Bölüm 60: Keskin Dönüş

En başından başla
                                    

Bir nedenden dolayı, solgun yüzler takip ettikleri adayları unutmuşlardı ve bu üç ahtapota karşı hayal edilemeyecek kadar güçlü bir saldırganlığa sahip görünüyorlardı.

Boyunlarını uzatarak göz açıp kapayıncaya kadar ahtapotları beyaz bir kasırgayla sarmışlardı.

Adaylar ilk kez bu solgun yüzlerde bu kadar şiddetli ifadeler görüyorlardı. Dehşete kapılarak hızla kabinin bir köşesine çekildiler.

Qin Jiu geri döndü ve You Huo'ya arkasını işaret ederek şöyle dedi: "Seni almaya gelmeden önce gittim ve birkaç haydut buldum. İyi bir öncelik verdiğimi düşünüyorum."

"......"

You Huo'nun buna yanıt olarak söyleyecek sözü yoktu.

Eski geminin üst güvertesi çoktan kırılmıştı. Dışarıyı net bir şekilde görebiliyorlardı.

Yüzler, ahtapotları yarı yarıya havaya kaldırmışlardı. Buz parçaları ve deniz suyu her yöne sıçradı ve art arda dalgalar halinde kabinin iç kısmına çarptı.

Ahşap zemin sanki yağmur yağıyormuş gibi patırdıyordu.

Adayların hiçbiri dışarı bakmaya cesaret edemediler.

Çalışkan öğrenci Di Li kendine harika bir yer buldu. Buz ve suyun bir kısmını engelleyebileceğini düşünerek Qin Jiu'nun yanına ve tahta bir kutunun arkasına çömeldi.

Tahta kutunun arkasından, önce Qin Jiu'ya, sonra ipe ve en son da You Huo'ya baktı, ardından merakla, "Qin Ge, ipin amacı ne? Bu sefer sana yetişemedim." diye sordu.

You Huo şöyle dedi: "Bir delinin ne amacı olabilir."

Qin Jiu sessiz kalıp aynı fikirdeymiş gibi güldü.

You Huo kendini çözmek için harekete geçti ve ipi çözerken Qin Jiu'ya şunları söyledi: "Yanında hiç ilaç getirmedin mi? Gitmeden önce biraz almalısın."

Di Li sonunda sorusunun ne kadar aptalca olduğunu anladı ve sessizce geri çekildi.

Uzaklaşırken Qin Jiu'nun telaşsız bir şekilde cevap verdiğini duydu: "Hiç kalmadı. Hepsini mürettebata verdim."

Di Li: "......"

Lanet olsun. Geri dönemez miyim?

Di Li kafasını geri çekti ve yokmuş gibi davranmaya karar verdi...

***

O gece adayların en çok pişman oldukları şey, koşarken ateş meşalelerini kaybetmiş olmalarıydı.

Bu küçük soluk yüzler son derece saldırgandı ama dev ahtapotlarla da baş edilmesi kolay bir şey değildi.

İki takım da uzun süre birbirleriyle mücadele etmişlerdi.

Kıyıdan denize, sonra denizden kıyıya, çıplak ve yıpranmış geminin üzerinde bir ileri bir geri gidip geldiler.

Bunca kargaşa arasında donmuş denizde herhangi bir kırılma olmaması şaşırtıcıydı.

Adaylardan bazıları kırılmanın yarın olup olmayacağından bile şüphelendiler... Ah, bu doğru değil. Artık bugün. Bugün buzun eriyip erimeyeceğinden şüphe ediyorlardı.

Sürenin geri kalanında adaylar soğuktan titrediler.

Bu küçük soluk yüzler dezavantajlıydı çünkü ahtapotlar kadar kolları yoktu. Savaş bütün gece sürdü.

Uzaktaki ufuk griye dönmeye ve gökyüzü aydınlanmaya başlayana kadar devam ettiler ve küçük soluk yüzler sabah sisiyle birlikte yavaş yavaş dağıldı.

Global Examination [BL]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin