7

54 10 0
                                    

(Güney)

"Hayır anlamıyorum kütüphane okulda bulunması gereken zorunlu bir şey değil mi? Ne hakla kütüphaneyi kaldırıp yerini müzik odası yapacaksınız?"

Sinirden elimi kanatacak kadar sıktığımı Haluk koluma dokununca fark etmiştim. Müdür umursamaz bir şekilde bize bakıyordu. Sikecektim şimdi belasını.

"Güney, takdir edersiniz ki müzik sınıfının buna ihtiyacı var. Bu sene yarışmaya katılacaklar."

"Siz de bir ihtiyacı karşılamak için başka bir ihtiyaç yaratıyorsunuz öyle mi?"

"Güney yeter! Madem bu kadar istiyorsunuz kütüphaneyi kurtarmayı, burada boş boş dolanmayın o halde. İmza toplarsınız, bakanlığa da dilekçe verirsiniz. Duydun mu beni!"

"Ne kadar imza gerekiyor?"

"Ne?"

"Ne kadar imza gerekiyor hocam?"

"Toplayacak mısınız gerçekten?"

"Siz dediniz toplamamız gerektiğini."

Müdür kendi ayağına sıkmış bir şekilde sıkıntıyla iç çekerken ben ve bizimkiler ona cevap bekleyen iddialı gözlerle bakıyorduk.

"Müzik sınıfına dönüştürülsün diyenlerden daha fazla toplamanız gerekir."

"Kaç kişi müzik istiyor?"

"157."

Siktir. 158 kişiye siksen imzalatamazdık. Fakat pes etmeyecektim. Orası kütüphaneydi, hep de öyle kalacaktı. Bizden sonra gelecekler, bizler için.

"Ne zamana getirelim?"

"Haftaya son karar verilecek."

"İyi günler hocam."

Odadan çıkmamla beraber bizimkiler de odadan çıktı. Müdürün odasından uzaklaşıp bahçeye indiğimizde hepimiz kısa bir küfür ettik. Gizem, Haluk, Sercan ve Didem bana bakıyordu. Bir şey dememi bekliyordu hepsi.

12. sınıf yeni başlamıştı ve ilk haftadan kütüphanenin müzik atölyesine dönüştürüleceğini söylemişlerdi. Hem de müzik sınıfı zaten yeterince genişken!

"Bana bakın o 158 imzayı ne yapıp edip toplayacağız. Duydunuz mu?"

"O raftaki kitapların bir tanesine bile 3 yıl boyunca elimi sürmedim ama fotoğraf çekmek için harika bir havası vardı. Asla atölyeye çevirtmeyiz merak etmeyin." Gizem kararlı bir şekilde bana katılmıştı.

"Ben de o tonton kütüphaneci nineyi çok seviyorum. Geçen bana kurabiye vermişti. Sonra da kütüphanede kurabiyesini yedim diye peşimden süpürgeyle kovalamıştı. O nineyi işsiz bırakmam!" Sercan da bir şeyler geveleyip destek bildirdi. Diğerleri de benzer şeyler söyledikten sonra artık hepimiz kararlıydık. Orası benim bu okulda sevdiğim tek yerdi. Bu sene gidecek olsam bile yok etmelerine izin veremezdim.

Haluk nöbetçi masasından bir A4 kağıdı ve kalem getirdi. Hepimiz tek tek imzaladık.

"Eh geriye 153 tane kaldı."

Whatsapp [ Texting ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin