''Oyuna devam mı ediyorsun?'' diye tekrar fısıldadığında sıcak nefesini dudaklarımda hissetmemle yüzümü daha da buruşturdum. Ensemde olan elini sıkılaştırırken korkuyla çenem daha da kasılmaya başlamıştı. Gözlerine inanılmaz bir öfkeyle baktığımda yüzündeki arsız sırıtışı silmeden gözlerini dudaklarımdan ayırıp gözlerime dikti. ''Sert kız, öyle mi? En sevdiğim. Yani konuşmuyorsun ha? Seninle çok eğleneceğiz öyleyse,'' dediğinde kafamı ondan kurtararak tekrar ters tarafa çevirdim.

Oynadığı sakinlik oyununun aksine ne kadar sinirli, öfkeli ve gergin olduğu belli oluyordu. Sonuçta peşinde kendinden daha tehlikeli adamlar vardı! Artık onun için üzülmüyordum. Umarım onun icabını görürlerdi.

Levent'in Yiğit'e başıyla bir işaret vermesiyle Yiğit yine dibimde bitmişti. Öfkeli bakışlarımı rahatsız edici olması gereken bir boyutta onun da üzerine diktiğimde umursamadan ayak bileklerimi çözmeye başladı. Ayaklarımı çözdüğünde umutsuzca hafifçe debelenmeye başladım.

Hiçbir tepki vermeden bu sefer ellerimi çözmeye başladı. Ellerimi de çözdüğünde dirseğimden kavrayarak savurur gibi yattığım yerden kaldırdı. Düşmeme fırsat bile vermeden çekmeye başladığında tökezlesem de sürüklemesine izin verdim. Direnecek gücü artık kendimde bulamıyordum. Yiğit kolumdan tutarak beni Levent'in önüne ittiğinde bu sefer Levent düşmeme izin vermeden saçlarımdan kavrayarak doğrulmamı sağlamıştı.

Hemen önümüzdeki sehpanın üzerinde duran derin ve geniş su kabını gördüğümde arsız bir şekilde gülmeden edemedim.

''Gerçekten çok klişe. Kendinizi ucuz Amerikan filmlerinde sanıyor olmalısınız,'' dediğimde onu daha fazla öfkelendirdiğimi anlamıştım.

Sert bir hamleyle dizlerimin üstüne çökmeme sağlarken debelensem de tekrar kalkamamıştım. Kafamdan sert bir şekilde tutarak beni su kabının yanına yaklaştırdı. Yüzüm suya gömülürken bir süre nefesimi tutmaya çalıştım.

Bunu birkaç kere dizilerde görmüştüm ve hep çok abartı bulmuştum. Sonuçta nefesimi tutarak bunun üstesinden gelebilirdim. Bir yandan da dikkatimin dağılmaması için içimden süre tutuyordum. Saç diplerimde hissettiğim acıyla kafam geriye doğru çekilirken tam derin bir nefes almıştım ki tekrar sert bir şekilde yüzüm suya gömülmüştü. Nefesim yarım kalırken genzimi yakan su acı verici bir şekilde yayılmaya başlamıştı.

Demek böyle oluyordu!

Kafamı tekrar çektiğinde bu sefer acıyla öksürmeye başlamıştım ki yüzüm tekrar acımasız bir şekilde suya boğulmuştu. Ah, ciğerlerim yanıyordu!

Klişe ve berbat bir şeydi!

Kesinlikle işe yarıyor olmalıydı.

Belki de Kuzey benden kaçıp benimle konuşmak istemediği zamanlar da bunu onun üzerinde deneyerek benimle konuşmasını sağlayabilirdim.

Bu sefer diğerlerine göre daha uzun süre suda kaldığımı anlanmıştım. Ciğerlerim patlayacakmış gibi şişmeye başlamıştı.

Tekrar sudan çıkartıldığımda yine halsizce öksürmeye başladım.

''Konuşmuyor musun?'' sorusunu karşılıksız bırakmamla tekrar suya gömülmüştüm. Birinci dakikanın sonuna yaklaşırken bu yoğun sızıyla artık umutsuz bir şekilde hayatımın bir film şeridi gibi gözümün önünden geçmesini bekliyordum.

Hadi ama, ben tam bir iyi kız olmuştum. Babamın yaptığı o son şeye kadar ailesine saygılı bir kız olmuştum. Kimsenin kötülüğünü istememiştim. Herkese merhametle yaklaşmıştım. Bir sürü sosyal sorumluluk projesinde gönüllü görev almıştım. Sokak hayvanları içi sokaklara mamalar bırakırdım. Hava soğuksa ve küçük, yumuşacık bir kedi görmüşsem arkamı dönüp gidemezdim.

Gel de Sil İzleriniWhere stories live. Discover now