesin burada Demet'i gördüğünü düşünüyordu. İçten hissettiği ise gerçekten orada onu izliyor oluşuydu.

Ömer orada karısına benzeyen, uzun siyah saçlı, beyaz tenli, ruhu hala huzur bulamamış o kadını görüyordu. Anlattıklarına üzülmüş gibi hissediyordu. Bu hikâyede herkes yaralı, herkes acılıydı...

"Senin hikâyenin tamamını öğreneceğim. Öğrenecek ve çocuklarını kurtaracağım. Ne pahasına olursa olsun!" Ömer ağanın gözü ilerideki ormana kaymıştı. Demet'in o zamanlar orayı sevmediği gibi, kendisi de orayı sevmiyordu.

Ne demişti Mehmet ağa? "Demet buraların yaşadığını duyuyor gibiyim!" Demet hislerin kadınıydı. Zeynep ise duygularının kadını... İçinden gelen, iyiliğin ve saflığın sembolü gibiydi. Nefret nedir bilmiyor gibi yaşıyordu.

Ömer ağa artık evin yolunu tutmuş ve sevdiği kadının özlemiyle tutuşmuştu. Eve geldiği evde artık herkes yatacağı sırada Zeynep, Ömer'i geldiğini görmüştü. Ömer'i yanına ilerlemiş ve onu karşılamıştı.

Artık gecenin sonlanması lazımdı ama Ömer'in sakinleşerek, kendine gelmesi gerekiyordu. Kadınına sarılarak sakinleşmek ve onun sesini dinleyerek uykuya dalmak istiyordu. Zeynep'in kalbinden geçenler Ömer'e ninni gibi geliyordu. Yavaşça kendini uykunun kollarına bırakarak uykuya daldı.

***

Gün Demirhanlı konağında erken başlamıştı. Ömer ağanın düzensiz uykusu, onu hiç rahatlatmamıştı. Bütün gece durmadan uyanmıştı. Huzursuz geçen bu gecenin yorgunluğuyla tekrar çiftliğe geri dönmüştü.

Fidan bugün daha sakindi. Ölümü dahi kabullenmiş. Anlatacak ve geçmişin tüm yükünden kurtulacak. Ömer ağa da yaşarsın demişti. Sözünün eri bir ağa olduğunu biliyordu. Bugün zorluk bile çıkarmadan anlatacaktı.

25 yıl önce (30 yıl önce olanların devamı)

Havva kendisinden çalınan adamın karısı için beslediği sevgiden fazlasıyla rahatsız olmuştu. Bir kadının varlığı ne kadar zorsa, yokken de varlığı zordu. Tanıştığı bir büyücü adamın yanında soluğu alarak işini bitirmeliydi.

"Ölmesini istiyorum Bera, ölmesini ama öyle hızlı bir ölüm değil. Yavaş yavaş erisin ve ölsün. Erirken kocam onu terk edecek. Çirkinliğinden iğrenerek ölmek isteyecek ama gününü bekleyecek!" Havva öfkeliydi.

Sözde kocasını elinden alan metresine büyü yaptıracaktı. Bera'nın bu kadına üzülmesinin sebebi, karısının sevgilisi ile kaçmasıydı. Demet'in saçlarından yapılan bir sabun büyüsü ile bazı otlarla karışım yaptırmıştı.

Domuz yağı büyüsü ile ayrılık getirmişti. Bir kuyunun dibine atılan sabunun erimesi ile Demet'te eriyordu. Bir gün o sabun bitecekti ve Demet'te ölecekti. Kayınpederinin ve kayınvalidesinin beklediği bebeği doğuramamakta işkence gibiydi.

Havva bir bebeğini düşürdüğü ve kocasının onu görmeyen gözlerinden dolayı, kayınvalidesine ve kayınpederinin ithamlarından aşırı yoruluyordu. Birkaç zaman sonra tekrar Bera'nın yolunu tutmuş ve ona kayınpederi ve kayınvalidesi için bir ayin yaptırmıştı.

Annemin HikayesiWhere stories live. Discover now