" bu güzeliğe-"

"Yeter Vedat!" Sanrı'nın sesi onu bıçak gibi keserken bakışları tehlikeli bir yavaşıkla  ona döndü,  aralarında anlamadığım bir bakışma geçerken bana döndü hızla. Birden tehlikeli bir ifadeyi bırakıp  masum bir gülümseyle güldü bana. Elimi bıraktığında hızlıca çektim elimi kendime.

"Tekrar görüşücez Elena." Dedi daha çok tehdit eder gibi ,benin ikizim olmadığını bildiği halde beni öldürmek istiyordu bunu bakışlarından anlamam  zor olmamıştı.

Kırmızı olan ellerim sızlarken bakışlarım ilk Sanrı'ya döndü, çenesi kasılmış bir şekilde kapıya bakıyordu gözleri bana değdiğinde beni şaşırtacak bir şey oldu. Sanrı  buzdan heykel olan yüzü bir anlığına başka bir tepki verdi ve afaladı saniyelik gördüğüm görüntü anlayamazken  yutkunup gözlerini başka yere çevirdi.

" teklifim hala geçerli." Dedi İpek denen kadın Sanrı'ya dönerek.

Sanrı parmaklarıyla başını ovarken gözlerini kapatıp konuştu."kimseyi öldürmeyeceksin İpek."Dedi sinirle.

İpek sanki babası şeker yemesini yasaklamış gibi dudak büzdü, tekrar bilgisayara döndüğünde hala odanın ortasındaki duruyordum. Elif'in telefonu çalmasıyla odadan çıkarken Nehir de peşinden gitti, Sanrı da benim gibi ayakta durup kendini karşımdaki duvara yasladı. Gözleri gözlerime meydan mı okuyordu ya da talan edip içeriye mi girmeye çalışıyordu anlamıyordum,  aklından ne geçiyordu bilmiyordum kolay kolay mimik yapan bir insan değildi bu da onun canavar olduğu tezimi doğruluyordu.

"Meyve ne?" Dedi İpek bakışları bana dönerken refleksle ağzımdan "ne?" Çıktığında yarım ağzı gülümsedi. "Diyorum ki ayakta dura dura ağaç oldun ne meyvesi veriyorsun." Dedi. Espiri mi yapmaya çalışıyordu?

Tuğba'nın bile espri yeteneği daha fazla El. Acaba ona berbat bir espri yeteneğin var derken İpek'in hakkını mı yedin?

"Dilsiz oturmayı düşünmüyor musun,  ben sanrı gibi uzun bakışmalar gelemiyorum." Bir kaç saniye düşünür gibi yapıp yüzünü buruşturdu."tipimde değilsin şansına küs." Dedi.

Kaşlarım anlamsızlık çatılırken sanki bütün soruların cevabı oymuş gibi Sanrı'ya döndüm,   gözleri üzerimden boş boş gezince kendi kendime ondan tepki beklediğim için kızıp koltuğa oturdum. Gerçekten neden ona bakıyorum ki saçmalık.

" hallet artık şunu İpek."Dediğinde Sanrı,  İpek sinir olmuş bir şekilde bir saniyeliğine Sanrı'ya dönüp el hareketi çektiğinde sinir bozukluğuyla gülmemi tutamayıp ufak bir gülüş kaçtı dudaklarımdan, elimle ağzımı kapatırken ikisi de bana döndü.

"Sevdim bunu." Dedi İpek benden rahat bir bicimde gülerek,  gözlerim Sanrı'ya döndüğünde sanırım güldüğüme şaşırmıştı bana tuhaf tuhaf bakmasına başka bir amaç göremiyordum.

"Ayrıca bu kadar iyi biliyorsanız ben kalkayım buyur sen otur." Dedi tekrardan  bilgisayara dönerken.

"Yapman gereken tek bir şey var İpek."

" seninde öyle Sanrı." Dedi İpek meydan okurcasına.

Sanrı'nın ne yapması gerekiyor du? Neler oluyordu yine. Bundan sana ne El?

"Canımı sıkıyorsun."

"Ne tesadüf sende benim beni biraz yalnız bıraksan sanki bütün  modum yerine gelecek hayatıma bahar gelecek sen düşün." Sesizce koltukta otururken ikisinin de atışmasını dinliyordum ,Sanrı'nın ilk defa biriyle bu derece alıtıştığını gördüm . İlk defa birisinin ona karşı gelip laf söylediğini de , İpek denen kadın her kimse Sanrı için yeri farklı olmalıydı. Sevgilisi olmasın El?

ikizler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin