The Begining of Everything

Start from the beginning
                                    

Her zaman olduğu gibi sonlara doğru ses tonu yumuşamıştı. Beni bu kadar önemsediğini görmek, kendime olan kızgınlığımı arttırıyordu. Kimseyi böyle üzmeye hakkım yoktu.

"Benim için çabaladığını biliyorum, Amber." Sağ elimi kavrayan elini nazikçe sıktım. "Fakat benim zamana ihtiyacım var. Bana anlayış göstermelisin. Hayatım nasıl bir yöne gidecek, başıma neler gelecek biraz oturup seyretmek istiyorum. Evet, oyunculuk benim tutkum ve muhtemelen hiçbir zaman bu tutkumu gerçekleştiremeyeceğim. Bu gerçekle yüzleşmeme izin ver. Üzüntümü bana çok görme."

Sözlerimi haklı bulmuş olacak ki anlayışla gülümsedi.

"Seni anlıyorum, Emma. Hissettiklerini tahmin edebiliyorum. Sana anlatmak istediğim, kendini bu karanlığa hapsetmemen." Kolasından bir yudum aldı. "Kendini biraz daha iyi hissetmek için başvurabileceğin yollar var mesela."

"Ne gibi yollar? Ne yapmamı istiyorsun?"

Birkaç saniye sustuktan sonra bıkkınca gülümsedi, ardından cevap verdi. " Yazmak diyorum, Emma. Yazmak. Ne kadar büyük bir roman hayranı olduğunu biliyorum. Seni tanıdığımdan beri fantastik romanlar okuyorsun, onlar hakkında farklı kurgular yazıyorsun. Senin tek tutkun oyunculuk değil. Kendini tatmin edecek başka bir alan olarak yazarlığı kullanabilirsin."

Söylediği her şeyde haklıydı. Fantastik evrenlere hayrandım ve bu hayranlığım yıllardır devam ediyordu. Okuduğum kitapları tekrar okur, üzerine onlar için alternatif sonlar bile yazardım. Bazen tüm günümü okumaya ayırdığım bile olurdu. Oyunculuktan sonra beni en çok heyecanlandıran şey, fantastik kitaplardı.

"Çok haklısın, Amber. Söylediğin şeylerin hepsi doğru. Fakat yaşamak için bu kadar hevessizken, yazmaya nereden başlayacağımı bile bilmiyorum."

"Doğaçlama ilerle, canım. Zihnini tamamen bununla meşgul ettikçe, ilerleme kaydettiğini anlayacaksın. Ben sana destek için her zaman buradayım, unutma."

Amber'a, verdiği fikir ve desteği için teşekkür ettikten sonra sıkı sıkı sarılmıştım. Benim için her zaman burada olduğunu tekrar hatırlatıp yatıştırıcı sözler söylemişti. Şanslı olduğum tek konunun arkadaşlık olduğunun bir kez daha farkına varışımın ardından, sessizce yemek yemeye devam etmiştim. Amber da benim gibi yemeğine odaklandı.

Son zamanlarda sürekli benzer konuşmalar yaptığımızdan dolayı, bugünkü konuşmamız daha kısa sürmüştü. Belki de bu sefer bir şeyler yapacağıma inanmayı seçip konuyu uzatmamıştı. Ben olsam, diye düşündüm. Onun benimle konuştuğu kadar onunla konuşup rahatlamaya çalışır mıydım? Arkadaşlığımızda alıcı taraf hep benken, verici olmayı kaldırabilir miydim? Zihnimde oluşan cevap beni korkuttuğunda, artık yalnız kalmak istediğimi fark edip ayaklandım. Amber'a yemek için teşekkür edip odama geçtim.

Sessizce yatağıma uzandığımda, ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Amber'ın da dediği gibi, kendimi karanlığa hapsedemezdim. Herkesin peşini bırakmayan karanlık gölgeleri vardır. O gölgeyi ruhunun karanlığıyla besleyip büyütenler için yoktur artık dönüş yolu. Ben dönüşü olmayan yolda kaybetmek istemiyordum kendimi. Gidişatım bu tek yönlü sokaktan ilerlese de, bir kibrit yakıp yolumu aydınlatmalıydım. Mecalimin kalmadığını bilsem de son bir nefes için çabalamalıydım.

Hayatımı olduğu gibi kabul etmeye bu şekilde başlayabilirdim. Önce gerçeklikle barışmalıydım. İlk adımı atmayı başarabilirsem, beni iyileştirecek ilacı bulabilirdim.

Yattığım yerden doğruldum zihnimde oluşan düşünceler sayesinde. Evet iyileşmek için bir şeyler yazmak istiyordum fakat yazmanın ilk kuralı, iyi bir okuyucu olmaktı. Bir süre daha zihnimi kitaplarla doldurduktan sonra aklıma gelen hikayeleri kağıda dökecektim.

The Frozen Flame || Daemon TargaryenWhere stories live. Discover now