2. 🔥

814 134 141
                                    

Çok yorum yapın çok bölüm gelsin ehehe

>>>>>>>>>>>>

Ekin'den

Jetin gereğinden fazla sallanması basit bir türbülansa girmediğimizi gösteriyordu. Normal irtifanın çok altında uçuyordum. Ya jeti bozmuştum ya da böyle olmasının bir sebebi vardı. Jetin düşeceğinden bir milyon emin olduğum için pilot koltuğundan kalkıp diğerlerini organize etmeye başladım.

Alışmıştık canım birkaç jet parçalamaya sorun yoktu.

Düzen'i siktir ettikten sonra onlardan birkaç şey çalmayı başarmıştım. Jet de bunlardan biriydi. Çaldığım paralarla 30-40 tane daha jet alabiliyordum zaten. Sistemlerini hackleyip Düzen içindeki bütün bilgisayarların çökmesini sağladığımda yüzlerinde oluşan ifadeleri gerçekten görmek isterdim. Eğlenmiştim.

Rena insanları Fransa'yı ve civar şehirleri almışlardı. Üstünden üç ay geçse bile ekstra bir şey yapmaya yeltenmemişlerdi. Kendilerini kapatmışlardı sanki. Birkaç haberden sonra onlardan daha fazla haber alamamaya başladık çünkü haberleri engelleniyordu. Düzen çabucak toparlamaz demiştim ama en azından bunu yapabiliyorlardı.

Ben eşyaları alırken herkes ne yapacağını anlayarak organize olmuşlardı. Jetten birer birer atladık. Herkes paraşüt kullanacak kadar uzmanlaşmıştı. Sadece Kayla'nın hala yüksekle arası iyi değildi. Ayağı sağlam basmadığı sürece asla iyi olmayacakmış söylediğine göre. Bu yüzden ikimiz beraber atlamıştık. Her zamanki gibi fırsatı kaçırmamış belime sıkı sıkı sarılmış, üstüne boynuma iz bırakmasa da hatırı sayılır bir öpücük bırakmıştı.

İddialaştığı gibi ona aşık olmamıştım. Kayla benim kaybetmeyi göze almadığım, almayacağım bir insandı. Sanırım bu hayatta değer verdiğim tek insandı. Bu yüzden ben bunu kesinlikle bir kalıba sokmayacaktım. Ama o nasıl isterse öyle adlandırabilirdi bu aramızdaki şeyi. Bana dokunması çoğu zaman serbestti ve bende bu dokunuşlara karşılık veriyordum. Zaten yürüyeceği yeri de duracağı yeri de kendi seçebiliyordu. Bazen abartıyordu ama onu durdurmuyordum çoğunlukla bende istiyordum çünkü.

Jetin düştüğü yere yakın atlamıştım yangın çıkarsa göze batmadan yangını söndürmeliydim çünkü.

Jetten büyüyen alevler her zamanki gibi yanılmadığımı gösteriyordu. Onları söndürdükten sonra haritamı açıp diğerlerini bulmaya çalıştım.

Telefon çekiyordu ama bir sıkıntı vardı. Konumumu bulamıyordu. Konumumuzu tahmin edebiliyordum ama haritada hiçbir şekilde bulamıyordum. Diğerleri benim onları bulmaya gideceğimi bildiği için oldukları yerde duruyor olmalıydılar.

Telefonu arka cebime koyup Kayla'nın elini tuttum. Diğerlerinin nereye atladığını görmüştüm yani yerlerini az çok tahmin edebilirdim. Zaten bulunduğumuz yer küçük gibi görünüyordu.

Az önce beni boynumdan öpen kendisi değilmiş gibi tutuğum eline bakıp sırıtıyordu Kayla. Bu kız gerçekten şapşaldı. El fenerleri ile yolumuzu aydınlatıp diğerlerini bulmaya çalıştım. Birkaç saat sonra herkesi toplamıştım.

Hava karanlıktı bu yüzden güneş doğana kadar olduğumuz yere kamp kurmuştuk. Sonrasında nerede olduğumuzu çözmek adına etrafı araştırmaya başlamıştık. Biraz ilerleyince zaten şehir gibi bir yere gelmiştik.

Karnımız açtı. Uçaktan eşyaları kurtarmıştık ama yiyecekleri alacak vaktimiz yoktu. Zaten önceliğim kesinlikle önemli eşyaları almak oluyordu. Alabildiklerimizi de gece yemiştik.

Kafe tarzı bir yer bulup oturduk. İngilizce olarak iletişim kurabiliyorduk. Bu yer bana fazlasıyla Rena'yı andırıyordu ve içime bir sıkıntı oturmasını sağlıyordu.

SarsenaWhere stories live. Discover now