VIII • Doğum Günü Hediyesi

167 17 7
                                    

8|Sevgilim ol.

Namjoon'nun ağzından

Hoseok banyodan çıktıktan sonra aşağı salona inmiştim. Telefonumla uğraşırken onun hakkında düşünmeyide ihmal etmedim. Ona duş aldırmak, bir bebeğe banyo yaptırmaktan farksızdı. (anlamıyoz sanki aşık olduğunu neyse devam) Hassas, yumuşacık bir ten ve bebek gibi bir surat.

Telefonumla uğramaya devam ederken gözüm tarihe ilişti. 17 Şubat. SİKTİR! Yarın Hoseok'un doğum günüydü ve ben bunu bir şekilde unutmuştum.

"Kafam nerede benim? Biriciğimin doğum gününü nasıl unuturum?"

Hemen telefonumda bir numara tuşladım ve güzel bir restoranta randevu aldım.

Hediye olarak ne alabilirim diye düşünürken aklıma Hoseok'un çok seveceği birşey gelmişti.

Ben bunları düşünürken merdivenlerden birinin indiğini duydum. Hemen telefonu bırakıp merdivene doğru baktım.

Hayır, hayır gülmemeliydim. Hoseok somurtarak merdivenlerden iniyordu. Çünkü üstünde onun için aldığım Spiderman baskısı olan pijamayı giymişti. Sanırım bu çokta hoşuna gitmemişti. Bana soracak olursanız o fazlasıyla tatlıydı.

Merdivenleri indikten sonra bir hışımla yanıma geldi.

"Ya hyung, bu ne? Çocuk muyum ben? Bunu bana neden aldın?"

Bu haline tebessüm etmiştim.

"Nesi varmış? Bence çok tatlı oldun. Ayrıca çokta yakışmış."

Büzdüğü dudaklarıyla, ve çatık kaşlarıyla kızgınmış gibi görünmeye çalışsada pek becerdiği söylenemezdi. Aksine cevizleri elinden alınmış bir sincap gibi oldukça sevimliydi.

"Evet, evet çok sevimli. Benimle dalga geçiyorsun değil mi? Tipik Joon hyung işte."

Hafifçe güldüm. Çocuk olmadığını iddia ediyordu ama bir çocuk gibi mızmızlanıyordu. Sonuçta yeni yaşını doldurana kadar o hala çocuktu. Yanımdaki boş yere elimle hafifçe vurdum.

"Gel hadi hala hastasın. Oturman daha iyi olur."

Çatık kaşları eski haline döndüğünde kocaman gülümsedi bana. Gülerken kısılan gözleri ve kalp şeklini alan dudakları o kadar güzeldi ki... Eğer şu an hasta olmasaydı yapacağım şeyin hiçbir sınırı olmazdı. Ancak ne o buna hazırdı ne de ben buna onu zorlayacak kadar acımasızdım.

Yanıma yerleştikten hemen sonra onun yanındaki battaniyeye uzandım. Fazla yakın olduğum için kızardığını görebiliyordum ve bu benim gülümsememe neden olmuştu.
( bide bayıl istiyosan hobi)

Battaniyeyi üstüne örttüm ve elimin üstünü yanağına yerleştirdim. Şükürler olsun ki ateşi düşmüştü.

Ardından kumandayı elime alıp dizi açtım. İlk yarım saat sessizce diziyi izledik. İzlemeye devam ederken birden Hoseok konuştu.

"Hyung sen üşümüyor musun? Üstün incecik."

"Üşümüyorum güzelim. İyiyim böyle."

Tam diziye dönecekken bana biraz daha yaklaştı ve üstündeki battaniyenin bir kısmını dizlerimin üzerine doğru örttü.

"İşte şimdi oldu."

Bunu derken gülümsüyor ve yüzündeki küçük gamzeleri ortaya çıkartıyordu. O güldüğünde bende istemsizce gülmüştüm.

(...)

Yaklaşık bir saattir dizi izliyorduk. Sanırım o da benim gibi diziyi sevmiş olacak ki bu bir saat boyunca sadece diziye odaklanmış ve hiç konuşmadan diziyi izlemiştik.

orphanage | namseokWhere stories live. Discover now