Tozlu geçmişimi düşünmeyi bırakıp ayağa kalktım.

"Ben gidiyorum. İlacı içmeyi unutma!" Yaman beni onayladığında kısaca vedalaşıp evden çıktım.

Otoparka gidip arabama bindim ve evime doğru yol aldım. Malum bütün gece bu kıyafetlerim ile uyumuştum.

Evime geldiğimde hızla kendimi duşa attım ve bedenimi rahatlattım. Banyodan aceleyle çıkıp üstümü giyinip saçlarımı yaptım.

(Liya'nın kıyafeti

К сожалению, это изображение не соответствует нашим правилам. Чтобы продолжить публикацию, пожалуйста, удалите изображение или загрузите другое.

(Liya'nın kıyafeti.)

Sade makyajımı da yapıp topuklularımı giyerek evden çıktım. Eyvah! Çantam! Tekrar içeri girdim ve unuttuğum çantamı alıp tekrar çıktım. Bazen aceleden bi şeylerimi unutuyor olabilirim ama söylediğim gibi bazen.

Arabaya atladığım gibi adalet binasına sürmeye başladım. Bu arada çok iyi araba kullandığımı söylemiş miydim?

♡♡♡

Gerçekten bazen gün bitmek bilmiyordu. Bugün dosya yığınlarından kurtulmak için kambur kalmıştım. Boynumun ağrısıyla gözlerimi sımsıkı kapattım. Bu nasıl bir ağrıdır?

"Liya? İyi misin?" Endişeyle içeri giren Eda'ya zoraki bir gülüş gönderdim.

"Evet sadece boynum ağrıdı. Sen ne zaman geldin? Geldiğini fark etmemişim." Eda karşımda ki koltuğa oturdu.

"Biliyorum dan diye girdim dönüp bakmadın bile."  Yorgun gözlerimi dağınık masama çevirdim.

"O kadar dalmışım ki dünyadan soyutlanmışım resmen.!"  Başıyla söylediğimi onaylayıp elinde ki poşeti havaya kaldırıp bana gösterdi.

"Bende öğle yemeğini beraber yiyelim dedim ve anladım ki çok iyi etmişim. Kesin sen açsındır." Dudaklarımı yalayıp yerimden kalktım.

"Hemde nasıl!?" Dedim ve Eda'ya yardım edip yemekleri küçük masaya yerleştirdik. Mis gibi kokan yemeklere aşkla bakıp direk yemeye başladım.

"Aslında bir şey konuşmak istiyorum."  Ağzım dolu olduğu için Eda'ya başımı sallayabilmiştim. Ama Eda  hala sessizce masaya odaklanmıştı. Sanırım nasıl başlayacağını bilmiyordu. Ağzımda ki lokmayı yutup  ağzımı ıslak mendille temizledim.

"Seni dinliyorum."
"Avukat büroma icra geldi." Duyduklarım beni dumura uğratmıştı. Şaşkın ifademle ciddi olup olmadığına baktım ama gayet ciddiydi.

"Nasıl olur?"
"Efe Çiroğlu'nun abisi büromu satın almış ve üstüne bir ay geciktirdiğim kiramı abartılı bir belge ile avukatına atmış avukatı geldi birkaç adamla..." Sinirle ayağa kalktım.

"Bu ne saçmalık böyle?"  Sırf intikam için yaptığı apaçık ortadaydı.

"Sakin ol lütfen. Bir çare buluruz diye sana geldim."

"Bir çaresini bulacağız elbette ama sakin olmayı başarabilir miyim bilmiyorum."  Ne yapacağım bilmiyorum. Çünkü şuan tüm kozlar onun elinde gibi duruyor. Birkaç gün bile olsa kira geciktiği için buna hakkı var elbette ama sırf kardeşini tıktığım için ve arkadaşımı kendi tarafına alamadığı için intikam alıyordu.

İkimizde sessizce düşünmeye başlamıştık...

♡♡♡

Eda karışık duygular içindeydi. Tek başına çabalayıp açtığı bürosunu bir maganda yüzünden kapatmıştı. Kapatmak zorunda bırakılmıştı. O büro onun evi gibi sahiplendiği bir yerdi. Bin bir zorlukla açmıştı ya! Ne demek icra göndermek.

Beraber eve gelmiş ne yapabiliriz diye düşünüyorduk. Ta ki Eda uyuyana kadar. Tabi o uyudu diye ben düşünmeyi bırakmadım. Onu uyandırmadan sessizce balkona geçtim.

Başım çatlıyordu. Hem düşünmekten, hem uykusuzluktan ve birde sinir strestendi!

Aklıma tek bir çözüm bile gelmiyordu. Ve ben arkadaşımın üzülmesini hiç istemiyordum. Kıyamam ki...

♡♡♡

Yüzüme değen güneşin sıcağıyla gözlerimi araladım. Güneş doğuyordu. Bu havayı sevdiğimi söylemiş miydim?

Olduğum yerde gerildim ve nerede olduğumu idrak etmeye çalıştım. Balkondaydım!

Balkon!

Düşüncelerim!

Eda!

İcra!

Maganda!

Bu iş sıkmaya başlamıştı! Tamam bazen bazı suçluların aileleri ile uğraşırdım ama sadece ben uğraşırdım. Kimse çevremdekilere dokunmamıştı.

İçeri girip  tuvalete geçtim. İşlerimi halledip çıktım ve kahve için mutfağa su koymaya gittim. Su ısıtıcısını kaynamaya bırakıp Eda'ya bakmak için içeriye ilerledim.

Ses gelmediğine göre hala uyuyor olmalıydı. Yavaşça odanın kapısını açıp kafamı uzattığımda uyuduğunu gördüm.

Sessiz olarak kapıyı tekrar kapattım. Ve içeri geçtim.

Boş boş otururken telefonumun sesi ile hızla yerimden kalktım ve dün rastgele attığım telefonumu yastıkların arasından aldım.

"Alo?"
"Savcı.." Duyduğum tanıdık sesle bedenim gerildi. Bu oydu!

"Evet?"

"Biliyor musun savcı?" Sesinde ki keyif kalbimin çırpınmasına neden olmuştu. Ama elbette öfkeden!

"Neyi?"

"Kardeşime kavuştuğumu.." Kaşlarımı çattım. Ne demekti bu?  Bunu hiç beklemiyordum.

"Sen... Kaçtı öyle değil mi?" Sinirle çantamı ve eşyalarımı aldım.

"Hemde kusursuz bir planla. Ve bir haberim daha var." Yavaş yavaş konuşması beni çileden çıkarırken. Dişlerimi sıktım ama sesimi çıkarmadan dinlemeye devam ettim.

"Sanırım aranan bir suçlusun." Gözlerim kocaman olurken düşecek gibi oldum. Elimi nereye koyduğumu bilmeden tutundum ve zor ayakta durdum.

"Ne?" Fısıltımı kendim bile zor duymuştum.

"Artık bir savcı değilsin Liya Kaplan!"

RUH-U REVANМесто, где живут истории. Откройте их для себя