38. Bölüm

50 10 2
                                    

Oy verir misiniz? :)

Uyarı: Bu bölüm tetikleyici unsurlar içermektedir. Bölümde anlatılacak o öldürme anını okumak istemiyorsanız, geçebilirsiniz. "!!!" Bu şekilde o kısmın başını ve sonunu belirteceğim.

Yaptığım şeylerin bana ait olmadığını biliyordum. Bunların hiçbiri benim kişiliğime uygun olmamakla beraber yaptıklarım içimde bir suçluluk duygusu barındırmıyordu. Bana bunu yapan kişiye yaptıklarım beni katil yapmazdı. Bu bir savunma değildi, gerçek bir savunma olamazdı. Kimse durduk yere delirmezdi, yirmi üç yıl keyfine eziyet görmeyen ben bir günde değil, adım adım delirmiştim. Belki de delirmek daha iyiydi.

Şu an karşımda rafların altından bulduğum iplerle bağladığım annem hala baygındı. Onu incelerken hep onu sevmek istemiştim. Onun incileri istemesinin aksine ben bu hayatta sadece tek akrabam olan annem tarafından sevmek ve sevilmek istemiştim. Bu kadarı bile bana layık değil miydi? Kalbinde bana yer yok muydu?

Annem yavaş yavaş kıpırdanırken ağzından bir inleme kaçtı. Gözleri kısık bir şekilde açıldıktan sonra etraftaki dağınıklığa baktı. Gözleri yavaşça beli bulurken kısık gözleri tamamen açıldı. Hareket etmek istediğinde yapamayınca üzerine baktı ve bağlı olduğunu gördü. Ağzı açıldı ve, "Christian!" diye çığlık attığında hissizleştim. Ters çevrilen masayı düzelterek üstüne oturmuştum ve ayaklarım sallanırken, siyah bıçağı elimde döndürüyordum.

"Ne oldu, ip çözme büyün yok mu? Koca büyücünün eksik olduğu konu mu varmış?" dediklerim sinirini bozmuş olduğundan burnundan soluyordu. "Yapsana bir büyü, rahatlarız belki, hım?" Bıçağı döndürmeye son verip masaya sapladım. Ortalıkta olan tek bıçak buydu, diğerleri rafların tabanına sabitlenmişti. Bu sürede hiç aşağı inmeyi akıl etmeyen Chris, annemin çağrısı ile tahtaları yerinden kaldırıyordu şu an. Çoktan gelmemiş olması bile şaşırtıcıydı.

"Aman Tanrım! Bayan Agnes, ne oldu size?!" Çığlık atarak hızla aşağı inen Chris anneme doğru adım atmışken masadan atlayıp önünü kestim. Bakışları endişe ile bana döndüğünde parmağımı anlına bastırıp geriye iteledim ve bir adım geriye gitti.

"Aklını kullan ve buradan git," Gözlerine bakarken mavilerine sinir dolduğunu görüyordum, "şansın varken yap. Çünkü bugün güzel bir gün değil." Bakışları sanki bir cevap arar gibi gözlerimin içinde geziyordu. Elim kolunu buldu ve onu hafifçe geriye doğru iteledim, "Git hadi."

"Onu burada bırakamam, yapamam." Fısıldayarak konuşmasına karşın anneme baktığımda bakışları ikimizin üzerinde geziyordu. Tekrar Chris'e döndüm, çaresiz görünüyordu. Ona uyarak fısıldayarak yanıtladım.

"Neden yapamazsın?"

"Aramızda bir anlaşma var ve bu anlaşma.. büyülü. Ölmeden bitmeyecek." Gözlerim kocaman açılırken onun gözleri dolmuştu, "Çaresizdim." Başımı sallayıp elimi kolundan çektim ve anneme döndüm. Alaylı bakışları vardı, üstünlük taslıyordu.

"Çöz beni Christian." Ona doğru yine bir adım attığında elimi yine kaldırmak zorunda kaldım.

"Çözersen seni öldürürüm," Başımı yan çevirip ona baktım, "gözümü bile kırpmadan yaparım. Hatırla, babana yaparken gördüklerini. Elim bile titremez." Yumruklarını sıktı.

"Yapacağım ve sen bana hiçbir şey yapmayacaksın." Eğilip masaya sapladığım bıçağı tek hamlede çıkardı ve bana doğrulttu. "Çekil önümden." Bakışlarım o ve bıçak arasında gidip gelirken bir adım geriye gittim. Bu onu sevindirdi ve koşar adım soluğu annemin yanında aldı.

DUDAKLARIN KARARACAKWo Geschichten leben. Entdecke jetzt