𝙲𝚑𝚊𝚙𝚝𝚎𝚛 | 𝟺𝟷

Start from the beginning
                                    

Ona dönüp yüzünü incelerken, kafasını önüne çevirmişti.

"Seni seviyorum."
"Biliyorum."

"Birini sevdiğimde, ne istenirse onu yapan bir adama dönüşüyorum ancak..."

Güldüğümü fark edince, bana dönüp kaşlarını çattı.
"Neye gülüyorsun?"

"Beni sevdiğini söylüyorsun. Sonra sevdiğim ne derse onu yaparım diyorsun, ama bir şey söylüyorum ve ilk verdiğin yanıt 'hayır' oluyor."

Omuz silkip devam ettim.

"Biraz inanması güç geldiğinden gülüyorum. Belki de beni o kadar sevmiyorsundur."
Bedenini bana çevirdi.

"Mara, seni seviyorum diyorum. Senin için iyileşmişken, sana olan sevgimi küçümsemeyi aklından bile geçirme. Sadece çift kıyafetleri giymeyi..."

Duraksadı, gözlerini yumup devam etti.
"...sevmiyorum."
"Pekala anlıyorum."

Kafamı sallayıp gitmesi için beklemeye başladım. Yoongi derin bir nefes verdi.

"Anlamıyorsun."
"Hayır, anladım."

Ona dönüp net bir şekilde konuşmuştum. Yoongi birkaç saniye yüzüme baktı, ardından vitrine. Sonra yeniden bana döndü.

"Bu konuyu burada kapatacağız değil mi?"
"Elbette."

"Emin misin?"
"Elbette."

"Bu konuyla ilgili daha fazla trip atmayacaksın?"
"Elbette atmayacağım."

Gözlerini kıstı.
"Emin olabilir miyim?"

Gülümsedim.
"Elbette."
"Aramız iyi değil mi?"

Birkaç saniye yüzüne baktım. Ardından mırıldandım.
"Elbette."

~

Sabah uyandığımda yanımda Yoongi'yi görememiştim. Merakla saate baktım, 10'a geliyordu ve bugün hafta sonu?

Belki de mutfaktadır düşüncesiyle yerimden doğruldum ve dağılan saçlarımı düzene soktum. Ayağa kalkmamla kapının açılması bir oldu.

Yoongi ile yüz yüze karşılaşınca, yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirmişti.

"Günaydın, güzelim."
Hafif bir tebessümle yanıt verdim.
"Günaydın. Kahvaltı mı hazırlıyordun?"

Yoongi kafasıyla reddetti, ardından arkasındaki paketi çıkarıp bana uzattı. Kaşlarım çatılırken, paketi elime alıp inceledim.

"Bu ne?"
"Dün seni kırdığımı düşündüm. Her ne kadar sorun olmadığını söylesen de..."

Eliyle paketi işaret edip devam etti.
"...gönlünü almak için ufak bir hediye sadece. Aç bakalım, beğenecek misin?"

Merakla paketi açıp içine baktım. Ardından büyüyen gözlerimle Yoongi'ye döndüm.

"Sen ciddisin?"
Gülümsedi. Hızla paketin içinden birkaç çift katlanmış eşofman çıkardım.

"Çift kıyafetleri giymeyeceğini söylemiştin."
"Evet, ancak sen giymek istiyorsun."
Ardından eliyle paketi işaret etti.

"Hangisini beğenirsin bilemediğim için birkaç tane aldım. Hangisini beğenirsen, onu giyelim."

Kıyafetleri yatağın üzerine bırakarak Yoongi'nin boynuna atladığımda sarsılmıştı.

Bedenimi sıkıca kavrayıp kıkırdadı.
"Bu kadar sevineceğini bilmi-"

Hâlâ kucağındayken, dudağına minik bir öpücük kondurmuştum. Birkaç saniye öylece bana baktı, ardından dudakları hafifçe yukarı kıvrıldı.

"Bu beni mutlu etti Yoongi..."

Ayaklarım yere basmış olmasına rağmen ellerimi boynundan çekmemiş ve devam etmiştim.

"Teşekkür ederim ama..."
"Ama?"

"Ben bencillik yapmak istemiyorum. Bir şey yapacaksak, bunu sen de istediğin için yapalım."

Bu sefer o dudaklarıma bir öpücük kondurdu ve fısıldadı.

"İstiyorum."
Kafasını yana yatırıp gülümsedi.

"Seninle çift kıyafeti giymeyi istiyorum Mara."
"Gerçekten mi?"
Mırıltıyla onayladı.

"Dün gece bu konuyu düşündüm ve gerçekten. Hem bugün şu pembeleri giyerek başlayabiliriz."

Bakışlarıyla yatağın üzerindeki toz pembe eşofmanları işaret etti. Otuz iki diş sırıtarak uzanıp aldığım eşofmanı ona fırlattım. Havada yakaladığı gibi tişörtünü çıkarttı.

Eşofmanı üzerine geçirdiğinde, pantolonunu da indirdi. Yutkunup bakışlarımı kendi eşofmanlarımda gezdirdim.

"Tamamdır. Ee sen neden giyinmiyorsun?"
"Sen burada mı olacaksın?"
Sırıttı.

"Birlikteyiz, neden çıkmam gereksin?"
Gözlerimi büyüttüm.

"İki dakikada değişirim, gerçekten iki dakika..."
Kafasını salladı.
"Değiş hadi."

"İki dakika çıksan mı?"
Kafasıyla reddetti.

Ellerini göğsünde birleştirdi ve devam etti.
"Sen beni izledin, ben neden çıkıyorum?"
Kafasını yana yatırdı.

"Hem şu an için erkek arkadaşınım, utanmak için bir sebebin kalmamalı."

Yanıt vermeden yüzüne bakmaya devam edince, eğilip yanağımdan öptü ve devam etti.

"Kapıda bekliyorum."
Gülümsedim.

O çıkar çıkmaz iki saniyede üzerimi değiştirip saçlarımı topladım. Banyoya girdim, elimi yüzümü yıkadım.

Daha sonra aynanın karşısında hızlıca rimel sürüp çıktım. Yoongi sırtını duvara yaslamış, uzun koridorun ortasında dikiliyordu.

Beni görür görmez gülümsedi.
"Güzeller güzeli..."

Kendi kendine mırıldanmıştı. Koşarak ona sarıldığım sırada sağ kolunu belime doladı, bedenimi yerden kaldırarak merdivenlere yöneldi.

"Nereye?"
"Ne demek nereye? Bu kadar güzel olmuşuz, dışarıda kahvaltı yapmayalım mı?"

Kahkaha attım.
"Eşofman giyiyoruz. Ne güzeli Tanrı aşkına?"

"Eşofmanla bile güzelsin. Farkında değil misin?"
Derin bir nefes verdim.

"Şu halinle en baştaki halini karşılaştıramıyorum bile. Sen nasıl bir şeysin ya..."

Bedenimi yere indirip dudaklarımdan öptü. Geri çekilmeden önce fısıldadı.

"Ben de aynı şeyi senin için düşünüyorum."
Bir kez daha öptü.
"Sen nasıl bir şeysin..."

𝘾𝙝𝙖𝙧𝙢𝙞𝙣𝙜 𝙎𝙞𝙧 || 𝗠𝗬𝗚Where stories live. Discover now