ORMAN

144 32 5
                                    

Ben tedirgince Arda ve Efe'ye bakıyordum. Bildirim sesi Berk'ten gelmişti. Bütün işaretler Berk'i gösteriyordu.

Efe kolumu tuttu. Hızla sıranın arkasında diğerlerinin yanına gittik. Arda olayı anlatmaya başladı.

"İyi de biz anonimi bulduk. Hala katil olup olmadığını bilmiyoruz ki." dedi Barış.

"Aynen ya." dedi Arda. "Daha yaratıcı olmalıyız."

"Oluruz ya sıkıntı yok." dedi Yağız ve
hepimize leblebi verdi.

Bir süre yürüdükten sonra bir derenin kenarına geldik. Oradaki kocaman taşlara oturduk. Berk'te hemen gelip yanıma oturdu. Bizimkilerden biraz uzaklaşmıştık.

"Naber güzellik?" dedi.

"İyilik senden?" dedim gülümseyerek.

"İyilik." dedi ve o da gülümsedi.

"Sevgilinin fotoğrafı var mı?" diye sordum. Kızı görememiştik ama saçları sarıydı.

"Var." dedi ve eline telefonunu alarak bir fotoğraf açtı. "Bak."

Kız çok güzeldi. Kızın saçları sarıydı. Of ya.

"Güzelmiş." dedim.

"Öyledir." dedi ve fotoğrafı inceledi.

"Eee neden kıskanıyor seni?" diye sordum.

"Kız kardeşimle dışarı çıktığımızda bizi gördü. Başka biri sandı açıklama yaptım ama hala sinirli. Bende sinirlendim ve bağırdım." dedi.

"Kız çok abartmış. Sen niye bağırıyorsun be?"

"Ne bileyim." dedi sıkılarak.

"Sıkma be canını düzelir inşallah."

*Katiller grubu*

Deniz: Ne konuşuyorsunuz?

Ben: Sevgilisi hakkında.

Arda: Ee ne söyledi?

Ben: Hatırlarsanız kızın saçları sarıydı.

Barış: He kanka ben hatırlıyorum.

Ben: Sevgilisi de sarışın.

Öküz: Yanımıza gelsene kızım?

Ben: Sana ne ya.

Yağız: Şimdi kanka katil bu çocuk mu?

Ben: Şimdilik öyle.

Kafamı kaldırdığımda hepsi bizi izliyordu. Yağız yine leblebi yiyordu. Bak yine canım çekti.

Ben: Yağız bana da leblebi getirsene.

Yağız: Niye?

Ben: Ya getir işte canım çekti.

Kafamı kaldırdığımda Yağız bana doğru geliyordu. Avucuma leblebi koydu ve bir şey söylemeden uzaklaştı.

Birazcık da Berk'e verdim. O da hemen aldı ve yemeye başladı.Bizimkilere baktığımda Efe'nin gözleriyle karşılaştım.

Leya ona bir şeyler anlatıyordu ama o kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Gözlerimi devirdim ve önüme döndüm.

"Barışacak mısınız?" diye sordum.

"Şu an konuşuyoruz. Kızgın gibi."

"Barışacaksınız bundan eminim." dedim ve ayağa kalktım.

"Nereye?"

"Tualetim geldi." dedim ve ormana doğru yürüdüm.

Öküz: Nereye?

Ben: Çişim geldi.

Arda: Katilin olduğu bir ormanda tek başına mı işeyeceksin?

Ben: Ay korktum biriniz gelse.

Yağız: Tamam benimde çişim geldi.

Deniz: Tamam bende geliyorum.

Ben: Artık gelseniz diyorum.

Bir ağaca yaslandım ve onları beklemeye başladım. Of bunlar niye gelmiyor be?

"Geldik kanka." dedi Yağız.

"Niye geciktiniz?" dedim sinirle.

"Yağız leblebilerini bırakamıyor." dedi Deniz.

"Öyle deme kanka. Ben çok severim onu." dedi alınarak.

"Kanka sen niye sürekli leblebi yiyorsun?" diye sordum.

"Acıkıyorum." dedi ve dudağını büzdü.

Çok komikti bu çocuk ya. Saçma sapan esprileriyle bile bizi güldürebiliyordu. Bunları konuşana kadar ormanın ortasına gelmiştik.

"Kanka bir yer beğen artık." dedi Deniz.

"Tamam." dedim.Çalıların orayı gösterdim. "Burası iyi arkanızı dönün."

"Öyle deme kanka. Ben çok severim onu." dedi alınarak.

"Kanka sen niye sürekli leblebi yiyorsun?" diye sordum.

"Acıkıyorum." dedi ve dudağını büzdüm.

Çok komikti bu çocuk ya. Saçma sapan esprileriyle bile bizi güldürebiliyordu. Bunları konuşana kadar ormanın ortasına gelmiştik.

"Kanka bir yer beğen artık." dedi Deni.

"Tamam." dedim.Çalıların orayı

gösterdim. "Burası iyi arkanızı dönün."

"Tamam çabuk ol." dedi Yağız.

Oraya doğru yaklaştım. Ayağıma çarpan yumuşak şeyle çalıları ittirdim. Bir çocuk kanlar içinde yerde yatıyordu.

KATİL KİM?Where stories live. Discover now