15: Bazı Hisler Ansızın Doğar

Start from the beginning
                                    

Elbette benden hoşlandığını söylemesini falan beklemiyordum ancak biraz sataşmak hoşuma gidiyordu, normal bir günde her an her yerde herkesle flört edebilecek kadar umursamaz ve şımarık olan o yönüm bu adamın yanında pısırık bir yavru kediymişim gibi köreliyordu. Anlayamıyordum.

"Tamam patron," dedim usulca ondan uzaklaşırken. "Ciddileşiyorum."

Sonra ona göz kırptım ve el salladım. Uzun boyu, bir korumayı andırmasına sebep olan baştan aşağı siyah renk seçtiği kıyafetleri, alnına düşen uzun saçları ve alev alev yanan gözleri kapının dışında kaldı.

Önüme döndüm ve karanlığa açılan kapıdan giriş yaptım.

"Hoş geldiniz. Rezervasyonunuz..."

Kapıdaki genç çocuğun kulağına, "Acelem var, olur mu? Bir arkadaşımı görüp çıkacağım," diye mırıldandım.

Ardından onu şaşkınca bırakıp hızlı adımlarla ilerledim, yolda gelirken gördüğümüz ufak bir yerden rahat hareket edebilmem için spor ayakkabı almıştık. Polat kendi kapüşonlarından birini kendimi kamufle edebilmem için bana vermişti, başımı öne eğerek yürüdüğüm için yüz hatlarımı gizlemeyi başarıyordum.

Genellikte Çağrı'nın hangi kısımlarda takıldığını bildiğim için doğruca bar bölümüne yürümeye başladım. Adımlarımın gittiği yer beni yanıltmadı, henüz öğle vaktinde olmamıza rağmen dans etmeye başlamış olan insanların arasından geçip taburelerin olduğu kısma ilerledim. Başımı iyice eğmiş, kimseyle göz göze gelmemeye özen gösteriyordum.

İçerisi son derece karanlık olduğu için sorun teşkil etmiyordu. Adımlarımı durdurduğumda uzanıp Çağrı'nın omzuna dokundum, hızlı bir şekilde bana döndü.

"Papatya."

Beni görür görmez şaşkınca kalkan kaşları huzursuz hissetmeme sebep oldu, durdu ve baştan aşağı beni süzdü. Kapüşonun içine sıkıştırdığım saçlarıma, görmeye alışık olmadığı kılığıma, korkakça etrafta gezinen gözlerime baktı.

"Geldim," dedim telaşla. "Hemen konuşalım, fazla vaktim yok."

Yanındaki tabureye oturduğumda sorgularcasına başını salladı. "Neden?"

"Akşam uçağım var," dedim ona doğru eğilip fısıldarken. "Her şey tersine döndü Çağrı, düzeltmek zorundayım."

Titrek bir nefes verdim ve yutkundum. "Bali adasına gidiyorum."

"Konunun orayla ne ilgisi var?"

Şüpheci sesine karşılık sustum ve onu inceledim. Kafamda eksik olan taşları oturtmaya çalışıyordum, Çağrı neden değişmemişti?

"Bana bak lan," dedim omzuna bir tane indirirken. "Aramamandan anlamıştım zaten. Sen de Furkan gibi çıktın değil mi? Normalde beni sevmiyordun. O yüzden hislerin değişip nefrete dönüşmedi. Yoksa çoktan bana saldırman lazımdı, benim sana ulaşamamam lazımdı. Ölüme terk etmen lazımdı."

"Cani miyim kızım ben?"

Şaşkınca beni inceliyordu. "Neden öyle şeyler yapayım? Zaten konserden beri ne olduğunu da anlamadım, her şeyi düzgünce baştan anlat diye seni çağırdım. Ne yapıp edip şu bok çukurundan kurtulalım."

"Başka bir zaman olsa neden beni sevmediğinle, çıkar ilişkinle ilgili epey bir söverdim ama şimdi hiç vaktim yok. Beni sakince dinleyen bir tanıdık bulmuşken bunu düşünemem, şimdi en başından anlatıyorum. Acilen çöz bu aptal şeyi!"

"Bir bakacağız," dedi sıkıntılı bir nefes verip başını ovalarken. "Burası çok sesli, şöyle geçelim."

Tabureden kalktığında peşine takıldım, hızlı adımlarla mekanın daha tenha olan arka kısımlarına yürürken tepedeki kırmızı ve mor ışıklar arada bir suratımıza değip geçiyordu. Müzikle uyum sağlayan insan bedenleri belli belirsiz seçiliyordu, aralarından geçtik.

Bir Papatya ŞarkısıWhere stories live. Discover now