2

773 120 7
                                    

jiminie
tae
neredesin?
bugün arkadaşımla tanışacaktın
yemekhanedeyiz

jiminie
unutmuşum, kütüphanedeyim
birazdan geleceğim

jiminie
pekala
iyi misin?
ilk iki derse de gelmedin
uyuyakaldın sandım

kütüphanedeydim
biraz uykum vardı, derse girmek istemedim
iyiyim, merak etme
birazdan yanınızda olurum

jiminie
pekala
acele et!
sizi bir an önce tanıştırmak istiyorum
görüldü

"selam." elindeki kitapları masaya bırakırken jimin'i ve henüz tanışmadığı arkadaşını selamladı. taehyung etrafında fazla insan olmasını sevmezdi. küçük baloncuğundaki insanlar onun için her daim yeterli oluyordu, bu yüzden jimin'in çokça kez söz ettiği bu arkadaşıyla tanışmak için pek de hevesli olduğu söylenemezdi.

"selam tae!" jimin ise taehyung'un aksine oldukça heyecanlıydı. taehyung'un ne kadar çekingen olduğunu biliyor, fakat çok sevdiği arkadaşını herkesle tanıştırmak istiyordu. taehyung onun için çok özeldi, küçük yaşlarda başlayan arkadaşlıkları yıllar geçse de hiç zedelenmemiş, aralarındaki bağ gün geçtikçe güçlenmeye devam etmişti. taehyung'un ne kadar güzel bir karaktere sahip olduğunu en iyi bilen kişilerden biri olarak da onu daha fazla insanla tanıştırmak istiyor, taehyung'un kendi güzelliğinin farkına varması için çabalıyordu. "jeongguk, bu en yakın arkadaşım taehyung," bir yandan elindeki elmayı ısırıyor, bir yandan da hızlı hızlı konuşuyordu. "taehyung, bu da jeongguk, bizden bir üst sınıfta, aynı zamanda komşumuz."

"merhaba, taehyung." oturduğundan beri ilk defa duyduğu ses ile yanaklarının kızardığını hissetti, taehyung. yeni insanlarla tanışmak gündelik bir şeymiş gibi gözükse de onun için yeniydi. verdiği tepkileri kestiremiyor, çekingenliğine engel olamıyordu. "merhaba, jeongguk." oldukça iri bir bedene sahipti. üzerine giydiği bol sweatshirt omuzlarını sarıyor, kemikli elleri elma suyu şişesini kavrıyordu. nemli gözüken saçları ve hafif kırmızı yanakları taehyung'a okulun takımlarından birinde olduğunu düşündürdü. sporla arası pek iyi olmadığından maçlara pek gitmezdi, bu yüzden jeongguk'la ilgili sadece tahminlerde bulunabiliyordu. "yemek yemeyecek misin tae? istersen paylaşabiliriz."

jimin'in konuşması ile dikkatini ona verdi, taehyung. gözleriyle jeongguk'u tanımaya çalışırken nerede olduğunu unutmuştu. utançla kızaran yanakları ile ayaklandı ve öğle yemeği almak için sıraya geçti. gözleriyle az önce oturduğu masayı inceliyor, jeongguk'un jimin'e gülerken gözüken dişlerini izliyordu. iri ve korkutucu sayılabilecek görüntüsü tavşan dişleri ile bambaşka bir hale bürünüyor, onu sevimli gösteriyordu.

öğle yemeği bitmek üzere olduğundan taehyung istediği tatlıdan alamamış bir halde somurtarak masaya geri döndü. meyveli yoğurdunun kapağını açarken suratı hala asıktı. "hey, ne oldu tae?" jimin'in endişeli sesi ile kafasını kaldırdığında kendisine doğrultulmuş iki çift gözle karşılaştı. jeongguk'un bakışları içini görmek istiyor gibiydi, o kadar derin ve ilgili bakıyordu ki taehyung herkese böyle bakıp bakmadığını merak etti. "tatlı kalmamıştı." üzgünce dudaklarını büzen taehyung jimin'in gülümsemesini sağladı. "tatlımı çoktan yedim, üzgünüm tae."

"benimkini alabilirsin." taehyung, beklemediği hareket ile şaşkınca bakışlarını jeongguk'a çevirdi ve tepsisindeki tatlıyı ona vermesini izledi. yanakları jeongguk'un etrafındayken sürekli kızaracakmış gibi görünüyordu.

"teşekkür ederim." gülümseyerek reddedemeyeceği tek şey olan çilekli pudingi tepsisine aldı. jeongguk'un ona gülümseyerek baktığından bihaber bir şekilde pudingini yemeye başladı.

•

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
ur so pretty | taekook (slow update)Where stories live. Discover now