𝙲𝚑𝚊𝚙𝚝𝚎𝚛 | 𝟸𝟷

Start from the beginning
                                    

Yoongi'nin sesini işitir işitmez gözlerimi kapatmıştım. Mara'yı sabahın köründe koştur koştur hastaneye yetiştirdiğim için gelemedim, kusura bakma.

Dudaklarımı dişleyip sessizliğimi korudum. Yoongi'nin kalbini kırmadan önce sinirimin geçmesi gerekiyordu.

"Sorumsuzlukların yetti artık Taehyung. Derhal şirkete gel!"

"Bugün gelmeyeceğim."
Bir çırpıda söylemiştim.

"Ne demek gelmiyorum? CEO olsan da ortağız. Kafana göre karar-"

"Ondan değil, özel bir durum olduğu için..."
Duraksadım.

Boğazımı temizlediğim ve dudaklarımı yaladım. Belime yerleştirdiğim elimi alnıma götürdüm.

"Hastanedeyim."
"Niye hastanedesin? Kaza falan mı yaptın Taehyung?"

Sesindeki endişeyi ve ciddiyeti hissetmiştim. Derin bir nefes verdim. İşaret parmağımla kaşımı kaşırken, yanıtladım.

"Yok öyle bir şey değil. Yarın açıklasam olur-"
"Hangi hastanedesin?"

Lafımı kesmesiyle duraksadım. Söylemeli miydim?
"Yarın açık-"

"Kyung Hee'de misin?"
Yutkundum. Pekala, gelecek. Kafasına koymuş.

"Aynen."
"Geliyorum."
Telefonu kapatmadan önce davranmıştım.

"Mi Sung peşine takılmasın. Şu an gerçekten çekemem."

Sinirle yanıtladı.
"Tamam lan tek geleceğim. Kapat."

Arama sonlandıktan sonra banklardan birine iliştim. Dirseklerimi dizlerime yerleştirdim, ellerimi de saçıma daldırdım.

Sakinleşmeye çalıştım, ancak tepeme vuran güneş bile sinirlerimi zıplatıyordu. Sakinleş sakinleşebilirsen.

~

Omzuma uygulanan baskıyla başımı kaldırdım. Ne kadar uzun süre o şekilde oturduğumu bilmiyordum.

Bakışlarım nefes nefese tepemde dikilen ve bedeniyle güneşi engelleyen Yoongi ile buluştu. Hemen sonra da oturduğum yerin yakınındaki bir alanında gördüğüm hyundai palisade ile yeniden ona döndüm.

"Taksiyle gelseydin."
"Sorun yok, daha hızlı geldim. Dolandırır dururdu. İyi misin? Neden geldin hastaneye?"

Yanıma otururken, derin bir nefes aldım. Elini omzumdan yerleştirip sormaya devam etti.

"Neden geldin diyorum?"
"Marayı getirdim..."

Yüzündeki endişe gitmiş, nötr bir ifadeyle suratıma bakmaya başlamıştı. Sakince önüme döndüğümde, bir şeyler demeyi akıl edebilmişti.

"İntihar mı etmiş?"
Kaşlarım çatılmıştı. Sinirle ona dönüp dudaklarımı araladım.

"Nasıl bu kadar rahat söylüyorsun? Valla ağzını burnunu kıracağım."
"Sıkıyorsa."

Ardından derin bir nefes verip kafamı geri attım.
"Egonu biraz zedeleyecek de senle alakası yok. İntihar falan da etmedi ayrıca."

"Ee? Niye getirdin o zaman ve sen niye dışarıdasın?"
Gözleri büyüdü.

"Bana bak yoksa Mi Sung'un dediği doğru mu? Hamile mi kız?"

Ben de onun karaktersizliğine karşılık gözlerimi büyüttüm. Kafamı ona çevirirken, o devam etmişti. Yemin ederim iğne iplikle diktireceğim ağzını hemşireye.

"Çocuğu aldırmaya mı geldiniz?"
"Saçma sapan konuşmaya devam ediyorsun!"

Sinirden bağırmış, birkaç kişinin dikkatini üzerimize çekmiştim. Yoongi arkasına yaslandı.

𝘾𝙝𝙖𝙧𝙢𝙞𝙣𝙜 𝙎𝙞𝙧 || 𝗠𝗬𝗚Where stories live. Discover now