"Cesaret," diye mırıldanırken derin bir nefes aldı. İhtiyacı olan tek şey biraz cesaretti.

Binanın geniş kapısına yaklaştığında kapalı olduğunu fark etti. Başını kapıya yasladı ve içeriyi görmeye çalıştı. O sırada içerideki küçük kabinin kapısı açıldı ve orta yaşlı bir adam dışarı çıktı. Adam binanın kapısını araladı ve yüzünde şüpheci bir ifade ile Ateş'e baktı.

"Birini mi arıyorsunuz?"

Genç adam bunun elindeki tek şans olduğunu biliyordu. Bu yüzden de bunu en iyi şekilde değerlendirmeliydi. 'Cesaret,' diye geçirdi içinden bir kez daha.

"Maya Fırat'la görüşmek için buradayım," dedi sesinin olabildiğince düz ve resmi çıkmasına özen göstererek. "Kendisi beni bekliyor."

Adam Ateş'i süzmeye başlamıştı. "Bu saatte mi? Maya Hanım genelde bu saatte ziyaretçi kabul etmez."

Ateş bir şeyler yapması gerektiğini fark etmişti. Eğer adam ondan şüphe duyarsa ve gelişini onaylamak için genç kadının dairesini aramaya kalkarsa tüm şansını kaybedebilirdi. Maya onu kabul etmeyebilir, hatta binadan çıkarılmasını bile isteyebilirdi. Ateş hemen bir şeyler yapması gerektiğini biliyordu ve o anda aklına Esra ile yaptıkları konuşma geldi.

"İsmim Ateş Hüner," dedi resmi bir ses tonuyla. "Avukatım." Elini ceketinin cebine soktu ve bir kartvizit çıkararak adama uzattı. "Maya Hanım şu anda beni bekliyor. Bu saatte çalışmak benim için de normal değil ama Serra Hanım bizzat arayarak gelmemi rica etti. Maya Hanım'la menajeri arasındaki hukuki bir problem ile ilgili olarak buradayım."

Yaşlı adam birkaç saniye daha Ateş'i süzdükten sonra kapıyı ardına kadar açtı ve geri çekilirken "Giderken sinirleri tepesindeydi. Sorun olduğu belliydi," diye mırıldandı. Genç adam kendi kendine gülümsedi. Boş atmıştı ama anlaşılan dolu tutmuştu. Muhtemelen binadan çıkan kişi Maya'nın menajerinin ta kendisiydi.

Yaşlı adam görevli kabinine girmeden önce "Hangi daire olduğunu biliyorsunuz, değil mi?" diye sordu şüpheli bir ifadeyle.

"Elbette," derken Ateş gülümsüyordu. "Çatı katı."

Yaşlı adam arkasından kabinin kapısını kapatırken Ateş de rahat bir nefes aldı ve asansöre bindi. Tuş takımına bir an için göz attı ve P tuşuna bastı. Asansör hızla yukarı çıkarken kalp atışları hızlanmaya başlamıştı. Birkaç dakika içinde Maya ile yüzleşecekti ve bunun düşüncesi bile inanılmazdı.

Asansör durduğunda sessiz adımlarla dışarı çıktı ve ahşap görünümlü çelik kapının önünde dikilmeye başladı. Maya'nın yaşadığı yeri bulmuş, yaşlı bir adam kandırıp binaya sızmış ve kapısına kadar gelmişti ama tam da bu noktada her şey bir anda dehşet verici derecede korkutucu görünmeye başlamıştı. Tek yapması gerekenin kapıyı çalmak olduğunu biliyordu ama eli bir türlü gitmiyordu işte. Eli birkaç kez kapının tokmağına gitmişti elbette ama aynı hızla geri çekilmişti sonunda.

O sırada içeriden, çok yakından bir ses geldi. "Tamam, tamam. Ben gider alırım." Ve Ateş daha ne olduğunu anlamadan kapı açıldı. Genç adam, Maya'nın yanında gördüğü kızıl saçlı kadın ile karşı karşıya kaldı bir anda. Kadın şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırırken Ateş bir adım geriye gitti.

"Umarım seni Burak göndermemiştir. Çünkü Maya geçen sefer gayet net bir şekilde artık onu görmek istemediğini belirtmişti diye hatırlıyorum."

"Neden bahsettiğiniz hakkında hiçbir fikrim yok," derken, Ateş şiveli bir Türkçe'yle konuşan kadına gülümsedi.

Genç kadın, tek kaşı havada, onu süzdü bir an için. "O zaman kimsin sen? Ve neden buradasın?"

UNUTMA BENİWhere stories live. Discover now