3. BÖLÜM - ELİMİ TUT

1.3K 223 71
                                    

3. BÖLÜM – ELİMİ TUT

Yokluk içinde varlıktı aşkın ve ben o kör kuyuya bile bile atladım. Nefessiz kalacağımı, beni kurtarmayacağını, karanlıkta kaybolacağımı adım gibi biliyordum. Senden öncesini boşver, sonrasını düşünme... Ne olur şimdi tut elimi, korkuyorum.

Bulut dışarıda ağlayan kıza dakikalardır bakıyordu. O sözleri hafızasından silemiyordu. Tecavüze uğramıştı ve ailesi kızı o tecavüzcü şerefsizle evlendirmeye çalışıyordu. Tecavüze uğramak bir genç kızın yüreğinde, bedeninde, ömründe yaşayabileceği en büyük şiddetti ve silmesi imkansız bir yarayken, bir de o adamla bir ömür yaşamaya mahkum olmak nasıl bir zindan hayatıydı. Yüzünü sıvazladı. İçinde bu kıza karşı karmakarışık duyguları doğuyordu ama en belirgini merhametti. Bu kızı sarmak, saçını okşamak, o yüreğinde açılan yarayı silmek istiyordu. Gözlerini yumdu. "Allah'ım bana bir yol göster, bu kızı korumam için bana bir yol göster," diye mırıldandı. Gözlerini açıp yeniden kıza baktığında onun aslında ne kadar güçlü bir kız olduğunu düşündü. İntihar edip, hayatından vazgeçmektense, herkese karşı savaşıyordu, en azından deniyordu. Bu davranışı çok büyük saygıyı hak ediyordu ve Bulut bu kadına büyük saygı duyuyordu. Gece'nin o an gözyaşlarını silip, kalkmak için çabaladığını, ama kalkamadığını gördü. Hemen yanına koştu. "Gece iyi misin?"

"Başım döndü. Bir an gözlerim karardı," diye mırıldandığında Bulut korkuyla yutkundu.

"Gece... Sen..."

Kız başını sağa sola salladı, "Hayır hayır..." dedi telaşla. "Hastanede... Yani... Şey..." başını kaşıdı. Bu hali küçük kız çocuklarına benziyordu.

Bulut bir an içi rahatlamış bir şekilde, "Tamam anladım," diye onu zor durumdan kurtardı. Anlaşılan hastanede önlemi alınmıştı. Bir de bu yükü taşımak zorunda kalmayacaktı. Sonra birden gülerek yüzünü buruşturdu ve alnına vurdu, "Ah! Sen açsın. Kaç saattir yemek yemedin acaba?" kızın kolundan tuttuğunda kızın irkildiğini fark edip hemen elini geri çekti. "Özür dilerim," ellerini havaya kaldırdı, "Hadi peşimden gel."

"Tamam," dedi kız da ilk kez adama gülümseyerek. Bu adamın yanında kendini aşırı güvende hissediyordu.

Mutfağa geçtiklerinde ona sandalyeyi gösterdi, "Şimdi prenses hazretleri, siz burada oturuyorsunuz, bende size rüyalarınızda bile yiyemeyeceğiniz Bulut'un özel tarifi ile tatlandıracağım bir menemen yapacağım."

"Peki. Bir menemen ne kadar değişik olabilir ki?" dedi kıkırdayarak.

"Büyük konuşmayın küçük hanım, inanın çok beğeneceksiniz."

"Merakla bekliyorum ama yardım etseydim bende-" deyip kalkacakken Bulut onu durdurdu.

"Lütfen, sadece izle."

"Peki."

Ve Bulut kızı güldüren şakalar yaparak kahvaltıyı hazırlarken, kızın büyüsüne çoktan kapıldığının farkında bile değildi.

***

Melek suratını asarak evin içinde dolaşırken, herkese sataşıyor, sinirini evdekilerden çıkarıyordu. Gerçekten çok öfkeliydi. Gitmiş, en olmadık adama aşık olmuştu. Adam küçük bebek gibi oynuyordu onunla. Ama Melek kimseye oyuncak olacak biri değildi.

Kapı çaldığında evdeki yardımcı koşarak açmıştı kapıyı. Kapıdaki kuryenin elinde kocaman mor bir kutu gören Melek de kapıya koşmuştu. İçinden inşallah düşündüğüm kişi değildir, diye geçirse de kurye maalesef "Melek Ernez," demişti bile.

"Benim," dedi Melek kapıya koşarak ve adamın elinden kutuyu aldı. İmzasını da attıktan sonra, kutu ile odasına çıktı. Hızla kutuyu yatağa koyup, açarken içinden adama küfür ediyordu. "Allah'ın belası, bir de üşenmemiş mor kutu bulmuş. Bir yerleri morarasıca, sen kiminle oynadığını bilmiyorsun. Pişman edeceğim seni!" kutuyu açtığında gördüklerine inanamadı. Lavantaların içinde bir sürü mor iç çamaşırı vardı. Elini ağzına koydu ve "Hii! Edepsiz!" diye inledi. Tek tek bakarken "Zevkli edepsiz!" dedi sinirle. Hayır bedenini nasıl biliyordu. Bir not görüp, hemen açtı.

BİR MELEK SEVDİM - MASAL SERİSİ VWhere stories live. Discover now