♱IV♱

65 12 183
                                    

Öncelikle kilisenin arkasındaki ahıra uğranılıp hayatta kalmış olan at ahırın sıcaklığına yerleştirilmiş, birbirine karışmış olan zincirleri açmayı beceremedikleri için Seluvis'in çevresinde yumak olmuş günahkârlar kiliseye teslim edilmiş ve Varré ısıyı tekrar tadamadan tüfeğini alıp yollanmıştı, ve doğal olarak kilisede Başrahip Miquella'yı saymadıkları sürece bu adı çıkmış bireylerle bir başlarına kalmış olan rahibelerin içini bir huzursuzluk kaplamıştı.

Miquella yüksek merdivenlerin başında konuşmasına başlamışken, Renée ve Via soğuktan hâla tir tir tireyen günahkârları iç içe geçmiş pozisyonlarından ayırmaya uğraşıyordu, Olivia, Nevada ve Ariana ise kalacakları odaya koşmuş, ısıtılmış havlularını ve giyecekleri kıyafetleri hazırlıyorlardı.

"Dostlarım, içinizi korku ve umutsuzluk kaplamış olmalı, yazık size. Bu kadar zorlu şartlar içinde buraya ulaştırılmanız gerçekten ideal olmadı, öncelikle bu yüzden içtenlikle özür dilemek istiyorum-"

Miquella gür ve şiirsel sesiyle günahkârlara burada oldukları için ne kadar mutlu olduğu ve burada onlara nasıl iyi bakılacağını ballandıra ballandıra anlatırken Renée ve Via ağır zincirin her şıngırdayışında ufak bir telaş ve özellikle de empatiyle birbirlerine bakıyorlardı.

"Sizi gece gece germek istemem zavallı konuklarım, bu sebeple rehabilitasyon sürecinizin nasıl geçeceğini yarın sabahtan itibaren konuşuyuyor olacağız, maalesef Varré geri dönene kadar zinciriniz bağlı kalıyor olacak, ama kardeşlerim sizi ısıtacak. Varré döndüğü zaman üzerinizi değiştirip karnınızı doyurduktan sonra rahat rahat uyuyabileceksiniz."diye söze devam etti Başrahip, Renée de son olarak Seluvis'in kolları arasına sıkışıp kalmış gibi duran Jessica'nın oradan sıyrılmasına yardım etti.

Bütün rahibeler, günahkârların ilk belirlendiği günden beri kimin kim olduğunu ve günahını neler olduğunu Başrahibin özel talebi üzerine ezberlemişlerdi ve nasıl oluyorsa onları sonunda yüz yüze görebilmek Via'da eski bir tanıdıkla tekrardan karşılaşma hissi uyandırıyordu.

Başrahibin konuşması bittikten ve onların odalarına götürülmesini istedikten sonra tekrardan tek sıra hâline gelebilmiş olan günahkârlarların en önünde Renée vardı ve içlerinden birinin bile çıtı çıkmayan bu insan grubunu bir sürü mumla aydınlatılmış olan yüksek tavanlı koridorlardan odalarına doğru yürütüyordu, sıranın en arkasından ise Via takip ediyordu.

Açıkçası iki rahibe de Başrahibin uzun konuşması sırasında aralarından hiçbirinin huysuzlanmamış yahut tek bir kelime bile etmemiş olmasına başta içten içe şaşırmış olsalar bile, onları birbirlerinden ayırırken her birinin ne kadar üşümüş ve yorgun göründünü fark etmeleriyle bu şaşkınlıkları da uçup gitmişti.

Çabucak onları odalarına getirdiler ve sonunda Olivia ve Nevada'nın onları özenle hazırladıkları sıcacık havlularla sarmaladılar, kimisinin saçlarında, kirpiklerinde ve kaşlarında, kimisinin de bıyıklarını uçladında asılı kalmış olan buz parçaları eridi, soğuktan mosmor olmuş dudaklar asıl renklerine kavuştu ve en nihayetinde de fermuarlanmış o ağızlar gevşemeye başladı.

"Bize ne olacak?" diye soran Reverie, hem rahibeler hem de günahkârlar arasından ilk konuşan kişi olmuştu. Kızın incecik bacakları daha da ince olan hapisane uniformasının içinde tir tir titriyordu.

Olivia hızlıca üst üste katlı duran sıcak havlulardan bir tanesini daha iyice açıp onun etrafına sarmak için harekete geçerken, Renée hemen cevap vermeye koyuldu. "Lütfen korkmayın kardeşlerim," -Başrahip özellikle günahkârlara öyle seslenilmesini istemişti- "size iyi bakacaĝımızı ve bütün manevi yaralarınızı kapatacağımızı garanti ederiz.".

BIG NAME SINNERS |PARTICIPARION BOOKحيث تعيش القصص. اكتشف الآن