"En kısa zamanda tekrarlamaya çok isterim?" Dedim

Adamın yüzünde bu sefer sahte gülüşten ziyade gerçek bir gülüş yer etti , bu daha çok beklediği şeyin gerçekleşmesi gibi bir şeydi.

"Eminim bu seferki vurgunda son kazandığımızı iki katını alacaksınız, her gelişiminde para ikiye katlanıyor.".

Vurgun?

Para?

Tamam  kaçamak deyince tatil gibi bir şeyi düşünen küçük beynim ortamı derhal terk etmişti.

" beni biliyorsun her zaman daha fazlasını alırım."

" bilmez olur muyum ,Recep size olan sinirini depoları patlatacağını ön görmediğimiz için biraz kötü olsa da bu seferki daha büyük olacağına eminim."

Recep de kimdi?

" Afra ve Lorin  onun parasını çalmıştı, Recep Koçtepe  bunun öfkesiyle daha  büyük bir zarara yol açıp Lorin ve Pusat'ın gizli kapalı yürütüğü mekanların eşyalarının bulunduğu depoyu patlatmıştı. Afra onu ele verip tutuklanmasını sağladı, şu an hapiste ama hala Afra'yı bulup öldürmek istiyor ." Dedi İpek kısa bir şekilde özet geçerken.

Afra daha ne yapmıştı tanrı aşkına, daha neye bulaşmıştı. Kaç kişi daha onu öldürmek istiyordu.

"Her zaman daha fazlası olur." Dediğimde cevabımdan memnun kalmış bir şekilde kafa salladı , gözleriyle bir masayı işaret ettiğinde bir çok adamın olduğu masaya döndü bakışlarım.

"İzninle biraz  başkalarıyla ilgilenmeliyim " tam oraya doğru adımladığında boğazımı yalandan temizleyip dikkatini çektim.

"Aslında lavobonun nerede olduğunu bana söyleyip öyle giymeni istesem."  Diye sordum , Pusat'ın kaşları çatıldı şaşırdığı yüzünden belli olurken ne olduğunu anlayamadım.

"Siktir Elena lavobonun sırası mıydı?! Afra orayı avucunun içi gibi bilir ilk defa gelmiş gibi davranmamlısın!" Nehir'in sesi  boğazımı düğümlerken adamın bakışları havaya kalktı.

" Kendi evinden bile daha iyi bildiğin bir yeri nasıl bu kadar çabuk unutabilirsin?" Diye sorduğunda verecek cevabım yoktu kendi kendimi patlatmıştım ve acilen toparlamalıydım.  Buraya gelirken bana böyle bir şeyi hiç biri söylememişti her şeyi biliyormuş gibi davran derken her şeyin içinde evde olduğunu düşünmemiştim.

gerginlikle nesef alışım düzensizleştiğinde gülümsemeye çalıştım.

"Uyuşturucunun etkisinde olduğunu ve kafanın tam yerinde olmadığını söyle üstü kapalı bir şekilde." Sanrı'nın sözlerinin ardından aklıma gelen tek bir kişi vardı, bir kaç saniyeliğine aklımı meşgul etti.

" biraz kafam bulanık anlarsın ya Pusat." Dediğimde lütfen daha fazla sorgulamasın diye içimden dua ediyordum, bakışları birden eğlenceli pırıltılarla parladı.

" buraya böyle gelmeni beklemezdim açıkçası." Dedi    elini belime yerleştirip  beni yönlendirilerek. Kapının önüne geldiğimizde kapının orada robot gibi bekleyen korumaya dönüp beni gösterdi "güzel hanımefendiye lavoboyu  gösterin."

Kısa bir teşekkürden sonra adamı takip ederek odadan çıktım içime derin bir nefes çekerken   kulaklığın diğer ucundaki insanlar bana söylenip kızıyordu az kaldı yakalanacağım için. hiç biri lavobo dememe anlamamıştı , görmemişler miydi adamın bana verdiği kağıdı?

"abartmasanız mı kız çıktı işte, gerginlikten lavobosunun gelmesi mantıklı değilmi?" Güray'ın sıkılmış sesi bu sefer kulkalıktan duyulduğunda sanırım gerçekten de ona ısınmıştım. lavabononun önüne geldiğimizde adam kapıyı bana açıp geri çekildi hiç bir şey söylemede kapıyı ardımdan kapatığında sabahtan beri içimde tutuğum nefesi geri verdim dik duruşum kamburlaştı , boş olan elim boğazıma gidip nefesizlile tutu.

ikizler Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu