13: Bazı Anlamlar

Start from the beginning
                                    

"O erken yemiş, biraz kestireceğim dedi."

"Ne minnoş uyuyordur şimdi o..."

Yemek yemeyi kesip balkon manzarasından şehrin ışıklarına bakarken derin bir iç çektim. Dedeceğimi hatırlamak bana hüzün veriyordu.

Polat kendini tutamayıp gülmeye başladığında ona döndüm. "Ne oldu?"

"Hiç," dedi yemeğine odaklanıp yeniden ekmeği bölerken. Sonra bana işaret etti.

"Sosunu sıyır, ekmeği böyle bandıracaksın."

"Ay bugün hayatımda almadığım kadar kalori aldım, senin getirdiğin atıştırmalıklardan da yedim. Kendimi tutamadım."

"Çikolataları mı yedin?" diye sorarken sıyırdığı ekmeği ağzına atıyordu.

"Nereden bildin?"

"Ağlamaktan gözlerin şişmiş."

Parmaklarımı peçeteye sildikten sonra telaşla telefonumu çıkarıp ekrandan kendimi incelemeye başladım.

"Gerçekten mi? Kötü mü?"

Sonra aniden bunu da boşverip telefonu masaya bıraktım. "Aman, sanki kameralar mı çekiyor? Salla."

Yeniden yemeğe gömülürken ne kadar acıktığımı fark ediyordum, tüm bu koşturmaca arasında üç kilo verdiğime, bugünse fazlasıyla o kiloları aldığıma emindim.

"Ama o şerefsizin tavrından anlamalıydım!" dedim ağzım turşuyla doluyken.

Sonra Polat'ın gösterdiği şekilde tencerenin dibini ekmekle sıyırıp bandım.

"Garip garip kekeliyordu. Hem baksana, çevremdeki herkes bana düşman olurken beyefendi sevgi gösterisine devam etti. Neden? Çünkü ondaki hisler tersine dönmemiş!"

Ağzımdaki lokmayı çiğnemeye başlarken hüsranla ekledim. "Yavşak herif beni zaten sevmiyormuş!"

Sosa bandırdığım ekmeği çiğnerken büyük bir aydınlanma yaşamaya devam ediyordum. Polat konuşmadan beni dinliyor, ayranını yudumluyordu.

"Bu mantıkla baktığımızda bana karşı aniden nefret besleyen insanların tamamı önceden beni seven kişiler oluyor. Ne bileyim, annem, babam... Hatta onların benden en çok nefret eden kişiler olmaları çok normal. Çünkü dilek böyle işledi, hayatın doğal akışında böyle olması gerekirdi. Sonra... Arkadaşım Firuze, ekiptekiler..."

Bir anda parmağımı şıklatıp, "Evet!" diye haykırdım. "Baterist Yamaç'ın saldırısı bile şimdi anlaşıldı. Demek ki çocuk beni gerçekten seviyormuş, önceden gösterdiği sevgi yalan olsaydı şu anda bu kadar nefret etmesi mantıklı olmazdı. Zaten onun sahne hayatının iyiye gitmesini, ışığınının parlamasını hep çok istedim ve destekledim."

Dudaklarımdaki tatlı tebessümle fısıldadım.

"Canım ya... Beni sevdiği için saldırmış."

"Bu muhabbet kafamı yakıyor."

Polat'ın son lokmasını çiğnerken düşünceli bir şekilde yaptığı yoruma aldırmadım.

"Gitarist Taylan'a ne demeli? Beni Yamaç'tan koruyordu. Demek ki daha öncesinde gösterdiği ilgili tavır yalanmış. Ya bak sana ne diyeceğim, bu çocuk zaten hep bir çıkar ilişkisi varmış gibi hissettiriyordu bana, ne bileyim benden yardım isterken bile samimiyetine inanamıyordum. Al işte, doğru çıktı. Madem önceden beni seviyordun, Papatya'cım Papatya'cım diye peşimde dolanıyordun, şimdi neden nefret etmiyorsun ulan?"

Ayranımdan büyük bir yudum alıp bardağı masaya çarparken söylendim.

"Eğer beni sevseydi bana saldırırdı!"

Bir Papatya ŞarkısıWhere stories live. Discover now