23. Bölüm-"Geçmişten Gelen"

Mulai dari awal
                                    

Anlamsızca yüzüme baktıktan sonra, "Adam seni yeniden rahatsız etme-"

"Sana ne ki!" diye sözünü kestiğimde kaşlarını çattı. "Sen benim koruyucu meleğim falan değilsin, yalnız bırak artık beni."

Kız umursamazca omuz silkerek geri dönerken derin bir nefes alarak ilerlemeye devam ettim. Tek amacım kimsenin olmadığı bir köşeye geçip bir süre oturmaktı, dünyamı başıma yıkacak görüntüleri görmek değil. Bu sefer alkolden değil de karşımdaki sarsıcı görüntü yüzünden duvara tutunurken kalbime ihanetin acı yumruğu inmişti.

&

Damla'nın gözleri önündeki yazıların üzerinde gezinip dururken iç sıkıntısıyla ondan gelecek herhangi bir sözü bekliyordum. Herkesten bir şekilde el yazılarının örneklerini almayı başarmıştım ama hiçbirine bakacak cesareti gösterememiştim.

"Ayaz," dedi Damla şüpheyle. Öleceğinin haberini alan bir hasta kadar şaşkın ve korku dolu şekilde ona bakarken, "Yazısı çok güzel." diye devam etti. "Ve Tuna'nın yazıları da aşırı düzenli."

Sonucu merak ederek onu seyretmeye devam ettim. "Bir erkeğe göre fazla iyiler."

"Yani?" diye sorguladım. "Benzerlik var mı yazılar arasında?"

"Yok," dedi Damla somurtarak. Derin bir nefes alırken arkama yaslanmıştım. "Şu notta yazanlar... Seni mi işaret ediyor?"

"Evet." diyerek gözlerinde şüpheyi ararken Damla usulca başını salladı.

"Ve bu notlar Ayaz'a gönderiliyor?"

"Yani... Hepsini bulan Ayaz'dı."

"Ama ilk notu bulduğunuz zaman, notu bırakmak için kimse gelmedi. Doğru mu anlamışım?" Yine onu onaylarken işin ucunun nereye çıkacağını az çok tahmin etmeye başlamıştım.

"Bu, notu aranızdan birisinin bıraktığını gösterir Reya. Ama yazılar uyuşmuyor." Çantamdaki küçük not defterimi çıkartmak için haraket ederken Damla kaşlarını çatarak hareketlerimi inceledi. Bazı notaların yazılı olduğu defteri ona uzattım.

"Bak, bunlar geçen sene yazdığım birkaç şey." dedim hızlıca. "Yazıları karşılaştır." Damla benden şüphe ettiğini düşündüğümü anlayınca gözlerini deftere çevirmeden bana geri uzattı.

"Gerek yok, ben bunu daha önce denetlemiştim zaten." dedi. Ne ara yaptığını düşünerek öylece ona bakakalırken, "Birisiyle birlikte haraket edeceksem önce ona güvenmem gerekir." diye kısa bir açıklamada bulundu.

"Anlıyorum..."

"İki seçenek var." diyerek beni zorlu bir yola itti. "Ya bunu aranızdan birisi yapıyor ve kendisini çok iyi gizliyor, ya da katil böyle düşünmemiz için bizimle oynuyor."

"Katil aramızdan birisi mi bilmem ama beni çok iyi tanıdığı kesin." dedim ürpertiyle. "Karanlık korkumu biliyor."

"Kim olabilir? Bunu bilen kaç kişi var?"

"Sende dahil, dört." dedim kaşlarımı çatarak. "Tolga, Sibel ve Ayaz."

Damla gözlerini kısıp düşünürken üçünden herhangi birisinin suçlu olma düşüncesi beni deli ediyordu. "Senden intikam almak istiyor. Bu üç kişiden birisiyle aranda bir sorun var mıydı?"

"Ayaz'la yok." dedim hızlıca. "Zaten onunla cinayetin olduğu gün tanıştık. Hem Ayaz bu cinayeti çözmek için en az benim kadar sabırsız. Öldürülen kişi onun kardeşiydi." Bir süre düşündüm. "Hepsi için öyleydi. Tuna da âşıktı zaten, onlar olamaz. Sibel'le eskiden kavga etmiştik ama yıllar öncesinde kaldı, unuttuk..."

Parmak Uçlarındaki YabancıTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang