5.Bölüm

4.4K 158 4
                                    

Annemin öpücükleri ile uyandım güne. "Güzel kızım hadi kalk. Bak daha hazırlanıp alışverişe gidiceksiniz. Az kaldı birazdan Cihangir de gelir. Hadi kalk güzel kızım. " Annem o kadar güzel konuştuki uyanmamak elde değil. Doğru ya bugün hem alışveriş hemde kına vardı. Ne aceleri varsa. Neyse ya... "Tamam annem uyandım. " Annem gülümseyip öptü yanaklarımdan. Sonra da odadan çıktı. Bende banyoda rutin işlerimi yaptım. Dolabın karşısına geçip ne giysem diye düşündüm. Şeker pembesi tonundaki eteğimi giydim. Gerçekten çok tatlı bir etek. Üstünede beyaz bir bluz . Beyaz ve pembe karışımı bir babet. Çanta takma gereği duymadım. Saçlarımıda düzleştirip uçlarını dalgalı yaptım. Makyajdam pek hoşlanmam. Ama buğün yapıcam. Belki onlara göre olmadığımı anlarlar. Hafif bir de makyaj yaptım. Inşallah beni kemdilerine uygun görmezler. Vazgeçerler. Aşağı inince tüm aile sofrada. Cihangir de gelmiş.
"Günaydın" hafif zoraki bir tebessümle herkese baktım. Hepsi Günaydın deyince bende sofraya yerime oturdum. Cihangir hiç bir şey söylemeden bana ve üstümdekilere bakıyor. Oley... beğenmedi. Bir şey yemiyordu. Doğruya kahvaltıyı beraber yapıcaktık. Onun için bende yeme girişiminde bulunmadım. Sonunda gözlerini benden alıp babama baktı. Çok mu kötü olmuştum? İstediğim bu değilmiydi zaten. Of... "Babamla konuştum buğün sadece alışveriş olucak yarın kına gecesi eversi gün düğün olucak." Bu daha iyi oldu. Hiç değilse eve biraz daha erken gelicem Cihan konuşmaya devam etti. "Onun için annem ile ablam birazdan gelir. Hep beraber gideriz." Işte bu biraz daha iyi annem benim yerime her şeyi yapar. "Biz Hira ile çıkalım. Annemler gelince sizde onlarla gelirsiniz. Bir sorun olur mu?" Nereye gidicez ya? Burda resmen konuk oyuncu olarak oturuyorum. "Yok oğlum sorun olmaz siz gidin." Annem resmen kırk yıllık damadı gibi davranıyor... sinir şey ne olcak...
Cihangir ayağa kalkıp bizimkilerle vedalaştı. Sonra birlikte dışarı çıktık. Arabanın kilidini açınca ikimizde bindik. Pek konuşmak istemiyorum açıkçası. "Nasılsın?" Bu dünyada herkesin istediği olmaz. "İyiyim. Sen" kısa bir an bana baktı "İyiyim. Alışveriş yapmayı sever misin?" "Aslında alışverişle pek aram yoktur." Konuşmak istediği belliydi. Ama ne sorucam ki bu saatten sonra. "Önce kahvaltı edelim sonrada bizimkilere yetişiriz." "Tamam. "
Sanırım muhabbet burda bitti. Zaten varmış olmalıyız ki araba durdu. Büyük ama huzurlu bir ortamdı. Sanırım lüks yerlerden hoşlanmıyor. Bu benim için iyi oldu. İkimizde indik. İçeri geçtik. Bir masaya oturunca bende karşısına geçtim. Garson iki menü verip gitti. "Ne yersin?" Direk bana sordu. "Kahvaltı tabağı ile çay." Biraz şaşırdı. Garsonu çağırdı. "İki tane kahvaltı tabağı ve iki çay" Garson onaylayıp gitti. "Biraz kendinden bahsedermisin? "
"Amerika da okudum. İşletme mezunuyum. Babamın şirketinde çalışcaktım şimdi bilmiyorum. Sahi evlendikten sonra çalışabilirmiyim?" Bana baktı. Biraz düşündü. "İlk başlarda olmaz. Buralarda hoş karşılanmaz. Gelinağa çalışıyor derler. Ama evliliğimiz ilerleyince bu konuda bir şeyler yapıcam." "Peki." Ne denir ki. Söz vermedi ama çalışıcam dedi.
"Ee devam et. Nelerden hoşlanırsın nelerden hoşlanmazsın." "En sevdiğim renk Siyah ve beyaz. En sevdiğim yemek içli köfte ve yaprak sarması. Film izlemeyi kitap okumayı ve müzik dinlemeyi severim. Şimdilik bu kadar zaten diğerlerini de öğrenirsin. Sıra sende." "Peki. İngiltere de okudum. Burda babamın işlerinin başına geçtim. Bazen iş için bir yerlere seyahat ediyorum bu zamanlarda istersen benimle gelebilirsin. Yemek ayrımı yapmam. Kitap okumayı seviyorum. Ama vaktim pek olmuyor. Film boş vaktim olursa. Müzikte aynı şekilde."
Bu sırada yemekler geldiği için yemeklerimize odaklandık. Yemeğimi o kadar çok odaklanmıştım ki Cihanın bana baktığını anlamadım. Gözlerim onu bulduğunda hemen kaçırdım gözlerimi gözlerinden. Çok güzel pancar gibi kızardım.
"Kalkalım mı bir an önce şu alışveriş bitsin." "Tamam kalkalım." Dedi hesabı ödeyip arabaya bindik. Yolculuk boyunca hiç konuşmadık. Alışveriş Merkezinin önünde durunca bana döndü. "Hira ne istersen al. Belki hayalindeki bir düğün değil ama damat dışında her şeyi sen seçip hayalindeki şeyleri yap. Lütfen." Söyledikleri hem üzdü hemde .... bilmiyorum. Değişik hissettirdi. Başımı sallayıp indim. Oda inip bana yaklaştı. Birlikte içeri geçip annemlerin yanına gittik. Sadece gelinlik damatlık takılar ve en kötüsü iç çamaşırı kaldı. Abim, Heja (Beratın ablası ve abimin kaçırdığı kız.) , Annem, kayınvalidem(!) , Havin hep birlikte kuyumcuya girdik. Kuyumcudan önce yarın giyincek kıyaferleri aldık evet abimle düğünüm aynı gün olcakmış.Ben ve Cihan yüzükleri seçerken annemle Cihanın annesi diğer takıları seçiyorlardı. Ben yüzüklere o kadar dalmışım ki Cihanın sesiyle irkildim.
"Istersen seninkini ben seçiyim." Bu aradada abim ile Heja da yüzük bakıyorlardı. Cihana dönmeden "TAMAM" dedim. Oda bir iki dakika bekleyip bir yüzük çıkardı. Çok güzeldi. Zarif ve narin bir yüzüktü.
"Ben bunu beğendim. Ama sen beğenmezsen başka seç."
Zevkine hayran kaldım.
"Hayır bu güzel bu olsun. " Bu davranışıma sevinip yüzüğü parmağama taktı. İki yüzük vardı parmağımda şimdi. Biri tektaş diğeri söz yüzüğüydü.
"Hadi sıra sende seç benim için."
"Tamam " dedim en ortada benimkine benzeyen güzel bir yüzük buldum. Benimki altın onunki gümüş olucaktı. Yüzüğü büyük bir görevmiş gibi ona uzattım. Elimdeki yüzüğü incelemeye başladı. Acaba beğenicek mi? Beğenmezse nedenini bilmiyorum ama çok üzülürüm. Sonra bana bakıp gülümsedi elini uzattı. Beğendiğini anladım. Yüzüğü parmağına taktım. Çok yakışmıştı. "Sevgili karımın zevkine hayran kaldım." Hemen önüme döndüm. Kıpkırmızı oldum. Cihan bu halime sırıtıp 'pislik' adama döndü. "Bunları alıyoruz. " dedi. Yüzüğü çıkardı bende çıkardım. Yüzüne bakmadan arkamı döndüm. Annemler de işlerini bitirmişlerdi. Kuyumcudan çıkıp gelinlikçiye girdik. En az on tane denedim ama hiçbirini beğenemedim. En sonunda abim ile Cihan içeri girdiler. "Hala işiniz bitmedi mi?" Dedi Cihan of napıyım güzel yok ki. Annem cevapladı
"Heja işi tamam da Hira beğenmedi bir türlü." Allahım sanki güzel varda ben bulamadım. Cihan bana baktı. Sonra aklında bir şey ölçer gibi bir hali vardı en sonunda bizimkilere dönüp.
"Tamam gelinlik işini biz hallederiz Hirayla, damatlık ları aldık. Gidiceğimiz başka yer var mı?" Allahım şimdi oraya gidicez. Cihanın annesi "Son bir yer kaldı." Dedi. Hepimiz çıkıp peşine takıldık ben en sonda yürüyordum utancımdan. Cihan bana yaklaşıp "Gelinlik için bildiğim güzel bir yer var. Orda bulabileceğine eminim." Kafamı sallamakla yetindim. İç çamaşırı satan yere gelince Cihan bana bakıp muzipce gülümsedi sonrada "Güzel şeyler al karıcım. Zevkine güveniyorum." Deyip abimin yanına ilerledi . Sonra bana dönüp göz kırptı. Pislik... Aceleyle içeri girdim. Arkamdan sırıttığına eminim. Ayrıca bana karıcım dediğinde içimde bir şeyler eriyor. Abim ile Cihan kapıdaydı. Heja kendine seçmişti. Sıra bendeydi. En kapalı şeylere bakıyordum ama hepsi birbirinden beterdi. En sonunda Havin seçemiyceğimi anlayınca bana yardım etti. Ama seçtiklerinin hepsi çok... sexydi. Evet evet sexydi. Hemen çıktım ama ne çıkmak pancardan da öte bir kızarıklıkla. Cihan halimi görünce gülümsemesi büyüdü. Pislik... Hemen dışarı çıktık. Arabanın önüne gelince bütün eşyaları annemler aldı.
"Biz gelinliği halledelim." Diyip annemlerden ayrıldık. Arabaya bindik. Küçük şirin bir gelinlik mağazasına geldik. Gerçekten olağanüstü gelinliker var dı.
"Burdan beğeniceğine eminim" dedi Cihan . Gözüme çarpan ilk gelinliği alıp giymek için kabine girdim. Büyük uğraşlar sonucu gelinliği giydim. Çok güzeldi. Tam istediğim gibi. Ama dışarı çıkamam Cihan görür. Evliliğimiz yeterince kötü birde uğursuzluk çıkmasın başıma . Hem annem sıkı sıkı tembih etti.
Gelinliği tekrar ecel terleri dökerek çıkardım. Kabinden çıkınca Cihan bana baktı.
"Neden giymedin? Beğenmedin mi? " Dedi. "Hayır beğendim. Hatta bu olsun ama sana gösteremem." Cihan olayı anlayınca gülümsedi. Ayakkabı işi zaten tamamdı. Cihan gelinliği alıp kasaya götürdü. Parasını ödeyip çıktık. Arabaya bindik. Cihana döndüm. "Kaç yaşındasın?" Soru sormama biraz şaşırdı ama mutlu oldu.
"25 sen? " "Bende 23 yaşındayım. Aramızda pek yaş farkı yokmuş."
Bana bakıp gülümseyerek onayladı. "Eve mi bırakıyım? Yoksa gitmek istediğin bir yer var mı?" "Aslında eve gitsem iyi olur yoruldum." "Peki tamam." Diyip yol boyu konuşmadık. Eve vardığımızda indim arabadan. O da indi bagajı açıp poşetleri çıkardı. Bana yaklaşıp "Yarın kına gecesi için kuaför gelir. Sizin evde yapılacakmış. Bizde bizim evde erkek erkeğe bir eğlence düzenlicez. Yarın büyük bir ihtimalle görüşemicez. Bir şey olursa ya da bir şeye ihtiyacın olursa beni arasın. Birazdan sana mesaj atarım numaramı kaydedersin." Erkek erkeğe kısmına vurgulamışrı. Bu beni gülümsetmişti. "Tamam" dedim bu duruma canı sıkıldığı belli ama bir şey yapamam. Bunları yaptığıma dua etsinler. Ama onun bir suçu yok ki. Poşetleri bana uzattı elinden alınca elimiz birbirine değdi. Elektrik çarpmış gibi hemem poşetlerle birlikte elimi geri çektim. Ama o poşet olmayan elimi tutup baş parmağı ile okşadı. İkidir aynı şeyi yapıyor bu neden bu kadar beni etkiliyor ki? Midemde kelebekler kırlangıçlar uçuşuyor. Heyecandan kalbim göğüs kafesimi terk edecek gibi hızlı atıyor. Bu kadar basit bir hareketle böyle oluyorsam...
"İyi geceler" dedi. Bende sesimi bulup kısık bir şekilde "iyi geceler" dedim elimi bıraktı. Hızla eve girdim. Odamı çıkıp pijamalarımı giydim. Yatağa sırt üstü yatıp tavanı inceledim. İstemdışı eliyle okşadığı yere dokundum. Sonra telefonum mesaj sesi yankılandı odada. Mesajı açtığımda gülümsemem ile okudum " yarın erken uyancaksın hemen uyu tekrar iyi geceler:)" 'Kocan Cihangir'
Mesajı okudum. Acaba cevap yazsam mı? Boşver uyuduğumu sanır. Numarasını kaydettim. Ama ne diye kaydetceğimi bulamayınca Cihan diye kaydettim. Kocan demiş bu kelimeler neden çok hoşuma gidiyor? Of ... daha fazla düşünemeden kendimi en güzel kollara yani uykunun kollarına bıraktım...

Doğu'nun Güneşi (Mardin ve aşk )Where stories live. Discover now