37) "Gerçekler"

10.6K 1K 613
                                    

Selamınhelloooo!! Nabersinizz??

Arkadaşlar ben bölümleri geç saatlerde atma taraftarıyım. Çünkü hem ben gündüzleri ders çalıştığımdan hem de tatil vakti olduğundan akşamları herkesin müsait olacağını düşünüyorum. Bu yüzden genel olarak bölümleri akşam 22:00 dan sonra atıyorum. Haberiniz olsun.

Sizlerle paylaşmak istediğim bir konu var canımı çok sıkan. Son zamanlarda bazı yorumlar alıyorum. İşte, bölümleri çok geç atıyorsun ve kısa bölümler oluyor bunlar. Bölümler için çok bekliyoruz vs. Bu tarz yorumları çok almaya başladım son zamanlarda. Arkadaşlar özel hayatımda bazı aksaklıklar olmadığı sürece ben hiçbir zaman bölümleri geciktirmedim. Sırf keyfim için sizleri bekletmedim. Bakın bu ayın sonuna kadar tam tamına bu bölüm itibariyle 9 bölüm atmışım. Bu da neredeyse bazı haftalarda üç bölüme tekabül ediyor. Bunun ne kadar ciddi bir rakam olduğunun farkında mısınız? Bir yks öğrencisi olarak vaktimden ne kadar çok fedakarlık yaptığımın farkında mısınız?

Sözüm meclisten dışarı arkadaşlarım. Benim lafım emeğimi görmeyenlere. Allah aşkına diğer yazarları asla kötülemek için söylemiyorum ama kim böyle bir ayda 9 bölüm atıyor? Üstelik benim güncel olarak yazdığım iki kurgum daha var. Onlara bölüm yazmaya vakit bulamıyorum ve oradaki okuyucularıma haksızlık yapıyorum. Buna rağmen sizler Tomris için geç bölüm atıyorsun diyemezsiniz.

Her neyse zaten dershaneye yazıldım. Artık bu kadar sık bölüm atamayacağım. Hiç değilse belki o zaman kıymetim bilinir ne diyeyim.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Hatalarım varsa affola.

Keyifli okumalar.



✍🏼

Sessizlik.

Salonda bir ölüm sessizliği vardı. Kimse ama kimse konuşmaya yeltenmiyordu. Abi tayfası konuşmak için dudaklarını aralasalarda ne diyeceklerini bilemedikleri için geri kapatıyorlardı. Sahi ne diyeceklerdi? Ne diyebilirlerdi yaptıkları onca şeyden sonra? Özür dileriz mi? Pişmanız mı? Böyle olmasını istemedik mi?

Hiçbiri bende önem arz etmiyordu. Pişmanlıkları da, özürleri de umurumda değildi. Yapılanı unutmaz, hata yapanı ise asla affetmezdim. Herkes ikinci şansı haketmezdi. Hatanın da bir dozu vardı.

Ve Kamerler o dozu çoktan aşmışlardı.

Hepimizin arasında sinsi bir yılan gibi gezen bu sessizliği annem bozdu.

"Böyle işte, gerçek bu," dedi. "Hâlâ mı inanmıyorsunuz yoksa?"

Şüphesiz benden sonra oğullarına en çok o kırılmış ve kızmıştı. Bir anne olarak duydukları onu fazla sarsmıştı. Onu anlayabiliyordum. Sonuçta bebekliğinden bu yana her şeyini üstlendiği evlatlarının iyi biri, merhametli olmasını her anne isterdi. O bir anne olarak oğullarından bunu istemişti ama onlar bunu ona çok görmüşlerdi.

Dakikalar sonunda Kamer ilk kez konuşarak "Bunu nasıl yapar?" diye sordu. Bizden ziyade kendi kendine konuşuyor gibi bir hali vardı. Duyduklarına çok şaşırmıştı.

"Nasıl iftira atar?" diye devam etti.

Peker araya girip "Yapmış işte hâlâ neyi sorguluyorsun?" diye sordu. "Hırs bürümüş o kızın gözünü. Sizde onu masum sanıp Ahu'ya neler neler yaptınız."

Ben onun hırsını sikeyim.

Kamer'in gözleri bana döndüğünde bende ona baktım. Hâlâ yüzüme bakacak cesareti varmış demek ki.

Kamer, gözlerinden pişmanlık akarken "Ahu," dediğinde sözünü kestim.

"Bencil olan ben ile hiç muhatap olma sen," dedim. "Maazallah küfür falan ederim canınız sıkılır. Hiç gerek yok böyle şeylere."

TOMRİS | Gerçek Ailem Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin