Bir gece yarısıydı...
Eğlenceden yeni çıkmış sarhoş sarhoş arabama doğru ilerliyordum. Arkamdan biri kolumu tuttu ve arkamı döndüğümde Efsun'u gördüm. Bana bişeyler söylüyordu ama ben sarhoş olduğum için anlamıyordum. Bu şekilde araba kullanamayacağımı anlamıştım. Tam o sırada küçük gereksiz beni aradı. Küçük gereksiz kim mi? Benim tipsiz kardeşim Berk...
Evet evet Berk. Telefonu açtığımda deli gibi bağırıyordu. En son kelimesini anlayabilmiştim "nerdesin" aslında içimden hiç cevap vermek gelmedi. Ama annem ve babam merak etmesin diyerek "sarhoşum taksi bulmaya çalışıyorum"diyerek cevap verdim telefonu yüzüme kapattı. Bu çocuk deli gibi bişey nerde ne zaman olacağını nasıl konuşacağını bilmeyen dengesizin teki bazen üvey evlat olduğunu düşünüyorum. Ben kim miyim? Evet ben... ben Berrak Su Atamar, ünlü mimar Mert Atamar ve Mine Atamar'ın büyük kızı Berrak Su Atamar. İki tane erkek kardeşim var. Edis ve Berk...
Edis,profesör bir dedektif ve çok yakışıklı bir kardeşim.Berk ise doktor...kedisine tipsiz diyorum gerçekten çok tipsiz. Beş-on dakika sonra yanıma bir taksi yaklaştı ve "Berrak Hanım"...
"Evet benim"
"Beni Berk Bey gönderdi,sizi eve bırakmam gerekiyor"dedi. Çok şaşırdım ilk kez Berk benim için birşey yapıyordu. Bunun altından bişey çıkmasa bari. Neyse taksiye bindim ve taksi hareket etti. Sarhoş olduğum için etrafı pek fazla göremiyordum fakat orman yolundan gittiğimizi söyleyebilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMCÜL HATA
AdventureHayatında yaptığın küçüçük bir iyilik bütün hayatına yaptığın en büyük ölümcül haya oldu...
