1.Bölüm

25 4 6
                                    


Bildiğim tek yolum annemdi fakat gün geçtikçe o yol karanlık bir bilinmezliğe dönüşüyor ve beni korkutuyordu

Annem ağır şizofreni hastasıydı bazen beni kendi çocuğu gibi görmezdi ben onu hep odaların arkasından sevdim 6 yaşımda başladı herşey küçüktüm ne olduğunu anlamlandıramayacak kadar hemde babam işteydi evin tek çocuğu ben ve annem oturmuş oyun oynuyor gülüşüp eğleniyorduk fakat bir süre sonra annem garip davranmaya başladı arkasına bakıp duruyor ve beni dibinden ayırmıyordu bazı söylediği şeyleri hatırlıyorum ' yanıma gel canım uzaktan oynamak iyi değil ' ' ses duydunmu küçüğüm ' ' babayı arıyalım nerde kalmış ' gibi bir sürü şeyler babam gelince uyumustuk ve annem ile babamın odasından gelen sesler beni uygun görmediğim bir davranışa yani kapı dinlemeye itmişti

' kendine gel Aysel yok kimse orda ' ' var sen görmüyorsun Salim ' diye konuşmalar ertesi günün sabahı doktorda soluk almıştık elimdeki açma ve meyve suyu ile oturmuş babamgili bekliyordum çokça zaman geçmişti elimdekiler bitmişti ve annem ile babam çıkmışlardı eve gidiyorduk arabada babam sadece annen biraz hasta demişti ve annemin gözleri kırmızıydı alerji dedikleri şey zannediyordum eve geçince annem benden uzak durmaya başlamıştı hastalığı ilerliyordu çoğu zaman teyzem bakıyordu bana teyzem eşini kaybetmiş ve aşka inandığı için kimse ile evlenmemisti çocuğu yoktu annem artık evde kalmıyordu babam ise eve uğramıyordu teyzem ile olmaktan mutluyum tabi ama annem ile babami özlüyordum ilk okulum çok güzeldi arkadaşlarım vardı ve mutluydum orta okulum da aynıydı lise ve üniversitede ise dersime odaklanmistim ve çoğu şeyin farkındaydım annem artık akıl hastanesine kalıyordu babama ise 14 yıldır ulaşamıyorum şuan 20 yaşındayım evde tek kalıyorum arada teyzemde geliyordu tabiki üniversitede psikoloji okudum fakat şuan okuduğum alan ile bir meslek yapmıyorum teyzemin kafesi var orda çalışıyordum annemin kaldığı akıl hastanesi haftada bir görüşme izni veriyordu ve bu gün o gündü kapının önünde bekliyordum...

Üzerimdeki paltoyu düzeltim kimse yoktu yanımda annemi yine bir odanın dışından izlicektim sadece bu çünkü beni tanımıyordu bildiğim annem değildi o bazen kriz geçiyor bazen ise beni doktor sanıyordu ha birde beyaz saçları hakkında söyleniyordu tanımıyordu beni bildiğim yol kararıyordu git gide kayboluyordum önüme gelen saçlarımı ittim kapı açıldı adim söylendi ve ben ayaklanıp annemi görmeye gittim sandalyeye oturdum ve içerde kendi kendine konuşan kadına baktım kadın çünkü o benim tanıdığım annem değildi beni gördü ve yine aynı şeyi yaptı

" ya benim saçlarım bem beyaz oldu boyarmisin kuaför hanım " dedi iyi bu seferde kuaför oldum boş boş baktım ve kafa salladım " burda heryer beyaz bunaldım ben ya " diye söyleye devam etti saçları uzamış ve beyazlamıştı " şuradaki kedi ne yapıyor " gösterdiği yere baktım evet tabiki hiç bişi yok günden günde daha beter oluyordu bir saati böyle geçirmiştik " güle güle doktor hanım " diyip el sallamıştı bende ona dönüp " güle güle anne " dedim fakat o bunu duymadı ve kendi dünyasında devam etti odadan çıktım kış ayındaydık hızla burayı terketmek istiyordum asansöre dayanamadığım için otoparka inen merdivenlere yöneldim hızla indiğimde nefesim tokezlemişti

Arabamın olduğu yöne doğru gittim bir yandan da çantamı karıştırıp anahtar arıyordum ve bir anda bir korna sesi ile kafamı dikleştirdim bana doğru gelen araba ani fren ile durmuştu içinden hızla çıkan uzun bolu bir adam " ne yapıyorsunuz yolun ortasında kafayı mı yediniz " diye bana bağırmaya başladı boş boş baktım ve çantama geri döndüm ne diyebilirim ki sonra arabadan biri daha çıktı bu sefer anahtara dokunmuştum hızla çıkardım ve arabama ilerledim arkamdan ses duyana kadar tabi " resim , resim düştü " sert yapılı bir ses arkamı dönüp elinde resim tutan adama baktım bu adamda oldukça uzun ve yapılı duruyordu saçları siyah bir geceyi andırıyordu gözleri ise yeşildi elindeki resme baktım annem babam ve ben ona tam olarak döndüm ve yanına yaklaştım elindeki resmi almak için uzandım fakat geri çekti " birazdaha dikkatli olmanızı öneririm" diyip resmi uzattı " tavsiyeniz için teşekkür ederim fakat inanın umrumda olmaz" diyip geri arabama yöneldim minik sarı arabamı görünce yarımca gülümsedim kendi emeğim ile aldığım bir şeydi arkamdaki arabanın çalışmadığını anladığımda arabama bindim ve çalıştırdım otoparkın çıkışına doğru sürdüm bu sırada telefonum çaldı arayan kişiyi görünce açmak istemedim kerim arıyordu boş boş konuşucakti kesin yinede açtım sornadan başıma bela olmasin diye...

