21. Bölüm - Şimdi seninle ne yapmam gerekiyor?

En başından başla
                                    

"Siktit git kızım! Sen her zaman bir kadın kendi için güzel görünür dersin."

"Kendimi güzel hissetmek istemiyorum."

"Her koşulda giyimine, makyajına özen gösteren sen mi diyorsun bunu?" diyerek üsteleyince yüzümü buruşturdum.

"Tanrım Mert! Özgür bir şekilde depresyona girmek istiyorum, lütfen beni rahat bırakır mısın?"

Muzipçe kıkırdadı. "Eh sanırım bu anlaşılabilir. Görünüşe göre depresyonun tüm bedenine yayılmış... Şuna bak saçını tarama zahmetine bile girmemişsin."

Sinirle ofladım. "Gerçekten seninle uğraşacak enerjim yok, beni hiç görmemiş gibi davran olur mu?"

"Tamam. Merakım tavan yapsa da bugün nasıl göründüğünü umursamayacağım." Kahkahası göğsünde gümbürdeyince daha da sinirlendim.

"Git başımdan Mert."

"Son bir şey söylememe izin ver kanka..."

Omzundan iterek sözünü kestim. "Yine görünüşümle ilgili bir yorum yapacak olursan yemin ederim aklımı kaçıracağım."

Biraz daha bana eziyet etmeye devam ederse muhtemel okulun ortasında onu öldürmeye çalışacaktım.

Alaycı tavrını korusa da şaşkınlıkla gözlerini açtı. "Siktir. Bugün niye bu kadar şirretsin?"

Ona sinirli davrandığım için suçluluk hissederek yumuşadım. "Sana depresyonda olduğumu söylemiştim."

Kuşkuyla kaşlarını çattı. "Depresyon mu, bu da nereden çıktı şimdi?" diye sordu düşünceli bir sesle. "Sen depresyonun kelime anlamını dahi bilmezsin. Öyle ki yürürken etrafına pembe ışıltılar saçan pembe gözlüklü bir Barbie'sin sen," deyip küçük bir gülümsemeyle sordu. "Sorun ne?"

Sorusuna aldırmadan, "Pembe gözlük mü, deyip gözlerimi devirdim. "Sanırım bugün siyah kasvetli bir gözlük takmaya karar verdim."

Hafifçe gözlerini kıstı. "Kahretsin, bu sabah cidden moralim bozuk."

Ona üzgün üzgün bakarken Mert de karşılık olarak sessiz bir soruyla tek kaşını kaldırdı.

"Ne?"

"Hadi ama neyin var, söyleyecek misin artık?"

O sırada kantine geldiğimizde öğrencilerin gürültüleriyle karşılaştık, ortam epey kalabalıktı. Kapıdan çıkmak üzere olan bir grup öğrencinin arasından sıyrılıp içeri girdik. Duygusal olarak yorgun hissettiğimden dolayı en yakındaki masaya geçip oturdum.

"Bana bir kahve alırsan belki şirretliğim azalır ve nedenini anlatacak kadar ikna olabilirim," dedim küçük bir tebessümle.

Rahatladı. "Eh sabah sabah güzel bir kahveye kimin ihtiyacı olmaz ki, kahve her şeyi daha iyi yapar. Hemen iki tane alıp geliyorum."

Mert uzaklaşırken hala umutsuz aşık kız profiliyle Hakan'ı bulmak için kantinde etrafa bakındım. Tabii ki onu hemen fark ettim ve anında göz göze geldik. Her seferinde bir mıknatıs gibi büyüsüne çekiliyordum.

Her yanından dalga dalga yayılan bir özgüvenle arkasına yaslandı, ısrarcı bakan koyu renk gözlerini gözlerime kilitledi. Yoğun bakışlarına karşılık vermek o kadar zordu ki tıpkı derin karanlık bir okyanusta boğulmak gibiydi.

Bugün üzerine siyah pantolon ve sanki onun için özel dikilmiş gibi vücuduna oturan beyaz bir gömlek giymişti. Yakasında umursamaz bir edayla gevşekçe bağlanmış siyah kravatı vardı. Gömleğinin kolları dirseklerine kadar kıvrılmış, kaslı kollarındaki dövmeleri ortaya çıkarıyordu. Vücudundaki dövmelerden çok fazla hoşlanıyordum zira bu onun sert yırtıcı yakışıklılığını vurguluyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 23, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

EN ACI AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin