33

10.9K 957 1K
                                    

jeongguk'un ağzından anlatıma geri dönüyoruz

muhtemelen son bolumu unuttunuz, kısaca bir goz atarsınız şemdiwödüw

bu son bölümden 2 hafta sonra

🔞🔞



Taehyung'un evindeydim.

Ders için gelmiştim, en azından annem öyle biliyordu. Ancak birkaç haftadır, sevgili olalı beri, dersi dinleyemiyordum. O yanımdayken nasıl derse odaklanmamı bekliyordu ki? Onu öpmek, sarılmak, kucağında oturmak varken matematik mi dinleyecektim?

Yine de o, beni azarlıyor ve masanın başına oturtuyordu. Buraya gelme sebebini unutma diyip duruyordu, buraya gelme sebebim onunla vakit geçirmekti ki zaten en başından beri.

Geldiğimde bir saat ders anlatıyordu. Anlamaya çalışıyordum ancak ellerine odaklanmak derse odaklanmaktan daha çekici geliyordu. Gördüğüm en güzel ellere sahipti, sevgilim. Kalemi tutuşunu saatlerce hayranlıkla izleyebilirdim.

Anneme yalan söylemekten hoşlanmıyordum ancak eğer öğrenirse yaşanacaklarını bildiğimden yalan söylemek zorunda kalıyordum. Bu yüzden ders saatini 2'ye çıkardığımızı söylemiştim. İlk saatinde gerçekten ders işlesek de diğer 2. saati birbirimize ayırıyorduk. O ilk saatte karşımdaki kişi kesinlikle Taehyung değildi, Bay Kim'di. Flörtlerime karşılık vermiyor, disiplinli bir şekilde öğretmenliğini yapıyordu. Bu da onun ne kadar profesyonel birisi olduğunu gösteriyordu, eh, Bay Kim çok fena ateşliydi.

İkinci saatte ise Taehyung oluyordu. Dersteki halinin aksine, bakışlarını bir saniye olsun benden çekmiyordu. Gülümsemesini görüyordum sürekli, bana temas etmeyi seviyordu. Güzel sözler söylüyor, beni utandırmaya bayılıyordu. Sürekli öpüyordu beni. Ciddiyim, sanki sevgili olmadığımız zamanların acısını çıkarmak için beni kucağında sıkıştırıp her bir yerimi öpücüklere boğuyordu.

Resmen iki karakteri vardı ve hangisini daha çok sevdiğimi seçemiyordum.

Şimdiyse Bay Kim ile dersimizi bitirmiştik. Ders boyu sadece bana soru sorduğunda bakmıştı. Onun dışında eğer bana bakarsa dayanamayacakmış gibi bakışlarını kitaptan çekmemişti. Sinir etmek için sürekli temas etmeye çalışıyordum ve sert sesiyle ismimi söyleyerek uyarıyordu beni. Dayanmakta güçlük çektiği belli oluyordu, işte bu çok fena hoşuma gidiyordu.

Ders bitince ayağa kalkıp vücudumu esnettim. Her bir hareketimi dikkatlice izliyordu karşımdaki adam. Bütün ilgisinin bende olmasına bayılıyordum, sadece bende. Onun tarafından sevilmek ekstra güzel bir şeydi ve ben çok şanslı olduğumu biliyordum. Etrafı geçtim, sadece bizim sınıfta bile ondan hoşlanan kişiler olduğuna emindim ki... Onlara kızmıyordum açıkçası, Kim Taehyung'tan hoşlanmamak zor bir şey olurdu. Kızmıyordum çünkü kızsam da kızmasam da sonuç aynıydı. Taehyung benimdi, Taehyung'un sevgilisi olan bendim.

Öpücüklere boğduğu, gülümsediği, yanında buz adam olmaktan çıktığı, bebeği gibi sevdiği, şımarttığı tek kişi bendim.

Beni utandırmayı sevdiği gibi şımartmaya da bayılıyordu. Şımarık olmamdan hoşlanıyordu, bana katlanmayı seviyordu. Eh, ben de şımarık olmayı seviyordum. Öyle davrandığım zamanlar Taehyung'un yüzüne bir sırıtış yayılıyor, gözünü kırpmayıp yutkunmayı ihmal etmeden beni izliyordu. Dalıyordu beni izlerken ve ismini mırıldandığımda kendine geliyordu.

Somurtarak ona baktığım sırada bana yaklaşmış, beklemediğim bir anda, tek bir hamlede kucağına almıştı beni. Bir elini bacaklarımın altından geçirmiş, diğerini belime sarmıştı sıkıca. Beklemediğim için göğsüne vurup mızmızlandım. "Ya! Napıyorsun?"

forgotten micWhere stories live. Discover now