" neden bakmıyorsun şu telefona "

" işim vardı "

" evlenicez biz farkındasın demi " diyince derin bir nefes aldım
" zorla evleniyoruz " diye bir cevap verdim " ben istemiyorum fakat sen beni zorla tutuyorsun bilmem farkında mısın " diye devam ettim " kendine gel " diyince göz devirdim ve ana yola çıkınca konuştum " araba kullanıyorum ne diceksen de " diye konuştum sert bir şekilde " bana bak üç gün sorna düğünümüz var kendine gel ve git şu gelinliği seç " diye konuştu " istediğini seç giyerim " dedim bunu yüz kere demiştim zaten telefonu kapattım ve sessize aldım bu zorlu evliliğe göz yumduğumu sanmayın sakın tabiki bir planım vardı bunu şimdi uyguluyordum konumumu kapattım ve yeni aldığım hattı taktım kimsede yoktu numara teyzemde bile ve eski hattı kırdım bu sırada arabayı sağa çekmiştim bile camdan attığım hattan sorna yeni hattı falan ayarladım ve hızla havalimanına sürdüm zaten yakınım yarım saat sorna hava limanına vardım hızla bütün eşyalarımı aldım ve kozum olan sahte kimliği aldım müstakbel eşim olucak adam kirli işlerdeydi tabiki anlardı o yüzden sahte kimlik ve kılık arabadan sarı saç rengime inat olan kahve peruğu aldım ve kafama taktım zaten bu gün hiç tarzım gibi giyinmemiştim çantamdan gözlük çıkardım ve taktım hızla arabadan indim ve havalimanına girdim uçağın kalkmasına 1 saat kadar vardı güvenlik kontrollerinden geçtim ve beklemedeydim valizim alınmıştı uçak kakıcaktı kimlik kontrolünden sorunsuz geçmiştim tabiki hiç bir sorun yoktu annemi ise yakın zamanda yanıma alıcaktım...

Uçağım anons edilince ayaklanıp uçağa doğru gittim ve biniş yaptım oturucağım koltugu buldum bilerek cam kenarı almıştım çünkü diğer türlü çok sıkıcı olucaktı yanım boştu şuanlık bu iyidi çantamı ayak ucuna koydum içinden kulaklığımı çıkartıp bir kaç bişi dinlemek için müzik açmıştım bu sırada yanıma biri oturmuştu fakat umrumda olmadı ağır kahve kokusu ile kafamı kaldırmıştım ve bu sırada göz bebeklerim büyüdü yanımda oturan adam otoparkta gördüğüm adamdı beni tanımazdı demi derin bir nefes aldım kahve kokusu genzimi yaktı ve adam farketmiş gibi bana döndü göz göze gelince oda bir bozguna uğradı " sen " diyip durdu " sen o kız değilmisin" diyince yutkundum tanıdımı cidden bir defa görmüştü oysa " pardon anlamadım " diyip yırtmak istedim ama " yeme beni gözlerin aynı " diyince durdum kahretsinki gözlerim büyük sorundu evet normaldi tabiki fakat bir gözü kahve bir gözü mavi olan insanı kim unuturki maalesef "Heterokromi" hastasıyım ve lens takmayı unuttum " sizi tanımıyorum" diyip önüme döndüm " ama birazdaha rahatsız ederseniz şikayet etmek zornda kalıcam " diyip iyice cama yapıştım adam önüne döndü yolculuk sakin geçmişti İstanbul'dan Ankara'ya gelmiştim kalıcağım otel iki kişilik odalar ile doluydu ve ben ikisini de almıştım kimse ile kalmaya tahammülum yoktu zengin degildim fakat bu anı okadar uzun süre bekledim ki birikmiş param oldukça çoktu otelde bir hafta kalıcak kendime bir ev bulana kadar idare edicektim uçak iniş yapıyordu yanımdaki adam hiç bişi demişti şükür ki uçaktan inip kontrolleri geçince derin bir nefes aldım ve otelin aracını bekledim araç gelince benle birlikte bir kaç kişi daha bindi ve otele doğru yol aldık bir saat kadar otele gittik valizimi odaya çıkarmalarını rica edip bende odaya çıktım görevliye teşekkür edip otelin banyosunu kullandım rahat bir duş alıp üstümü değiştim üzerime düz siyah bir elbise giyip saçımı olduğu gibi bırakmıştım otelin akşam yemeği vardı ve ona inicektim gelince hemen yatmak istediğimden olsa gerek yüzme bişi yapmadım üzerime kot ceket alıp odadan çıktım kartımı ceketin cebine attım telefonumu ise elime alıp aşağı indim herşey çok güzeldi şükür ki tabağıma bir kaç bişi alıp iki kişilik masaya oturdum tabağımda kileri yerken etrafa bakıyordum ki boğazımda kalıcak birşey gördüm YİNE O ADAM sakamıydı lokmamı zar zor yuttum adam benim olduğum tarafa dönünce göz göze geldik gözünde bir parıltı geçince kendimi kötü hisettim önüme dönüp telefon ile ilgileniyor gibi yapmaya başladım adamın adımları buraya doğru geldi " oturabilir miyim Arya" son nokta bana ismim ile seslenmesi bende ne uyandırmali hemde gercek ismim ile...

Devam edicek...

Evetyttt yeni kurgum ile karşınızdayımmmm bayadir aklımda vardı bu kurgu ve yazmak istedim gardiyan dünyasına devam edicem tabiki fakat okul nedeni ile düzen kurabilirmiuim emin değilim umarim beğenirsiniz.....

Bildiğin Yolda Kaybolmak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin