"Ama hepimiz yüzmeye gideceğiz, o da gelseydi. Birlikte vakit geçirirdik."

Tabi ya, yüzme! Bugün yüzmeye gideceklerdi. Daha doğrusu Pınar'ın kantinde söylediklerinden sonra sadece ikisi gidecek sanıyordum ama anlaşılan diğerleri de onlara katılma kararı almıştı. Peker'in benim için onları ikna etme çabası, şu durumda bile, yüzümü güldürdü. Sanırım iki tarafında gönlünü yapmaya çalışan tek kişi Peker'di.

"Hayır Peker, şu an olmaz abim," dedi Kamer. Konuşana kadar onun orada olduğunu bile anlamamıştım. "Hem Pınar'da bizimle olacak, aramızdaki gerginliği fark eder canı sıkılır onun da. Gerek yok. Ahu'yla daha sonra gideriz."

Ağırca yutkunup geriye adımladım. Kamer'e de hak veriyordum. Sonuçta sürekli huzur kaçıran bir insanı bende en keyifli anımda istemezdim. Kapıdan uzaklaşırken duyduğum son şey Peker'in itirazları olmuştu.

Dakikalardır bakıştığım tavana bakmayı kesip sağ tarafıma döndüm. Gözlerimi kapattım. Ancak rahat edemediğim için bu sefer sol tarafıma döndüm. Gözlerimi kapattım ve uyumaya çalıştım. Ancak kafamdaki sesler buna izin vermiyordu.

"Off!" diye sızlandım.

Saatlerdir yatakta bir o yana bir bu yana dönüp duruyordum. Vakit geçsin diye yapmadığım şey kalmamıştı. Hem telefondan hem de rafımdaki kitaplardan alıp okumuştum. Ancak okuduğum şeyden gram bir şey anlamamıştım. Bu yüzden sonraki şansımı sosyal medyadan yana kullanmıştım. Lakin sonuç yine hüsrandı. Baktığım postlardan da hiçbir şey anlamamıştım. Önüme çıkan her şeyi beğenip geçmiştim. Hatta bir ara yorumlarda gezinirken yanıyorum ara beni diyen bir hesaba mesaj atmıştım.

Tamamen yanlışlıkla olmuştu.

Kadını ikna edeceğim diye göbeğim çatlamıştı. Konumu ve ücreti konuşalım deyip deyip darlamıştı beni. Kadın olduğumu söylediğimdeyse  fark etmez diyerek bana hayatımın şokunu yaşatmıştı. Çareyi en son hesabı engellemekte bulmuştum ve tabi açabileceği diğer hesapları da. Başka bir hesap açar yazardı neme lazım.

Kadın ırzıma göz dikmişti bir kere!

Böyle böyle geçmişti zaman ama eve ne gelen vardı ne de giden! Saatlerdir ses soluk çıkmıyordu biyolojik unsurlardan. Onların gelmesini bu kadar çok istememin sebebi, Barlas ile konuşacak olmamdı. Evet kolay olmayacaktı ama ona bir özür borçlu olduğumu düşünüyordum. Her ne kadar kibirli biri gibi görünsemde öyle değildim. Hatalı olduğumda özür dilemekten asla çekinmezdim. Tıpkı Barlas geldiğinde de çekinmeyeceğim gibi.

Yattığım yerden doğruldum. Bu dört duvar arasında aşırı sıkılmıştım. Gidip mutfaktan bir şeyler aşırsam iyi olacaktı. Hem Pekerlerin geleceği falan yoktu. Belli ki eğlenceye dalmışlardı.

Sesli bir iç çektiğimde yataktan kalktım. Solunum cihazımı, yani telefonumu da, yanıma alarak odadan çıktım. Merdivenleri birer ikişer inerken dış kapının açılmasıyla aniden durmak zorunda kaldım. Sağlı sollu iki tane kocaman merdiven vardı evin girişinde. Dış kapı, merdivenlerin başından bile görünüyordu. Salon ise dış kapının tam karşısında kalıyordu. Yani kapının önündeyken bile salonun bir kısmını görebiliyorduk. Buranın değişik bir mimarisi vardı ama güzeldi, sevmiştim.

Merdivenin ortasında dikili bir halde dururken eve girenlere baktım. Sonunda Kamerler gelmişti. Hepsi oldukça yorgun görünüyordu. Ama yüzleri gülüyordu, belli ki günleri güzel geçmişti. Onlar adına sevinmiştim. Sabah ki tadsız kavgayı unutmaları iyi olmuştu.

Kamer'in ardından Latif girdi eve. Onun ardından ise Peker ve Barlas. Kapıdan içeri en son, hiç beklemediğim biri girdi.

Pınar.

TOMRİS | Gerçek Ailem Where stories live. Discover now