Jisung:
kes sesini
ona bir şey olmayacak
sikik sikik konuşma

minhonun yanında da böyle konuşursan
elimde kalırsın kento
kendine gel amına koyayım
minho eskiye dönmeyecek
onu ne pahasına olursa olsun iyileştiricem
sakın bir daha bana böyle cümlelerle gelme
çok kötü kalbini kırarım

görüldü.

Jisung:
odadan çıktığında haber ver

çevrimdışı.

Yarın saat sonra;

Kento:
yanımda

görüldü.

&

Ilık bir duştan sonra günlerce tıkılıp kaldığım odamdan çıkmıştım. Panik atak geçirdiğim günün üstünden üç gün geçmişti ve ben bu üç günde bitik bir haldeydim. Daha fazla aklımı meşgul etmeden merdivenleri yavaşça inip salona geçtim. Abim koltuğun başına kafasını koymuş gözleri de kapalıydı. Benimle birlikte o da yorulmuştu.

Geldiğimi belli etmek için abime kısık sesle seslendim. "Abi.." Anında gözlerini açıp bana döndü. "Abicim." Yerinden kalkarak tam karşıma geçti. Gözleri tüm vücudumu tarayıp en son gözlerimde sabitledi. "Üç günde zayıflamışsın." Yakınırcasına konuşması dudaklarımı büzmeme sebep oldu. Onu üzmeyi hiç istemiyordum. Düşen suratımla kollarını iki yana açtı. "kocaman sarılma?" Eskileri vurgulaması gülümsememe neden oldu. Ne zaman sarılmak istesem abimin yanına gider kollarımı büyükçe açarak kocaman sarılma isterdim.

Kıkırdayıp açtığı kollarını arasına girip kocaman sarıldım. Sevdiklerimle sarılmayı severdim. Kolları anında sıkıca sarıldı bedenime. "Küçük kaçak. Bir daha odalara kapanmak yok tamam mı?" Onu onaylayıp geri çekildim. "Acıktım. Daha pasta yapacağız abi söz verdin bak. Hemen yemek yiyelim." O daha konuşmadan mutfağa ilerledim. Masa çoktan hazırdı. En sevdiğim yemekleri yapmıştı!

Üç gündür doğru düzgün bir şey yemediğim için acıkmış hissediyordum. Hemen masaya oturup tabağımı doldurmaya başladım. Abim bu halime gülerek masaya oturdu. Ardından aklına bir şey gelmiş gibi anında telefonunu çıkarmış bir kaç tuşa basıp geri bırakmıştı. Aradan beş dakika geçmedi adım sesleri duymaya başladım. Evde ikimiz yalnız değil miydik?

"Abi, evde biri mi var?" Abim gözlerini kaçırdı. Kaşlarımı çatıp kimin olacağını soracaktım ki kapıda beliren bedenle ağzımdaki yemek boğazıma kaçtı. Su içip derince nefeslendim. Jisung hyung? Onun burda ne işi vardı! Utanıyordum. Beni rahatlatmak için kulağıma fısıldadığı şeyler, sıkıca sarılması.. Tanrım! Yanaklarım kızarmaya başlamıştı. Ne oluyordu bana böyle?!

"Minho." Yanımdan gelen sesle bakışlarımı ne ara yanıma oturduğunu anlamadığım jisung'a çevirdim. "efendim." Sesim içime kaçmıştı!? Bakışlarını yüzümde gezdirdi. Bir şey çözmeye çalışıyordu sanki. "Burda olmamdan rahatsız mısın?" Gözlerimi kırpıştırıp dudaklarımı araladım. "Hayır. Yani neden rahatsız olayım ki? Sadece.. Utanıyorum." Bakışlarımı tabağıma çevirdim. Abimin ayaklanmasıyla anında ona döndüm. "Odamda işim var, siz konuşun geliyorum." Bir şey dememe fırsat vermeden gitmişti.

Çenemde parmaklar hissedince jisung hyung'a döndüm. "Neden utanıyorsun?" Gözlerim o hariç her yere değiyordu. "Her seferinde bu durumlarda yanımda sen oluyorsun ve seni de zor duruma soktuğum için utanıyorum."

