GÖZ YAŞLARI

91 7 1
                                    

Mutfağa girmeden önce babam kolumdan çıkıp gözlerimi kapattı. Daha ne oluyor demeye kalmadan mutfağa girip gözlerimi açmıştı bile.

"İyi ki doğdun meleğim"

Beraber yaptığımız pastanın üzerinde mumlar vardı ve nar taneleriyle on sekiz yazıyordu. Her doğum günümü babamla birlikte kutlardım ama ilk defa sürpriz doğum günü yapmıştı. Sanırım şu ana kadar kutladığım doğum günlerimin en iyisiydi.

Hayatımda hiç bu kadar duygulanmamıştım. Ben küçükken düşüp dizini yaralayınca bile "Acımadı ki" diyerek gülerek kalkan bir kızdım. Ama şimdi gözümden yaşlar akıyordu. Mutluluk göz yaşları...

Babama sımsıkı sarıldım. O da bana şefkatle sarılmıştı. Bir süre sonra beni kendinden ayırıp gözlerimi sildi.

"Şşş ağlama. Bunları ağlaman için yapmadım bir tanem." babamı gerçekten çok seviyordum.
"Bunlar mutluluk gözyaşları. Hem bilirsin ben kolay kolay ağlamam." diyerek gülümsedim. Ağladığım için üzülmüş olmalıydı ki gülümseyince o da gülümsedi. Benim yüzümden üzülmesine kıyamazdım ki.
"Bilmez olur muyum hiç? Benim kızım doğuştan güçlü." İkimizde bu dediğine güldük.

Duygusallığı bir kenara bırakıp tekrar masaya yöneldik. Babamın hazırladıklarını bir kez daha inceledim. Görüntüsü cidden çok hoştu. Pasta zaten tek başına çok güzeldi, bir de masadaki mumlarda eklenince müthiş bir görünü çıkıyordu ortaya.

Annemin sürpriz doğum günü yapmasını bırak onunla birlikte başbaşa yemeğe bile çıkmamıştık. Oysa Samira her hafta annemle yemeğe çıkıyor, onunla geziyordu. İçten içe kıskanıyordum aslında. Bazen diğer kızlar gibi annemle alışverişe çıkmayı birlikte eğlenmeyi hayal etmiyor değildim. Anne şefkatini özlüyordum. Hiç görmediğim bir şeyi nasıl özlüyorsam... Ama babamla birbirimize yeterdik biz.

Düşünürken mumların birinde dalıp gitmiştim.
"Pamira?" babamın adımı seslenmesiyle birden irkildim. "Kızım mumları çok beğendin galiba." diyerek güldü.

"Hı evet. Yemeye başlasak ya şunu, çok güzel görünüyor" Bunu söylerken suratım nasıl bir şekil aldıysa babam kahkaha atmaya başladı.

Sonunda pastayı yemeğe başlamıştık pasta o kadar güzel olmuştu ki bir ara babama "Baba bu pastayı biz mi yaptık yoksa sen, ben tuvaletteyken başka bir pasta mı söyledin?" diye sordum.

"Biliyor musun bende bu pastayı biz yapmış olamayız diye düşünüyordum. Mükemmel olmuş."

"Oynon oylo" dedim ağzımda yemek varken.

"Oğzondo yomok vorkon konoşmo." dediğinde az kalsın boğulacaktım. E tabi hem yiyip hem konuşup hem de gülmek kolay değil.

Babamla çocuklaştığımız zamanları seviyordum.

°°°

O kadar sohbet etmiştik ki zamanın nasıl geçtiğini ve narlı pastanın nasıl bittiğini anlamamıştım. Ama kesinlikle çok güzeldi. Bugünü asla unutmayacaktım.

Artık masayı toplamanın zamanı gelmişti. Bardakları aldım ve ayağa kalkacaktım ki tam o sırada elektrikler kesildi. O anki korkuyla cırladım ve elimdeki bardaklar da yere düştü.

Beş yaşımdan beri korkardım karanlıktan. En azından mum ışığı odayı aydınlatıyordu. Babam karanlık korkumun olduğunu bildiği için sakin olmamla ilgili şeyler söyledi.

Gözümü yerdeki cam parçalarına diktiğimde o da baktı. "Annem çok kızacak" diyerek dudağımı büktüm. "Ben kırdım derim, hiç bir şey diyemez." babamın bu dediğine karşı ona gülümsedim. Yerdeki kırıklara tekrar baktığımda onlarla matematik sorusu gibi bakışmanın bir yararı olmayacağını anlayıp toplamak için yere eğildim.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 06, 2015 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

KARANLIK TARAFWhere stories live. Discover now