23

2.3K 216 62
                                    

!!! Cinsel hassasiyet uyarısı !!!

Eve geldiğimde kapının ziline bastım. Aynı zamanda biraz gergindim de. Bu kez de yaptığım planın ters tepmesini istemiyordum. Pars her seferinde anlıyordu. Ama bu sefer usta bir oyunculuk sergileyeceğime emindim.

Pars'ın kapıyı açmasıyla içeriye geçtim. Kaşlarını çatmıştı ki bana gerçekten kızmadığı zamanlar haricide kaşlarını çatmazdı. "Evet, dinliyorum. Neden bu kadar geç kaldın?"

"Pars önce bir üstümü değiştirsem. Hm? İçeriye geç. Hemen gelip anlatacağım. Söz."

Konuşurken bir yandan da yerimde sallanıyor ellerimle oynuyordum. Pars'ın buna hayır diyemediğini geçtiğimiz haftalarda fark etmiştim. Bunu yapmak beni kötü biri yapmamalıydı bence.

Pars'ın onaylamasıyla koşarak odama geçtim. Hemen üstümü çıkarttım. Bacaklarımın arası hala yanıyordu ama çok güzel olmuştu. Pürüzsüz ve kızarıktı. Plandan küçük bir sapma bence sorun olmamalıydı. Hemen iç çamaşırımı da çıkartıp dolabımın derinliklerine sakladığım ve en sevdiğim iç çamaşırlarından birin çıkarttım.

Bunu çok seviyordum. Ön kısmı içimi gösterecek kadar değildi ama yine de belli ediyordu. Pembeydi ve arkasından ince bir ip geçiyordu. Kenarlarındaki ipin üzerinde de çiçekler vardı. Normal bir tangaydı işte. Ama benim kendime aldığım ilk iç çamaşırı olduğu için özeldi.

Onu hızlıca üstüme geçirip dolabımın üst kısımlarına yöneldim. Şimdi güzel bir şort seçmek lazımdı. Gözüme kestirdiğim pembe fırfırlı şortu alıp onu da giydim. Üstüme de sevdiğim ve sık sık giydiğim beyaz uzun t-shirtümü geçirdim. Ardından hemen lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım ve tekrardan odama geçip çilekli lip balmımı sürdüm. Bence hazırdım.

Yavaş adımlarla oturma odasına doğru yürüme başladım. Pars televizyon izliyordu. Acaba yemek yemiş miydi yoksa beni beklemiş miydi? Sessizce yanan kadar geldim. Benim geldiğim fark etmişti fakat gözlerini hala televizyondan ayırmamıştı. 

Sinirlenmeye başlıyordum. Bu yüzden iyice dibine girip ayırarak oturduğu bacaklarının üstüne çıktım. Ve sanki dünyanın en rahat şeyine oturuyormuşçasına onun kucağına kuruldum.

"Şimdi anlatabilirim. Dinleyecek misin beni?"

Çatık kaşlarıyla televizyonu kapattı. Bu sanırım 'evet, seni dinliyorum' demekti. Hemen anlatmaya başladım ben de.

"Sana demiştim ya Beyazıt kuaföre gitmek istiyor diye. Saç kestirmek için değildi. Basketbol takımında. Bu yüzden daha estetik görünsün diye bacaklarını aldıracakmış."

Çattığı kaşlarını rahat bırakmıştı ve ilgiyle beni dinliyordu. Ama hala affetmemişti. Eğer öyle olsaydı ellerini belime yerleştirirdi. 

"Ben de onunla gittim işte. Sonra dedim ki neden ben de yaptırmıyorum."

Gözleri anında çıplak bacaklarıma kaydı. Nefesimi tutup tepkisini beklemeye başladım. Bir şey demeden tekrardan yüzüme bakmaya başladığında istediğim tepkiyi alamamış olmanın can sıkıntısı vardı.

Ellerinden birini alıp üst bacağıma yerleştirdim. Ardından elim yardımıyla ona okşattırmaya başladım. Üzgün bir ses tonuyla konuştum.

"Beğenmedin mi Pars? Sence güzel olmamış mı? Niye bir şey demiyorsun? Ben hoşuna gider zannetmiştim."

Derin bir nefes aldı. Ve konuşmaya başladı.

"Beğendim. Beğendim beğenmesine ama bir daha beni bu kadar saat habersiz bırakma Emir. Endişeleniyorum."

KEDİCİK "GAY - MPREG"Onde histórias criam vida. Descubra agora