'Bana sımsıkı sarılışın ve kulağıma fısıldadığın cümleler yüzünden utanıyorum. Kulağıma fısıldadığın şeyleri hayal ettiğim için utanıyorum.' diyemezdim.

Oturduğu yerde hareketlenip benim sandalyemi kendine doğru çekti. Bir eli masada diğeri de mor tutamlarımda geziyordu. "Minho, bunda utanılacak bir şey yok. Zorla değil kendi isteğimle senin yanındayım. Küçükken parkta verdiğimiz sözü hatırlıyorsun değil mi?" Gülümsedim. O parkta çok güzel anılarımız vardı.

"Yolumuz ayrılana kadar, her türlü anda birbirimize destek olup yalnız bırakmayacağız. Bu da bizim minik sözümüz olsun." İkimizin aynı anda mırıldanmasıyla burukça gülümsedim. Kollarını iki yana açıp ona sarılmamı bekledi. Fazla bekletmeden kolları arasına girip sıkıca sarıldım boynuna. Kolları anında belimi sardı. "Teşekkür ederim hyung." Bir eliyle saçlarımı karıştırıp öpücük bıraktı. Bu çok iyi hissettirmişti. Jisung hyung'u onun sandığından daha çok seviyordum. Onu tanımlayacak kelime nedir diye sorsalardı tek bir cevabım olurdu.

Ailem.

Jisung hyung benim ailemdi.

__

"Abi, uykum var. Ben uyusam siz devam etseniz ayıp olur mu?" Akşama kadar abim ve jisung hyungla vakit geçirmiştik.

Açtığımız filmin ortalarına doğru gözleirm kapanmaya başlamıştı. Başım sürekli soluma jisung hyung'un omzuna doğru düşüp duruyordu. Bir kez daha düşeceği zırada jisung başımı tutup omzuna yaslamıştı. Bir süre öyle kaldıktan sonra iyice mayışmamla gözlerimi zorlukla aralayıp abime seslenmiştim. "Olmaz abicim, sen uyu. Bizde kalkarız birazdan." Bunları söyledikten sonra masanın üstündeki boş mısır kabını alıp mutfağa geçmişti.

Arkasından ayaklanıp gideceğim sırada uyku sersemliği ile dengemi sağlayamayıp jisung hyung'un kucağına düşmüştüm. Kolları endişeyle belimi sardı. Sert bacakları üstündeydim. Altımdaki şortun açıkta bıraktığı uyluklarıma değen pantolonu huylanmamı sağlıyordu. Utanç ve uyku sersemliği ile ona bakışlarımı jisung'a çıkardım. Minik bir sırıtmayla beni izliyordu. Bu daha çok utanmama ve kızaran yanaklarımı saklamama sebep olmuştu. "Dikkat et güzelim. Her zaman seni kurtaran ve dizlerinde oturtan bir hyungun olmaz."

Titrekçe nefes alıp kalkacağım sırada izin vermemiş, bir çırpıda kucağına almıştı. Bu hareketiyle şokla ona bakmıştım. Bir eli sırtımı diğeri de çıplak bacaklarımı sarmıştı. Sıcak acuç içi baldırımla temas ettikçe dudaklarımı dişliyordum. Ne oluyordu bana tanrı aşkına! "Bir yerini yaralamadan önce odana götürsem iyi olacak. Uyu sen." Ona direnmeden başımı boynuna yasladım. Uyanıklık ve uyku arasındayken sırtım yumuşak yatakla buluşmuştu. Ve ardından kulağıma fısıldayan jisung hyung.

"Her zaman bebeğim olarak kalacaksın, o parkta sadece sana değil kendime de söz verdim ben. Zarar görmemen için daima kalkanın olacağım küçük arı.." Alnıma dudaklarını bastırıp son sözlerini söylemişti. "İyi geceler bal arım."



İkinizi de yerim.

aşırı mutsuzum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


aşırı mutsuzum.
ig iğrenç bir uygulama. 13Blik hesabımı kapattı şaka gibi.
30Blik kapansa bu kadar üzülmezdim.

Opia Where stories live. Discover now