I

320 19 17
                                    

Anda, on yaşından beri sol gözüne beyaz bir göz bandı takılıyken dolaşmaya alışmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Anda, on yaşından beri sol gözüne beyaz bir göz bandı takılıyken dolaşmaya alışmıştı. Ama ilk bahar yaklaşıp, havalar ısınmaya başladıkça bu ona biraz sorun oluşturmaya başlardı. Terinden dolayı ıslanan beyaz renkli bez parçası, göz kapağına yapışırdı.

Bu yüzden sıcak havalardan nefret ederdi. Bir an önce kış gelmeliydi, sonbahara bile razıydı.

Terden dolayı ıslanan beyaz renkli göz bandı gözünün kaşınmasına neden olurken dudaklarını birbirine bastırdı. Ama o kadar alışmıştı ki, kendi evinde bile aynı şekilde geziyordu.

Ve şimdi, siyah yemek çubuklarının arasındaki balık etine, gözlerini -göz bandının dışında kalan sağ gözüyle- hafifçe kısarak bakarken babasının, kendi dikkatini çekmek için yaptığı boğaz temizleme sesini işitti. Hala yemeğine bakarken bakışlarını masanın başındaki sandalyede oturan babasına dikti.

"Evin içinde niye takıyorsun şu saçma şeyi, hiç mi rahatsız olmuyorsun?"

Anda göz bandının gözünü kapatmasından değil, gözünün açıkta kalmasından hoşlanmıyordu. Ama cevap veremedi. Bakışlarını babasından alıp tam karşısında oturan cici annesine ve üvey kız kardeşine dikti. Sol eli, titrerken perçemlerine doğru yöneldi ve onları alıp sol kulağının arkasına sıkıştırırken göz bandının lastiğini kavradı. Nazikçe, lastiği koparmamaya dikkat ederken bandı çıkardı ve yemek dolu tabağının yanına koydu. Yemeğine bakmaya devam etti. Balık etini tabağa geri bırakırken, küçük pilav kasesine uzandı.

"Tch, aile yemeğiymiş." ramen kutusunda kalan son lokmayı da yemek için kutuyu ağzına dikerken dizlerini göğüsüne bastırdı. Oturduğu mahallede 7/24 açık olan mini marketin önündeki taş basamaklarda oturuyordu, annesi ona hep üşüteceğini söyleyip onu azarlardı taş basamaklara oturmaması için. Ama şuan pek umrunda değil gibiydi. Üşütürsem üşüteyim okulu asmış olurum, diye geçirmişti içinden. Markette ısıtıp yediği ramenin kutusunu hemen yanındaki çöp kutusuna fırlatırken konuşmaya devam etti kendi kendine.

"Sokarım aile yemeğinize." Diyip derin bir nefes alıp verirken gözlerini kapattı. Sol gözünün üzerindeki perçemleri geriye attı ve sol elini yavaşça beyaz renkli göz bandını üzerinde gezdirirken burnunu çekti. Böylesi daha iyiydi. Sıcak, bir kutu ramen yedikten sonra nedenini bilmediği bir şekilde burnu akmaya başlardı. Elleri yeniden ceplerini bulduğunda hala biraz parası olduğunu fark etti. Basamaklardan ilerledi ve sokağa çıktı.

Haftanın bir günü, Anda babasının evine giderdi. Orada aile yemeği diye üvey annesi, onun kızı ve babasıyla aynı masaya oturur, bir şeyler yerdi. Bunu neden yaptığına dair açıkçası en ufak bir fikri dahi yoktu. Zaten düzenli bir yemek alışkanlıklığı olmayan Anda genelde tabaklarını hiç bitiremezdi. Bugün yapılan balık yemeği yüzünden aç kaldığından eve gitmeden önce bazen gidip, önündeki taş basamaklarda otururken, mikrodalga fırınında ısıtılmış ramen yediği mini markete gitmişti.

TROUBLEMAKER | tokyo revengers fanfiction Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin