⚵42 - yanan tren.

Start from the beginning
                                    

"Harry-"

"Ama..." Alora'nın lafını kesti Harry. "Ne yaparsam yapayım seni kaybediyorum. Ne yapmalıyım, ne yapmamı istiyorsun ki seni kaybetmeyeyim?"

Omuzlarını düşürdü Alora. Harry ona kendisini sevdiğini söylemişti ve bu söylem kesinlikle ailesel veya arkadaşa duyulan bir sevgiyi içermiyordu. Aşıktı kendisine.

Aşık olduğunu nihayet söylemişti işte. Fakat bunu öyle bir ifadeyle söylemişti ki... Çaresizlik akıyordu sesinden. Alora'yı sevdiği için kendini çaresiz hissediyordu.

Çaresiz hissetmesinden hoşlanmamıştı kız. Niye çaresiz hissediyordu ki, çaresiz hissedecek bir durum yoktu ortada.

"Ne istediğimi biliyorsun." dedi alçak sesle, utanmıştı söylerken. "Ama sen istemedikten sonra bir önemi kalmıyor."

Harry gözlerini yumdu bir anlığına. "İstemiyor değilim. Sadece bizim için en doğrusu bu mu onu bilmiyorum." dedi. "Yoksa... İstiyorum, hem de çok."

Bir süre birbirlerine hiçbir şey demeden baktılar. Yine başladıkları noktada olduklarını hissediyordu ikisi de. Fakat bu sefer daha farklılardı, daha başkalardı.

Bir şey söylemeye fırsat kalmadan Ron hareketlenerek uyandı ve birbirlerine bakan ikiliye kaşlarını çattı. "Birbirinizi öldürmeyi düşünmüyorsunuz şu an değil mi?"

Harry anında gözlerini devirip "Saçmalama dostum." demişti. Öldürmekten çok öpmeyi düşünüyorlardı.

"Az kalmış gelmemize." Ron camdan görebildiği kadarıyla bu çıkarımı yapmıştı. "Çok mu uyuduk?"

Alora başını iki yana sallayıp Harry'ye bakmayı bıraktı, kalbi hala sertçe göğsüne vuruyordu ancak görmezden gelmeye çalıştı. "Yok, bir buçuk saattir falan uyuyorsunuz."

"İyi bari." dedi Ron. "Heyecanlı mısın Alora, baban da gelecekmiş Noel için. Annem söylüyordu."

Alora'nın yüzüne bir gülümseme yayıldı babasından bahsedilince. Onu en son Hogwarts'a gitmeden önce tren istasyonunda görmüştü.

Kendisine veda etmek için bir saatliğine gelmiş, sonra tekrar Fransa'ya dönmüştü.

"Evet, çok özledim babamı." dedi. "Sirius'u da tabii."

Nihayet yolculuk bittiğinde Alora sandığını yukarıdaki bölmeden alıp indirdi ve Harry ile birlikte trenden indiler.

Etraf kalabalıktı. Öğrenciler ve aileleri bir aradalardı. Alora'nın gözleri hemen Sirius'u bulmaya çalıştı. Bir an önce eve gidip yatağına uzanmak istiyordu.

"Oradalar!" dedi Harry bir yöne ilerlemeye başlayarak. Alora da onunla birlikte ilerlerken babasını ve Sirius'u yan yana görünce hevesle gülümsemişti, babasını gördüğü için çok mutluydu.

Pierre kızına kocaman gülümseyerek onun yanındaki Harry ile gelişini izlerken gözü arkalarındaki asasını kaldırmış büyücüye takıldı. 

Büyücünün asasından ışık çıktığı anda Pierre "Alora!" diye haykırıp asasını çekmiş, büyücüye bir lanet atmıştı.

Bir saniyelik göz kırpmayla platformun kavuşma havası kaybolmuştu. Birkaç büyücü daha kendini açık edip etrafa büyüler savurmaya başladığında Harry ve Alora şok içinde etraflarına bakındılar, bu esnada da asalarını çıkarmışlardı.

"Expelliarmus!" Alora hızlıca kendilerine gelen büyüyü başka yöne defettikten sonra başka bir Ölüm Yiyen'e doğru koştu. Harry de onun peşinden gitmişti.

Hogwarts Baskını'nda yaptığı hatayı yapıp Alora'yı tek bırakmayacaktı.

Ölüm Yiyenler ile düello edenler olduğu kadar cisimlenebilecekleri bölgeye ulaşmak için platformun çıkışına koşanlar da vardı. Duvarın çıkışı o kadar kalabalıktı ki insanlar üst üste binmişti adeta karmaşadan kaçınmak için.

SAKLI「ʜᴀʀʀʏ ᴊ. ᴘᴏᴛᴛᴇʀ」Where stories live. Discover now